Özkan hocanın anısına
Özkan Sümer gibi bana göre bir ‘futbol profesörü’nü anlatmak gerçekten çok zor. Böylesine duayen bir hocanın değerini ileride çok daha iyi kavrayacağız.
Özkan hocayla 1987 yılı temmuz ayında tanıştık. 1986-1987 sezonunda Konyaspor kulübüne son maçta çıkan olayların ardından bir sezon boyu saha kapatma cezası verilmişti. Hatta Konya’da son maçta zamanın teknik direktörü Nevzat Güzelırmak’ın kafasında fotoğraf makinesi kırılmış, şehirde binalar, arabalar taşlanmış, futbolcular bile canlarını zor kurtarmışlardı. O sene yaşanan böyle vahim olaylardan sonra Konyaspor’a teknik direktör olmayı kabul etmek, sıkıntılı bir şehre gelmeyi göze almak ancak Özkan Hoca’ya yakışırdı.
O dönemde kulüp genel kaptanı idim. Yönetim kurulunda böylesine zor geçeceği şimdiden belli bir dönem için takım başına kimi getirelim diye toplandığımızda tek isim olarak Özkan Sümer adı netleşmişti.
Yönetim Kurulu beni ve 3 arkadaşımı Özkan Sümer’le görüşüp teklif yapmak ve mümkünse anlaşmak için Trabzon’a gönderdi. Özkan hoca bizi çok iyi karşıladı. Bir akşam yemeği verdi bize… Biz de yemekte teklifimizi yaptık. Ama Sümer, bizi hiç dikkate almadı. Sanki dinlemiyor gibi yaptı. İlkelerden, insanlıktan, ahlaktan söz etti. Biz birkaç kez teklifimizi tekrarlasak da Özkan hoca sonunda ‘Olmaz!’ diye kestirip attı.
Hayal kırıklığına uğramıştık. Teklifimizi kabul edeceğini sanıyorduk. Sonra uzun uzun neden Konya’ya gelemeyeceğini anlattı. Aslında haklı idi. Çünkü gerçekten zor durumda idik. Bir sezon boyu tüm maçlarımızı dış sahada oynayacaktık. Büyük ceza almıştık.
Ben sonunda ‘Hocam biz buralara kadar geldik. Şimdi sizi alıp Konya’ya dönmezsek bizi beceriksizlikle ve daha başka bir sürü saçmalıkla itham edecekler. Ne olur teklifimizi kabul edin’ dedikse de hoca yine kabul etmedi. Sonunda bir duygusal boşalma oldu bizde..
Özkan Sümer’in bundan etkilendiğini görünce ‘Hiç olmazsa bir kez Konya’ya gelin de yine görevi kabul etmeyin. En azından şehri görürsünüz, biz de Konyaspor camiasına mahcup olmayız.’ dedik.
Sonunda bunu kabul etti. Gerçekten birkaç gün sonra Konya’ya geldi ve geliş o geliş…
İyi ki de geldi.. Minnettarız.
Konya’ya gelmesiyle şehrin üzerindeki kara bulutları kaldıran Özkan Sümer söylemleriyle, ileri görüşlü fikirleriyle umut saçıyordu. Konyaspor’da mesleğine saygılı, profesyonelliği benimseyen, hayallerle değil icraatlarla işini yapan bir hoca portresi çiziyordu. Maçlarda kendi oyun tarzını oynayabilen futbolcularla beraber oluyor. Dünya futbolundan da haberdar olarak o tarihlerde ilk defa sahanın her yerinde presi, hücum presini futbolcularına uygulatıyordu.
Özkan Hoca karadenizlilerin taşıdığı önemli özeliklerden ince zeka ve espri yeteneğine fazlasıyla sahipti. 1987-1988 futbol sezonunda Özkan Hocanın kahrını hep beraber çektik. Ama bu kahırdan Konyaspor tarihinde ilk defa şimdi ki Süper Lig’e çıktı ve biz de hocadan başta futbol olmak üzere insanlığı, dostluğu, yardımlaşmayı, adam satmamayı öğrendik. Özkan Hocada 15 yeni transfer ve 7 kiralık oyuncuyla zor şartlarda Konyaspor’u 1.Lig’e çıkaran hoca olarak tarihe geçti.
Özkan Sümer o tarihlerde ‘küfürbaz hoca!’ diye anılırdı. Ancak her küfrün altında da ince bir espri vardı. Futbolcuları disipline etmek için çok katı kurallar koyardı. Futbolcuyu motive etmek amaçlı parasal teşvik verdiği gibi hata yapan futbolcuya da kendisinin ceza yönetmenliği çerçevesinde para cezası keserdi.
Bir maçta stoper Gürsel’le maç içinde sert bir şekilde tartıştılar. Bunun karşılığında ‘Takıma zarar verdim!’ diyen Özkan Sümer, Gürsel’e kestiği maddi ceza miktarını aynen kendisine de fazlasıyla kesti. İzmir’de oynadığımız Altınordu maçında rakip taraftarlar hocayı küfürle protesto ettiler.
Antrenörümüz Sadi Tekelioğlu da hocayı koruma amaçlı rakip taraftarlara karşılık verdi. Sümer, ‘ben kendimi koruyamaz mıyım?’ diyerek Sadi Hoca’ya para cezası kesti. Özkan Hoca’nın ceza konusunda hemşerilerini bile kayırmayarak adaletli davrandığını söyleyebilirim. En basit örnek devre arasında Kocaeli kampında Trabzonlu Hayrettin’i idmanlarda istediklerini yapmayıp, disiplinsiz davrandığından tekme tokat atarak takımdan göndermesi gibi olaylara şahit oldum.
Hani her zaman derler ya kaliteli bir insanın değeri ölünce anlaşılır. İşte bizde bu dönemi yaşayacağız. Türk futbolunun devrimcilerinden Özkan Sümer hocama Allah rahmet eylesin, Türk futbolunun başı sağolsun.
Özkan hocayla 32 yıllık ayrılıktan sonra ilişkimizi hiçbir zaman kesmedik. Hatta 2 sene evvel Aykut hoca zamanında Konyaspor Yönetim Kurulu’na ilettiğimiz altyapıyı organize etme amaçlı bizim yaptığımız teklifi de kabul etmişti. Telefonla yaptığımız görüşmede hiçbir şart ileri sürmeden Konya sevgim ağır basar diyerek gelirim yardımcı olurum demişti. Ama ne yazık ki futbolda Türkiye’de altyapının mimarı, bir numarası Özkan hocadan doğru yapılanmayı, doğru bilgi alma şansını Konyaspor olarak kaçırmış olduk.
Yazımı Özkan Sümer hocamın Trabzonspor Genel Kurulu’nda dile getirdiği ders niteliğinde konuşmasından bazı pasajlar aktararak bitirmek istiyorum;
“Seçilen yönetimlerin hata yapma lüksü yoktur. Yönetimler sorumluluk taşırlar. Yönetimler üç şeyi bilmek zorunda. Bilmediğini bilme. Bilmediğini nerde nasıl giderebileceğini bilmeli.
Elde ettiği bilgiyi nerde nasıl kullanabileceğini bilmeli. Bu bir zorunluluktur, bilgi küçükse yanlışlar büyük olacaktır. O halde şiddetle büyük bilgiye, doğru bilgiye ihtiyaç vardır.’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.