Serdar Ermiş

Serdar Ermiş

Su iflası çok yakın...

Su iflası çok yakın...

Doğa insanı sürekli uyarıyor. 

Ama insanın umurunda mı?

Hayır...

Küresel iklim değişikliği, küresel ısınma, yangınlar, seller, sıra dışı iklim olayları art arda geliyor.

Sürekli bu konu konuşuluyor. Durum bilim adamları tarafından ortaya konuluyor. 

Yeraltı sularının çekildiğine, göllerin ve akarsuların kuruduğuna hepimiz şahit de oluyoruz. 

Ama lafla peynir gemisi yürümüyor. 

Ne kişisel bazda ne ülkeler bazında ne de küresel örgütlenmeler bazında somut bir adım atılmıyor. 

Herkes yapılması gerekenleri sıralama derdinde.

Ama konuşmak dışında icraat yapan kimse yok. 

Su konusundaki tehlike çok daha yakın. 

Şehirlerde kullanılan su her geçen gün daha da artıyor. 

Peki bu artışa paralel olarak su kaynaklarımız artıyor mu? Hayır. 

O zaman biz neye güvenerek su tüketimimizi artırıyoruz?

Aynı ekonomideki gibi. Olmayan bir parayı harcamaya devam ederseniz iflas edersiniz. 

Biz de olmayan bir suyu harcıyoruz. Sonumuz iflasa gidiyor. 

Nüfusu kalabalık olan şehirler her gün küçük çapta bir gölü kurutuyor. 

İstanbul'da günlük 3,4 milyon metreküp, Ankara'da ise 1,5 milyon metreküp su kullanılıyor. 

Yıla vuracak olursak İstanbul'da yılda yaklaşık 1 milyar 250 milyon metreküp su kullanılıyor.

Barajların toplam hacmi ise yaklaşık 850 milyon metreküp. 

Kullanılan su, kapasitenin yüzde 50 üzerinde. 

Her ay 4 bin lira maaş alan bir kişinin ayda 6 bin lira harcadığını düşünün.

Bu kişinin ekonomik olarak iflası ne kadar yakınsa, su konusundaki iflas o kadar yakın. 

Kişi başı ortalama kullanım rakamları daha da çarpıcı. 

Büyük şehirlerde günlük kişi başı ortalama su kullanımı 200-250 litre civarında. 

Biz 200'ü baz alalım... 

Her gün 11 damacana su tüketiyoruz. 

Bir başka deyişle 40 tane 5 litrelik şişe harcıyoruz. 

Bir başka deyişle her gün, elimizden düşürmediğimiz yarım litrelik şişelerden 400 tane kullanıyoruz. 

Ne kadar büyük değil mi. 

Göze görünmüyor ancak bu şekillerde ifade edilince ne kadar fazla su kullandığımız daha iyi anlaşılıyor. 

Çoğunuz bu rakamı abartı bulabilir. 

Hatta "Ben günde 1-2 litre su içiyorum. Bu kadar tüketmiyorumdur" diyenler bile vardır.

Hemen detaylandıralım... 

Bir insan günlük su tüketiminin yüzde 40'ını banyoda, yüzde 35'unu tuvalette, yüzde 20'sini çamaşır-bulaşık yıkamada kullanır. 

Kalan yüzde 5'lik kısmını ise yemeklere harcar ve içme suyu olarak tüketir. 

Duş yapan bir kişinin harcadığı su 50 litredir. 

Biraz daha uzun kalıp banyo yapanlar 100 litreye yakın su harcar. 

Tuvaletlerde sifona her basışınızda ortalama 7 litre su akar. 

Evdeki birey sayısıyla bu rakamları çarpın.

Ortaya çıkan rakamları düşünün.

Öyle aylık da düşünmeyin, yıllık düşünün. 

Üst üste koyun. 

Mesela 3 kişilik bir aile düşünelim.

Ortalama günlük 200 litre su tüketimini baz alalım. 

Aylık çıkan rakam 18 bin litre. 

Yıllık rakam: 216 bin litre. 

Biz "Akarsuyun kenarında, abdest alırken bile suyu israf etmeyin" ölçüsünü koyan bir dinin mensubuyuz. 

Ölçüye bakar mısınız?..

Akarsuyun kenarında, yani suyun en bol olduğu yerde... Abdest alırken, yani mukaddes bir iş yaparken...

Bu durumda bile suyu israf etmememiz ölçüsünü koyuyor...

Gelelim su iflasını önlemek için yapılacak bireysel ve ülkesel tedbirlere... 

Yukarda rakamları saydım.

Bu rakamlar içinde bireysel olarak yapılabilecek çok şey var.

Tasarruf etmek o kadar kolay ki...

Yeter ki yapmak isteyelim. 

Burada unutulmaması gereken nokta şu: "Benim bireysel olarak yaptığım okyanusta bir damla" dememek gerekiyor. 

Çünkü hepimiz günde 1 litre azaltsak -ki bu kullandığımız suyun yüzde biri bile etmez- günde 83 milyon litre eder. 

Ayda 2 buçuk milyar litre, yılda 30 milyar litre eder. 

Damlalar göle değil okyanusa dönüşür. 

Peki bunu yapmaz da iflasa gidersek ne olacak?

Her gün musluğu açtığımızda akan su bu kez gelmeyecek. 

Zamanında Ankara'da bu yaşandı. 

2007 Yılında şehir ikiye ayrılmıştı. 

Yarısına bir gün yarısına diğer gün su veriliyordu.

O günleri yaşayanlar bunun bile ne kadar zor olduğunu hatırlayacaktır. 

Aslında o yaşananlar, kötünün iyisi bir senaryoydu.

Su en azından gün aşırı akıyordu. 

Hiç akmadığını düşünelim. 

Adımlarımızı ona göre atalım.

Musluğu açıp kapatma konusunda hamlelerimizi buna göre yapalım. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Ermiş Arşivi