Narin’lere kıymayın!
Ne yazık ki yine kara bir dönem, kelimelerle anlatılmaz bir hazin olayı yaşadık. Dünyalar tatlısı Narin’imizi zalimlerin elinden kurtaramadık. Narin’imiz gitti. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde tam 19 gündür aranan Narin Güran'dan tüm Türkiye'yi yasa boğan haber geldi. Minik Narin’imizin cansız bedeni bulundu!
8 yaşındaydı! Kim bilir bu hayattan ne beklentileri vardı. Ne hayaller, ne umutlar besliyordu minik bedeninde. Ama her şeyi ona çok gördüler. Zalimler onu katletti. Hunharca, pis nefislerini tatmin etmek için. Bu zalimler Kabil’den de beter! Yer yüzünün gördüğü en aşağılık yaratıklarındandır onlar.
Yazık, günah… Ülke olarak acımız da büyük, öfkemiz de.
Çocuk tacizi ve cinayetleri, toplumların en karanlık ve üzücü gerçeklerinden biridir. Bu tür suçlar, sadece mağdurların hayatlarını değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerini derinden etkiler. Çocuklar, masumiyetleri ve savunmasızlıkları nedeniyle özellikle korunmaya muhtaçtır ve bu tür olaylar, toplum olarak ne denli önemli bir sorunun içine düştüğümüzü gözler önüne serer.
İlk olarak, çocuk tacizi ve cinayetleri ile mücadelede toplumsal farkındalık oluşturmak büyük önem taşır. Eğitim kurumlarından aile yapısına kadar her alan, çocukların güvenliğini sağlamaya yönelik politikalar geliştirilmelidir. Çocuklara yönelik her türlü şiddet ve kötü muamelenin önlenmesi için maddi ve manevi anlamda ne gerekiyorsa yapılsın. Artık Narin’lerimize kıyılmasın, kimse onlara el uzatmaya cesaret dahi edemesin.
Ceza adalet sisteminin etkinliği, suçluların cezalandırılması kadar, mağdurların ve ailelerinin adalet duygusunun tatmin edilmesi açısından da kritik bir rol oynar. Herkesin yüreğini soğutacak cezalar istiyoruz.
Medyanın da bu konuda sorumlu davranması ve bilgilendirici haberler yapması kritik öneme sahiptir. Olayı popülarite etmeden mağdurları ve aileleri daha da travmatize etmeden hassas yayınlara imza atılmalı. Ayrıca, medya aracılığıyla toplumu bilinçlendirmek ve çocukların korunmasına yönelik kampanyalar düzenlemek, bu sorunun çözümüne önemli katkılar sağlayabilir.
Her bireyin bu konuda bir sorumluluk taşıdığı unutulmamalıdır. Çocukların çevresinde olup bitenleri gözlemlemek, şüpheli durumlarda yetkililere başvurmak ve toplumsal bilinç oluşturmak, sadece suçların önlenmesine değil, aynı zamanda toplumun güvenliğine de katkıda bulunur.
Özetle çocuk tacizi ve cinayetleri ile mücadele, kolektif bir çabanın ürünüdür ve her bir bireyin katkısı, bu karanlık olayların üstesinden gelinmesinde kritik bir rol oynar. Toplum olarak bu konuda bilinçlenmek, eğitimli olmak ve her türlü suistimale karşı sıfır tolerans politikası geliştirmek, çocukların daha güvenli bir dünyada yaşamasını sağlamanın anahtarıdır.
Son söz olarak zalimler için yaşasın adalet diyoruz. İnşallah sorumlular hak ettiği cezayı alır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.