Papatya Hüznü
Coğrafyalar arasında ayrıma gitmeyen toplumların iç içe büyüdüğü kıt imkanlarda mutluluklara paydaş olduğu kadar, katı yemeklerin sıcak içeceği, uykusuzluk gibi hallerin ilk çözüm adresi çeşitliliği ile milletlere, şehirlere, ak renge, doğal hayata isim olan papatya ne yazık ki problemlerin önündeki perdeleme çabası olarak da algılanabilmektedir. Bu durum öncelikle köklü geleneğin bugüne yansıması olarak düşünülse de çok geçmeden asli değerini yitirivermekte ve çeyrek asır sonrasında hem ibret, hem de hüznü yansıtmaktadır. Zira hiç hesapta olmayan bir halde devlet yönetiminin, bilimsel etkinliklerin önündeki süslü bir görüntüyü hatırlatmakta, aktarlardaki değeri ucuz bir nostaljik ürüne dönüşüp, gözden düşmektedir.
Kıymetli olanın ya da kıymet verilmesi gerekeni arkalara atma vesilesi olunca konumunu yitirdiğinde eleştiri dahi yapılamamaktadır. Ancak ismi farklı olsa da her parlak anın peşine takılan hüznün bir papatya peşinde zamanı seyre daldığını az ya da çok herkes tahmin edebilmekte yine de yenilerinin hayat bulmasına engelleyememektedir. Kim bilir belki de böyle olmasının zihni aşan bir sırrı bulunmaktadır. Eleştirilerde hedefi şaşırtmakta, kendilerine yöneltilenlerin şiddetini azaltmakta toplumsal iletişimi çeşitlendirmekte, etkiyi iyice azaltmaktadır.
Eylül fırtınasını atlatma çabası içerisinde başarılı bir şekilde sahaya sürülen “Yüksek Siyaset” içerisinde kendine yer açan ve son derece müspet adımlar ve ilerlemelerde akış istikametinin tersine dönmesinde; aynı kulvarda dünyanın en kalabalık metropollerinden birisinde toplumsal hafızada kalıcı izler bırakmanın ardından siyasi arenada kendine merkez arayışını ortaya koyarken yol arkadaşlarının ekserisi halkın yarısına erişememesindeki durumun aşılma eşiği olarak düşünülmüş olduğu kanaati yaygın olsa da gerek siyasi, gerek kültürel, gerekse de akademik cihette kayıp şeklinde algılana gelmiştir.
Hattı zatında sosyal demokratlar içerisinde gençlik temsilcisi olarak ileri çıkan, Barış Harekatı gibi farkındalıklı bir teşebbüsü gerçekleştiren, kısmen temas ettiğimiz fırtına sonrasında demokratik sol liderliği ile yürüyüşünü sürdüren geleneksel liderler arasında bütünlük açısından öne fırlayan yerine göre genel başkanlığı üstlenen; aynı şekilde geleneksel siyasi ortamın merkez sağında yer alan diğer partinin de genel başkanlığı yetinmeyip başbakanlık görevini de üzerine almakta sakınca görmeyen şahsiyetler de herkesin hatırasındadır ki bunlar hiçbir zaman söz konusu çiçek ile adlandırılmamaktadır. Başarılı olup olmadıkları konu dahilinde düşünülmemektedir. Belki de dikkatlerden kaçırılmaması gereken böyle bir demet çabasında olmamışlardır. Bunu özelde düşünmek ne kadar doğrudur o hususta konuşmak en azından burada yersizdir. Başlık olarak seçilen çiçeğin oldukça farklı türlerinin bulunması da ilham kaynağı olmaya devam edip gitmektedir.
Farklı türleriyle, farklı ülkelerde gündelik hayatta ve yaşam biçimlerinde kendisinde söz ettiren çiçek türü üzerinden benimsenen isimlendirmenin politik arenadaki amansız rekabetin çözüm unsuru olamamakta, sonradan gelenler ileri fırlarken, dahildekiler hüznü hatırlayıp, hatırlatma gayretine düşmektedir.
Kitle iletişim araçları ve sivil toplum kuruluşlarının asli görevlerini sırtlanarak hüznün çözüme dönüşümü sağlayacağı muhakkaktır. Unutulmaması gereken taş yerinde ağırdır. Başka noktalara taşındığında cilası, süsü, boyası ile pahalılaşması yönünde ne kadar itina edilirse edilsin önceki konumuna erişimi imkansızdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.