Şeyma Savaş

Şeyma Savaş

Kendi hikayemizi yazabiliriz!

Kendi hikayemizi yazabiliriz!

6 yaşına kadar konuşamayıp 9 yaşına kadar okuyamadığı söylenen Albert Einstein, öğretmenleri tarafından geri zekalı olarak tanımlandı. Ancak E=mc2 formülü ile tanındı, Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü ve yüz yılın en önemli bilim insanlarından biri olarak tarihe geçti.

IKEA’nın sahibi İsveçli iş insanı, yolculuğuna henüz çocukken kibrit kutusu satarak başladı. Pazarlama yeteneği ve çalışkanlığı sayesinde ürün yelpazesini genişleten Kamprad, eğitim hayatında ise ticarette olduğu kadar başarılı değildi. Okuma yazmayı yaşıtlarından daha sonra öğrenen Kamprad, milyarlarca doları olmasına rağmen yaşadığı ekstra mütevazı hayatıyla da dikkat çeken kişiliklerden.

Defalarca iflas eden, kredi başvuruları reddedilen ama buna rağmen davasından vazgeçmeyen Henry Ford’u hepimiz tanıyoruz. Otomobil sektörünün önde gelen isimlerinden Ford, devler ligine uzanan yolculuğuna tamircilikle başladı.

….

Bu örnekler bize başarı karşısında engel olmadığını gösteriyor. Evet bizler bir Albert Einstein, bir Kamprad ya da bir Henry Ford olamayız belki ancak kendi başarı hikayemizi yazmamız da pekala mümkündür.

Bunun için de yola mevcut işimizi en iyi şekilde yapmakla başlayabiliriz.

İşimizde en iyisi olmak için çaba harcayabiliriz. Çevremizde sıklıkla duyuyoruz; “Aman ne olacak canım, dün gelen adam da aynı iyi yapıyor o da aynı parayı alıyor.” İşte bu ve benzeri cümleleri kurduğumuz zaman zaten kaybetmeye başlamışızdır. Kişi sevdiği işi yapmalı ve bu işte en iyisi olmak için çalışmalı.

Aksi takdirde günler gelir geçer belki çalışmaya, karşılığında da ücretini almaya devam edersiniz ancak o işi layıkıyla yaptığınızı söylemek de mümkün olmayacaktır. Ya da bir süre sonra döngüden sıkılıp başka işe, başka işyerlerine bakmaya başlarsınız.

İş hayatı kolay değildir, insanın kendi başarı hikayesini yazması da hiç kolay değildir. Ama en azından denemeliyiz. Çevremize aldırış etmeden, olumsuz örneklere kulaklarımızı tıkayarak hep en yukarısı için çalışmalıyız.

Siz sahaya kaybetmek için çıkan bir takım gördünüz mü? Ya da küme düşmek için sezona başlayanını… Rakipten yumruk yemek için ringdeki yerini alan boksör olur mu? Kündeye gelmek için minderde arz-ı endam edene güreşçi mi denir?

İş hayatında da aynen böyle olmalı. Kimse vasat bir ofis / fabrika çalışanı olmak istemez sanırım. Bir hedefimiz olmalı ve bunun için çalışmalıyız. Üzerine koyarak devam etmeli kendimizi her alanda geliştirmeliyiz. Hem peygamber efendimiz de “iki günü eşit olan ziyandadır” demiyor mu?

Hikayemizi yazmak ya da yeniden oluşturmak için yeni bir başlangıca hazır mıyız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyma Savaş Arşivi