KONYA HABER
Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8729 %0,77
47,8724 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

SAHİBİNDEN KİRALIK ÜLKE

YAYINLAMA:

Türkiye’nin yüz ölçümü bakımından en küçük ili 847 km kare olan Yalova’dır. Bugün ki yazım ise; Yalova’nın beşte birinden, daha küçük bir ülkeyle ilgili olacak. 160 kilometrekarelik küçücük bir ülkecik. Öyle ki, bizim Seydişehir, ülkenin yaklaşık 9 katı büyüklüğünde, nüfus olarak 1,5 katından fazla dersek yanlış olmaz. Bu ülkede 25 vekil bulunuyor, 1 tanesinin başbakan olduğunu düşünmek bile komikken 4 tanede bakanları var bunlar yetmezmiş gibi, bir de prensleri ve onunda görkemli bir şatosu bulunuyor. Yaklaşık 140 bin dolarınız varsa ülkeyi 2 gün kiralayabiliyorsunuz. Ülkede istediğinizi yapmakla serbestsiniz. 2 tane şartları bulunuyor. Ülke vatandaşlarını kovamazsınız ve 150’den fazla kişiyi ülkeye sokamazsınız. 15 gün kalmanız durumunda ise size fahri vatandaşlık veriyorlar. Kendi paranızı bile bastırmanıza izin var. Bu 39 bin nüfusun yaklaşık bin kadarı da dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkler’den oluşuyor.

Askeri birliği olmayan, ülkenin kimsenin göz dikeceği bir yapısı da bulunmuyor zaten. Suç oranı da yok denecek kadar az. Hemen hemen herkes birbirini tanıyor. Bu ülkede 5 tane futbol kulübü bulunuyor. Bunlardan 4 tanesi amatörken, bir kulüp ise başkentte bulunan ve aynı adı taşıyan Vaduz kulübünden başkası değil. Vaduz kulübü ülkede başka profesyonel takım bulunmadığından İsviçre 2. Ligi’nde mücadele ediyorlar. Liechtenstein kontenjanından her sene Avrupa kupalarında boy gösteriyorlar. Şampiyon olmadıkça ligi kaçıncı bitirdiklerinin bir önemi yok! Şampiyon olup İsviçre ligine çıkarlarsa, artık her sene şampiyonlar liginde, ön eleme oynayarak en kötü ihtimalle Konferans Ligi gruplarında olacaklar. Yalnız Avrupa kupalarına gitmeleri için kalan 4 takımla mini futbol turnuvası düzenlemek zorundalar.

Haliyle her sene mini turnuvada ipi göğüsleyip, Liechtenstein şampiyonu olarak ülkelerini temsil ediyorlar. Diğer takımlar ise ahçı, berber, kasap ve işçilerden falan oluşuyor. Yani bizim halı saha takımları onlarla kafa kafaya oynar hatta kazanır. İşte Konyaspor böyle bir ülkenin takımına elenerek Avrupa kupalarına veda etti. Fakat bu takımın iyi yaptığı şeyler yok değil! Yoksa sebep ne olursa olsun, bir önceki yıl ülkeyi fors eden bir takımı eleyemezlerdi. Öncelikle 1990’lı yıllardan kalma bir futbol anlayışları olduğunu kabul edelim. Ancak, yaptıkları en önemli şeylere gelirsek, Önce rakip takımı çok iyi analiz ettiklerini belirteyim. Rakiplerinin güçlü ve zayıf yönlerini çok iyi biliyorlar. Belirli bir sistemleri var ve o sistemden asla taviz vermiyorlar.

Çok hızlı kontraya çıkıp planlı bir şekilde hücum ediyorlar. Hadi, Konyaspor neden bu takımı çözemedi sorunun yanıtını arayalım. İlk olarak hepimizin düşüncesinin aksine maça, ön alanda baskı yaparak başladılar. Pas bağlantılarımızı kestiler. Saha zaten pas oyununa elverişsizken, pata küte oyun için son derece uygundu. Bu da Vaduz’un ekmeğine yağ sürdü. Amir, Bytyqi ve Muric’i kilitlediler. Konyaspor kalabalık savunmayı çok az aşabildi. Girilen pozisyonlar amatörce harcandı. Onların müsaade ettiği bölgede topu sağdan sola, soldan sağa çevirdik durduk. Maçtan önce, ilk karşılaşmada izlediğim takıma karşı ilk 20 dakikalık sürede gol bulmamız durumunda tarihi bir farkla galip geleceğimiz yönünde düşünmüştüm ve yanıldım. Fakat Konyaspor istediği kadar topu çevirsin, hem temaslı oyunla bizi bozuyorlar, hem de topun indiği nokta da en az 2 oyuncu ile orada bitiveriyorlardı.

İlk 20 dakikalık sürede golü bulmamıza karşın, 2. gol bir türlü gelmemişti. Verdiğimiz ilk ciddi pozisyonda golü yememiz, şokunu atamadan zeminin azizliği ile gelen 2.gol işleri zora sokmuştu. 6 pastan zoru başaran Muhammet’in kaçırdığı golle devreye geride girmiştik. Oyuncularımız bir türlü sonuca gidemiyor top çerçeven içeri girmiyordu. Konyaspor ise az adamla yakalandığı hemen hemen her pozisyon kalesinde gol olmuştu. Sahadan bir teselli golü daha bularak 2 farkla mağlup ayrılarak, Avrupa defterini erken kapatıyorduk. Bireysel performansları çok yazan bir yazar değilim ancak; Amir sanırım bu takımı yavaş yavaş kafasında bitiriyor. Bu kadar kötü Amir’i uzun zamandır görmemiştim. Öte yandan her duran topta topu eline alması can sıkıcı bir durum haline gelmeye başladı. Uğurcan kendisine verilen 2.şansıda kötü kullanarak forma şansını zora soktu. Guilherme böyle devam ederse formayı Yasir’e kaptıracak gibi duruyor.

Amar ne oynadığının farkında değil, serseri mayın gibiydi. Muhammet hava topu indirmekten başka hiçbir faydasını göremedik. Paz hazır değil zorunlu oynatılıyor. Kısaca takım olmaktan ve takım oyunu oynamaktan giderek uzaklaşıyoruz. Kabul edilemez bir skor ile tamamlasak da bunlar futbolun içinde olan şeyler elden bir şey gelmiyor. Artık lig ve Türkiye kupasına odaklanmaktan başka yapılacak birşey yok. İlhan hoca galibiyet golünü bulduğumuz dakika Mihaylak’ı alsa hiç itirazım olmazdı. Lakin bu oyunda girmesi hataydı. Birde çok ilginç bir izleyici profiline sahibiz ilk maçta şampiyonluk şarkıları söylerken ilk mağlubiyette bu takım küme düşer, bu mağlubiyet şuna buna yazar naraları atılmaya başladı.

Maçın sözü; Zaferlerin babaları çoktur, mağlubiyetlerin ise hemen hemen hiç yoktur.

Mağlubiyet, insana cesaretsizlik veren bir şey olacak yerde, insanı daha çok çalışmaya iten bir sebep olmalıdır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *