Yeniden Yeniden
Tekrarlar bakış açısına göre bireyde ve toplumda birbirinden farklı duyguları çağrıştırır ve de harekete geçirir. Sadece çok az bir kısmı toplumsal hafızanın pekişmesine katkı sağlar.
Milli görüş düsturunun yol ayrımlarında iktidar ve muhalefet durumu her zaman kendisini hissettirmiş XXI. Asır ile birlikte erişilen III. Binyıl başında yol ayrımı misyonun içerisinde de yaşanmak zorunda kalmıştı. Bunun hiç de kolay olmadığını orta ve ileri kuşak gayet iyi hatırlamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile girişilen ilk seçimlerin hemen akabinde tesis edilen bir siyasi hareket birçok açıdan diğerlerinden ayrılmaktaydı. Her şeyden evvel adına “Yeniden” kelimesini eklemişti. Oysa enerji gözünden beslenen iktidar uzun zamandır iktidarda ve seçimlerden de zaferle çıkmayı bilmişti. Bu kavramın anlaşılabilirliği en azından toplumda görünürlüğü için zamana ihtiyacı olduğu anlaşılmaktaydı. Aynı şekilde genel başkan iz bırakan bir lider oğlu olarak mı yola çıkmıştı? Bunun da karşılığını göstermekte vakit önem arz etmekteydi. Daha evvel Milli Şef, Demokrasi Şehidi, Başbuğ, Yüksek Siyaset gibi karizmatik liderlerin evlatları genel başkan olarak şansını zorlamış demokrasiye kazanım sağlamışlarsa da başarıları kısmî olmanın ötesine geçememişti. Bu defa siyasi partinin ismi de yeniden eklenerek menzile düşülmüştü.
Birinci büyük aşama kuruluşu, üçüncü yıla ulaşmadan Yüksek Seçim Kurulu’nun seçime girebilecek partiler arasında yer aldığını açıklamasıyla geçildi. Halka ulaşma çabalarına daha da ağırlık verildi. Milli kalkınma, üretim, yoksullukla mücadele, faizsiz yaşam, tam bağımsızlık hususları toplumsal hafızada kayıtlıydı. Türkiye’nin liderliğinde bir dünyanın tesisinin muhafazakar duruşla gerçekleştirilmesine gönderme yapıldı. Önceki kuşaktaki duraklarda ve vurgularda güncellemeye gidildi.
Ahlakın, değerlerin muhafaza edilmesinin duruşla bağlantısı siyasi ve fikri olarak vurgulanarak ilerlendi. Kolaycı belki de bu sebeple çokça tercih edilen teşebbüslere akılcı ve reel cevaplarla karşılık verilerek Ulusal egemenliğin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü “yerli ve milli bir lider, Türkiye’nin kalkınması, tam bağımsızlığı için mücadele etmiş… Hayırla yad ettiğimiz” devlet adamı şeklinde tanımlaması gelinen noktada karşılık bulmuş görünmektedir.
Düsturun biri iktidarda, biri muhalefette ve bunlara ilaveten iktidardan birkaç ayrılıkla vücut bulan partiler arasında kitle iletişim araçlarına bakıldığında keskin virajlar yaşanmasa da bilhassa seçim dönemlerindeki üsluplar, tutumlar, davranışlar sarf edilen sözler kayıtlarda yer almaktadır.
Cumhuriyetin yüzüncü yılı seçimlerinde söz konusu çizgiden bir parti ittifaklara dahil olurken kamuoyunun dikkatinden kaçmadı. Bu durum hem yeniden kelimesini gereksizleştirdi, hem daha anlamlı hale getirdi, kuşak farkını ortadan kaldırdı, hem de demokraside bireyin tavrının ne kadar da önem arz edebileceğini güncelledi. Bu hususların değerlendirmeleri çeşitli cephelerden gerçekleştirilebilir. Ancak toplumun buna ne kadar karşılık vereceği merak konusu oldu ve milletvekili genel seçimlerinde kendine altıncı sırada yer buldu. İstanbul, Kocaeli ve Konya vilayetlerinden toplamda beş vekilini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdi. İktidar blokunda aynı düsturun açık ara duraklarını gür sesle ortaya koyup yakın ve uzun vadeli siyasetin bir parçası olduğunu herkese kabul ettirdi.
Yeniden başlayan heyecanlar doruğa, hasretler ise hüsrana dönüşmektedir. Heyecanların, sevdaların, ideallerin, ufukların doruğa yönelmesinin her cephede kazanım sağlayabileceği kanaatiyle nice demokrasi şölenlerine ulaşılması en büyük dileğimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.