İkinci Bir Şans
Tecrübe; yaşanmışlıkların özgün değeri olarak birey ile toplumların heybelerinde ya da bagajlarında taşıdıkları ama hiçbir zaman yük daha doğrusu kambura dönüşmeyen ihtiyaç duyulduğunda zorlanılmaksızın ulaşılan, yaraya merhem olan, olumsuzlukları gideren ve de ihtiyaçları karşılayan sübjektif bir birikimdir. Çokları nasıl bir kıymet taşıdıklarını bilmeden yürüyüşlerini sürdürürler herhangi bir arayışta olamadıklarından dolayı yakınlarında dolanıp duran bu değerlerden habersiz ve de kısmetsizdirler. Mutlu olabildiklerini söylemek de pek zordur.
Yerden bir türlü kalkmayanların kamburlarından kurtulmaları gereği daha önce de defalarca dillendirilmiş iken orada kalmalarının kazanım olduğunu düşünenler aslında muhteşem geçmişin özlemini çektikleri müddetçe geleceğin kapılarını kilitlemekte, parlak geleceğe yönelenler ise irili ufaklı yürütülen projelerin ayakaltı taşları, önemsiz figürleri konumuna düşmektedirler. Oysa özlem ve yönelişler arasındaki sağlam bir köprü olması gerektiğini göremediği, görmek istemediği hatta süratle uzaklaştığı bizzat kendisi veyahut kendileridir.
Tecrübe çuvalını açmaya ihtiyaç yoktur. Normal akışın düşüşü mutlaka çıkış gözünü de kapsama alanında taşıyıp durmaktadır. Zirai üretimden eğitime, sportif faaliyetlerden savunma sanayine, iç politikadan ekonomiye, tekstil ürünlerinden diplomasiye birbiriyle pek bağlantılı görülmeyen hususların çıkış gözü bireyin ve toplumun olması gerektiği gibi yaşamını sürdürmesiyle ilişkilidir. Türklüğün hiçbir şey olmamış gibi yaylalarına çekilip gitmesi ve sonrasında hiç kimsenin beklemediği bir anda dünyanın zirvesine defalarca yerleşmesi hep aynı ve izahı imkansıza yakın çizgide gerçekleşmiştir. Öyle inanıyoruz ki kıyamete kadar aynen böyle sürüp gidecektir.
Böylesine basit, sıradan yaşam tarzında incinme, ihanete uğrama, hayal kırıklıkları her zaman zuhur etmekte bunları da aynı şekilde sıradanlaştırarak gülümseyip geçen kendi halinde yürüyen ancak doğrulduğunda asla durdurulamayan güce dönüşümün sırrı en başta ifade ettiğimiz birikim yani tecrübeden başka bir şey değildir. Onun da bilimsel ve fikri çeşitlemelerinin olduğunu hatırdan çıkarmamak da özlem ve hasret unsurları arasında sağlıklı bir halka olabilmeye bağlıdır.
Bütün bunlar için akademinin ve düşünce platformlarının işleyişi, elde ettiği verileri toplumsal hafızanın güncellenmesi yolunda kitle iletişim araçlarıyla paylaşması, yaşadığı ve yaşaması kaçınılmaz tereddütlerin üstünü örtmeden tek doğru kalıbının merkezine kendilerini yerleştirmeden, diğerlerini de ötekileştirmeden kamuoyuna sunması elzemdir. Tek doğru kalıpları kapsama alanına profesyonelce yerleştirilen tuzaklar, pusular, şifa bulmaz hastalıklar taşımaktadır. Sıradan yaşantının heybesindeki birikimleri alıp götürmekte ancak sıfırlayamamaktadır.
Tecrübe, zayıf ya da güçlü bir bağlantı olduğu müddetçe yani nesiller kendine veyahut toplumuna yükleyebildiği nispette güncel bir değer taşımakta, aksi halde antik ve görsel bir fonksiyon üstlenmektedir. Bu sebeple anın heybesindeki veya bagajındaki birikimlerin hiç yüksünmeksizin taşınmaya devam edilmesi, yeri ve vakti geldiğinde de yeni bir şansa dönüştürülmesi gerçeği zihinlerde sıcak tutulmalıdır. Bu ikinci bir şans olarak da düşünülmemelidir.
Unutulmamalıdır ki; Türklüğün ikinci bir şansa ihtiyacı yoktur. Zira bizzat kendisi dünyanın tek şansıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.