Serdar Ermiş

Serdar Ermiş

Eğitimde tarihi fırsatı kaçırmayalım

Eğitimde tarihi fırsatı kaçırmayalım

Liselere geçiş sınavı geride kaldı. Öğrenciler nitelikli okullara girebilmek için ter döktü. 

8. sınıf öğrencileri, salgının gölgesinde bir yıl boyunca hazırlandı.

Eğitim temelinden sarsıldı ancak sınavda bir değişiklik yapılmadı. 

Bu yıl okul başarılarını gerektiğince ölçemediğimiz öğrencilerin tüm ortaokul bilgilerini sınadık.

Zaten sınavlı sistem çok da sağlıklı değildi. 

Üstüne bir de salgın eklenince sistemin negatif yönleri iyice gün yüzüne çıktı. 

İyi bir eğitim kaygısı duyan öğrenci ve veliler için sınav çok önemli. Çünkü nitelikli okulların kontenjanı az. O okullara girmek isteyen öğrencilerin sayısı fazla. Zaten sınav da bu ihtiyaçtan doğdu. 

Aslında sadece bu yıl değil. Sistemin devreye girdiği ilk günden beri cevaplanması gereken soru aynı: "Niye bütün okullarımızı nitelikli hale getiremiyoruz?"

Sınav sistemini kurup, sınav ve hazırlık süreci üzerine büyük yatırımlar yapmak yerine, tüm okullardaki eğitim kalitesini aynı seviyeye çekecek bir proje daha mantıklı değil mi?

Ve böyle bir projeye neden bir an önce başlamıyoruz?

Aslında salgın, tüm okullardaki eğitimin niteliğini aynı seviyeye getirme konusunda büyük bir fırsat sunuyor. 

Krizi fırsata çevirmek Türkiye'nin çok iyi bildiği bir iş. 

Peki o fırsat ne?

Fırsat uzaktan eğitim için kurulan EBA sistemi. 

Öyle veya böyle Türkiye'deki tüm öğrencilerin ulaşabileceği bir sistem kuruldu. 

Verimlilik seviyesi tartışılabilir. Ancak bu geliştirilebilir bir alan... 

Bu noktadaki en büyük sorun olarak görülen her öğrencinin internete erişimi de 21. yüzyıl Türkiye'sinin "sorun" olarak tanımlamaması gereken bir konu. 

Eğitim kalitesinin eşitlenmesi konusunun içinde, her öğrenciye internet erişimi sağlanması en halledilebilir problem... 

Bunu da geçtiğimize göre, salgın sonrası EBA'yı eğitim kalitesinin her okulda eşitlenmesi konusunda temel araç olarak kullanabiliriz. 

Müfredatın eşitlenmesi, Türkiye'nin her yerindeki öğrencilerin aynı konuyu aynı yerden işlemesi, aynı soruları cevaplaması, aynı metodu kullanması bu sistemle kolayca sağlanabilir. 

O yüzden EBA sistemini hem internet tabanı hem televizyon tabanını etkin şekilde kullanarak, eğitimimizin çağın gereklerine hızlıca ayak uydurmasını sağlayabiliriz. 

EBA'nın internet veri tabanı oldukça güçlü. Dünyada sayılı sistemler arasında. 

Burada yapmamız gereken müfredatı sadeleştirip, her öğrencinin sadece öğrenmesi gerekenleri öğrendiği bir hale getirmek. 

Her bilgiyi her öğrenciye öğretmeye çalışmak, eğitimin en büyük sorunu bence. 

Bunun tasnifini, hangi konuların tüm öğrenciler tarafından öğrenileceğini, hangi konuların hangi alanı seçen öğrencilere öğretileceğini uzmanlar belirleyecektir. 

Önemli olan bunu, teknolojinin kucağında büyüyen çocuklarımıza benimsetecek bir tasnifin yapılması. 

Bunun için gençlerden hatta çocukların kendisinden faydalanmak gerekiyor. 

Televizyon yayınlarına gelince... 

Bir kere dersler çok sıkıcı bir ortamda sunuluyor.

Dersleri renklendirmek ve çocukların ilgiyle izleyeceği hale getirmek gerekiyor.

Bunun için de uzmanlardan yardım alınması şart. 

Örneğin, herkesi ekranlara kilitleyen dizilerin senaristleri, bu ilgiyi nasıl sağladıklarını anlatarak katkı sağlayabilir. 

Bu konuda gönüllü bir ekip kurulabilir. 

Dersleri, uzman öğretmenlerin yönlendirdiği ünlülerin anlatması da bir alternatif olabilir. 

Yani önce hangi konuların öğretileceği belirlenip sonra o konuların nasıl öğrencilere etkili bir şekilde aktaracağı tespit edilebilir. 

Sonuçta gelecek yıllarda, eğitimin okullarda yüz yüze yapılıp yapılmaması bile tartışılır hale gelecek. 

Tıpkı çalışmanın ofisten mi evden mi yapılması gerektiğini şu günlerde tartıştığımız gibi... 

Salgında uzaktan çalışma nasıl kalıcı hale geldiyse uzaktan eğitim de artık eğitimin kalıcı bir parçası olacak. 

Zamanın ve teknolojinin getirdiklerine uyum sağlanması, değişimin her alanda şart olduğu unutulmamalı. 

Bu değişime eğitimimizi ne kadar hızlı adapte edersek o kadar yeni nesli yakalarız. 

Türkiye otomobilini elektrikli üreterek sektörün hızını yakaladığı gibi, eğitimde de dijitalleşmeye hızlı bir giriş yaparak, çağın eğitim kalitesini yakalayabilir. 

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, bir türlü başarılı bir seviyeye ulaştıramadığımız eğitim sistemimizi kurtarmanın başka yolu da yok.

Yani bu Türkiye için bir tercih değil zorunluluk.

Böylece yeni nesli salgın nedeniyle ortaya çıkan eğitim eksikliğinden  kurtardığımız gibi tüm nesillerimizin eğitimi için köklü bir adım atmış oluruz. 

Yapılacak çok işimiz var. İşimiz kolay değil. Fakat başka çaremiz yok. Bir yerden başlamamız lazım. Ve şu an o başlangıç için önümüzde çok iyi bir fırsat var. 

Bu fırsatı kaçırmamak lazım. Yoksa o treni bir daha yakalayamayabiliriz... 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Ermiş Arşivi