Siyasal Katılımda Kadının Yeri
Kadınların siyasal yaşama katılımında, kadın bakış açısı kadının ilerlemesi, toplumun kalkınması açısından önemlidir. Kadınlar gerek dünyada gerekse ülkemizde nüfus açısından önemli bir orana sahip olmasına rağmen çalışma yaşamı, siyaset ve yönetim açısından oranın düşük olduğu bir gerçektir.
Dünya genelinde ataerkil toplumlarda kadınların kendilerine ait konularda söz hakkı erkeklerde bulunmaktadır. Kadınlarının parlamentolarda yer alma oranı artsa bile seçimlerde özgüven, siyasi kültürel bilgi ve tecrübe eksikliği inancı, aile içindeki sorumlukları, çocuklarından uzak olacağı düşüncesi, geleneksel roller sebebiyle siyasetten uzak durmaktadır. Aile desteği alamayan kadının siyasette de yeri yoktur.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyan, bu hakkı dünyada ilk veren ülke Türkiye’dir. 1934 genel seçimlerinde parlamentoya 18 kadın milletvekili (% 4,5) seçilirken, tek partili dönemden çok partili döneme geçildiği zaman kadın temsili düşmüştür. 1960 sonlarında oluşturulan parti kadın kolları sayesinde kadınların siyasete ilgisi artsa da, ataerkil sistem devam etmiş, kadınlar kendilerine uygun işlerde çalışmıştır. 1980’lerde feminist hareket kadın sorununu gündeme taşımış, 1980 ve sonrası kadınların siyasal katılımına olumlu bakılmış, siyasetteki erkek egemen yapı sorgulanmamıştır.
Feminist olarak nitelendirilsin nitelendirilmesin bu alana artı değer katıp katamayacağını düşünenler olduğu gibi kadınca değerlerden dolayı siyasete pozitif katkılarının olacağını ifade edenler de vardır. Kadınların siyasete katılımının artı değerinin olmayacağını savunanların gerekçesi oy kullanmada kadınların eşi, babası, kardeşi gibi bir erkekten etkilendiği kanısıdır. Kadının siyasete katılması gerektiğini savunanların ise insan haklarının kullanımını yaygınlaştıracağı, siyaseti kadın değerlerinin olumlu yönde dönüştüreceğidir.
Türkiye’de 1934’ten bugüne kadar kadın nüfusunun sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinde yer almasına, uzmanlık gerektiren mesleklerde oranlarının oldukça yüksek olmasına rağmen siyasette yeteri kadar temsil edilmemektedir. Kadının eğitimli olması ekonomik bağımsızlığı olması siyasal yaşama katılabilmesi için yeterli değildir.
En büyük engel, geleneksel işbölümünün yarattığı toplumsal eşitsizlik, erkek egemen siyasi kültürdür. Bu alanda vasıflı, donanımlı kadınlara yeterince şans verilmemesidir. Kadınların çok büyük bir kısmı siyasetin dışında kalmakta az sayıda güçlü kadınların şansı olmaktadır. Kendi sorunları hakkında çözüm yolu üreten kadın, çözüm yolları ve kadınlar adına daha başarılı olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, Demokrasi kadınların ve erkeklerin her alanda eşit kabul görmesi, karar alabilmesiyle dengede kalır. Dünyada ve Türkiye’de karşılaşılan kadın sorunlarının çözümlenebilmesi, kadının içerisinde bulunduğu karar mekanizmasıyla mümkün olacaktır.
Saygılarımla…
(Rivahi Kalay; Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Projesi ve Econder 2020 II. Uluslararası İktisat, İşletme Ve Sosyal Bilimler Kongresinde Sözel Bildiri Olarak Kabul Edilmiştir).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.