Dünyanın en eski film festivali, Venedik Uluslar arası Film Festivali için geri sayım başladı. Sinema sevdalılarının merakla beklediği 79. festival programı da açıklandı. Her yıl olduğu gibi yine çok çarpıcı filmler, “Altın Aslan” büyük ödülü için yarışacak. Venedik Film Festivali, bu filmler için hiç şüphesiz Oscar adaylığı yolunda da kritik viraj niteliğinde.. 31 Ağustos ile 10 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalin açılışı ise, bir ilke ev sahipliği yapacak. Açılış filmi Netflix için çekilen “White Noise” olacak, yani ilk defa festivalin açılışı bir Netflix filmi ile olacak. Bunun anlamı da, festivaller de artık platformla ilgili ön yargılarını yıkıyor ve Netflix de bir film festivalinde yer alabiliyor. Belli ki devamı da gelecek.

Açılış filmi White Noise, Noah Baumbach’in filmi. Başrollerinde Adam Driver ve Greta Gerwig var. Film hem festivalin açılış filmi olması, hem de başrol oyuncularından sebep büyük merak uyandırıyor. Driver, son yıllarda “Marriage Story”, “Last Duel” ve “Peterson” filmleriyle kendine de film seçimlerine de hayran bıraktı. Dolayısıyla bu film için de, “gösterime girse de izlesek” demekten kendimi alamadım. Film kara mizah olduğu için beni daha da çok merak ettirdi. Konusuna gelince; aslında geçirdiğimiz zorlu pandemi sürecinde derinden yaşadığımız bir duyguyu ele alıyor film. Çıkış noktası yaşadığımız pandemi mi orası bilinmez, ama bir profesör ve ailesinin ölüm korkusunu ele alan bir yapım bu. Üstelik bir gün kimyasallarla dolu bulutların aşağı inmesiyle, belki de korktukları başlarına geliyor. Film açılışta gösterildikten sonra yani 31 Ağustos sonrasında biz de izleme şansı bulacağız. O güne kadar beklemedeyiz, listemize aldık bile…

Festival programında “Altın Aslan” için yarışacak filmler arasında en dikkatimi çeken ise, efsanevi aktrist Marilyn Monroe’yu anlatan “Blonde” filmi oldu. Marilyn’i Ana De Armas, Marilyn Monroe’nın beş yıl evli kaldığı yazar Arthur Miller’ı Adrien Brody oynadı. Filmden yayınlanan karelere de bakınca Ana De Armas’ın bu rol için çok iyi bir tercih olduğu anlaşılıyor. Film, aktristle ilgili şehir efsanelerini, yanlış algıları yıkıp, aktristin gerçek yaşamının zorlu süreçlerini, Marilyn Monroe olmanın aslında ne kadar büyük fedakarlıklar istediğini, dünyanın en güzel ve ünlü kadınıyken içinde kopan fırtınaları, düşüşleri, kalkışları ve sonunda vazgeçisi anlatıyor.

Bir diğer dikkatimi çeken film de, ‘Call Me By Your Name ile büyük ses getiren Luca Guadagnino’nun yönettiği ‘Bones and All’ filmi… Dram türündeki bu filmde, genç bir kadının babasını bulabilmek için verdiği mücadeleye tanık oluyoruz. Amerika’yı dolaşan genç kadının amacı, babasının işlediği cinayetlerin nedeni öğrenmek ancak, bu yolculukta dahasını öğreneceği kesin…

Festivalde favori yönetmenlerimden Lars Von Trier’in yönettiği “The Kingdom Exodus” dizisinin dünya prömiyeri de yapılacak. Trier hayranlarına müjde; festivaldeki gösteriminin ardından 3. Sezonuyla ekranlara dönecek olan dizi, MUBİ’de yayınlanacak. Hastanede yaşanmış, açıklanamayan olayları anlatan dizi, Mubi’de yayınlanan ilk dizi olma özelliğini de taşıyor. Bu da Trier farkı olsa gerek…

79. Venedik Film Festivali’nin afişi de resmi hesaptan paylaşıldı. Tam da Altın Aslan’a layık altın bir afiş var karşımızda. Lorenzo Mattotti imzalı afişte “Tarihte zarafet ve enerjiyle uçan bir dişi aslan” umudun sembolü olarak kullanıldı.

Festivalin jüri başkanlığını da, meşhur aktrist Julliane Moore yapacak. Ödüller, 10 Eylül’de festivalin kapanış gününde sahiplerini bulacak.