Serdar Ermiş

Serdar Ermiş

İbret almak lazım

İbret almak lazım

Kazakistan'da yaşananlar tüm dünya için yeni bir ibret vesikası.

Birilerinin gazına gelip, sözde demokratik hakkını kullananların geldikleri nokta ülkeyi en az 20 yıl geriye götürmek oldu. 

Ortalığı yakıp yıkan sözde muhalifler, geride yönetecekleri bir ülkenin kalmadığını fark ettiler ama iş işten geçmiş oldu. 

Aslında bu yaşananlar çok tanıdık. 

Dünyanın çeşitli ülkelerinde zaman zaman görüyoruz. 

Bu yöntemin uygulandığı hiçbir ülkede düzelen hiçbir şey olmadığı gibi her şey daha da kötüye gitti. 

Mesela Ermenistan'ın başındaki isim de benzer olaylarla iktidara gelmişti. Çok geçmeden, sadece iki yıl sonra kendisi aynı olaylara maruz kaldı. Döngü sürüp gitti. 

Aynı senaryoyu Yunanistan da zamanında yaşadı. 

Hatta yaşamayan ülke yok desek yeridir. 

Uzakta aramaya gerek yok.

Biz de yaşadık. 

Hem de defalarca. 

Gezi kalkışması, hendek olayları, 6-7 Ekim olayları, yazar kasa eylemleri vs... 

Hepsinde aynı senaryo farklı şekillerde uygulandı. 

Kiminde ağaç, kiminde zamlar, kiminde insan hakları bahane edildi. 

Hiçbirinde asıl mesele onlar değildi. 

Tıpkı Kazakistan'da asıl meselenin LPG olmadığı gibi...

Kazakistan, bizim defalarca gördüğümüz bir kirli senaryoyu yaşıyor. 

İlk başlarda bunun gerçekten iyi niyetli bir halk eylemi olduğunu sandılar. 

Ancak istedikleri olduğu halde durmayıp daha da azan sözde eylemcileri görünce durumu anladılar. 

Sonrasında ortalığı yakıp yıkanlar için "Uyarısız vur emri" geldi. 

Cumhurbaşkanı Tokayev, "Terörist" olarak nitelediği eylemcilerin imha edileceğini duyurdu. 

Kazakistan'daki olayların neden kaşındığı çok belli. 

İşin içinde bir güç değil birden fazla güç var. 

Ülkeye, kendi yöneldiği istikamet yerine başka bir istikamet çizmeye çalışıyorlar. 

Bunun için de ülkenin ne insanına ne de kazanımlarına acıyorlar. 

Olayları başlatan ve yönlendiren güçlerin acımaması normal. 

Ancak kendi ülkesinin bu hale gelmesine izin verenleri anlamıyorum. 

Hadi içlerinde çok sayıda ajan var onlar acımıyor. 

Peki diğerleri? Belli bir noktaya gelen, gerçek anlamda bağımsız olma yoluna giren ülkelerinin geri gitmesine nasıl gönülleri razı olabiliyor?

Son olarak Almatı'da öldürülen İsrail vatandaşı, olaylarda provokatörlerin cirit attığını gözler önüne serdi. 

Bu kadar açık veriye rağmen hala provokatörlerin peşinden gidenler var. 

Körü körüne muhalefet de bu olsa gerek. 

İlk cümleye geri dönelim. Kazakistan'da yaşananlar herkes için ibret vesikası.

Sokağa çıkma söylemlerinin konuşulduğu son dönemde ortaya çıkması da verdiği ibreti daha değerli kılıyor. 

Muhalif olmak, eleştiri yapmak, sorunları dile getirmek ayrı, ülkeyi o hale getirmek çok ayrı şeyler. 

Kazakistan'da sözde muhalifler, provokatörlerin büyük gazıyla ülkeyi yakıp yıktı. 

Şimdi ülkeyi yönetebilecekler mi? Veya yönetseler de başarılı olabilecekler mi? Ülkeye verdikleri tahribatın maddi ve manevi tamirini yapabilecekler mi?

Senaryonun başarılı olduğu diğer ülkelerdeki örnekler gösteriyor ki bu soruların cevabı: Hayır...

Son dönemde Türkiye'de aynı senaryoyu yeniden uygulamak isteyenlerin ortaya koyduğu gerekçe ekonomideki gelişmeler.

Doğrusu ellerinde kışkırtma olarak kullanılacak çok sağlam bir gerekçe var.

Ama şunu bilmiyorlar ki Türk Halkı bu senaryoyu artık çok iyi biliyor. 

Hatta panzehirini bile geliştirdi. 

O yüzden Türkiye'de bu senaryo hep geri tepti. 

Bundan sonra da geri tepmeye devam edecek, boşuna uğraşmayın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Ermiş Arşivi