Alkışlanan ve Alkışlayan Doktorlar
Başlarken şunu kabul edelim, toplumda kanayan bir yara var ve bu sürekli enfeksiyon kapıyor. İşin garibi ulu ortada olan bir hastalığı ne gören var ne de bu soruna merhem verecek doktor var.
Doktorlar, hafta başında iş bırakma eylemi yaptı. 14 Mart Tıp Bayramı’nda grev yaptılar.
Kim bu doktorlar biliyor musunuz?
Birkaç gün önce coşkuyla kutladığımız Çanakkale Deniz Zaferi’nde Sahra Hastanelerinde şifa dağıtan…
Toplumun sağlığı için şüphesiz canını verecek doktorlarımız…
Tamam, çok da uzağa gitmeyelim ama yine de biraz geriye götüreceğim sizi…
Çabuk unutuyoruz ama kolay hatırlarız.
Pandemi döneminde insanların sokaklara çıkmaktan korktuğu bir dönemde doktorlarımız hastalığın merkezinde canla kanla koronavirüs ile mücadele eden, kat kat giyinip tüm vücudu sırıl sıklam olana kadar terleyen doktorlarımız…
Biz yeter ki sağlıklı olalım diye, sağlığından vazgeçen fedakâr doktorlarımız.
Peşinen söyleyeyim, iyi ki varsınız ve ben şahsım adına size minnettarım.
Sizi canı gönülden o sebeple alkışlamıştık.
Türk toplumu olarak bir korkumuz var: tepki gösterenin yanında olursak devlete ihanet etmiş olacağız psikolojisi.
Ve yahut ‘karşı taraf dediyse, sahip çıktıysa kesin bunda bir bit yeniği vardır’ düşüncesi.
Bu başka gündemin konusu. Buna bir gün değineceğim.
Ama asıl tartışmak istediğim soru şu: Doktorlar mı kötü davranıyor, hasta yakınları mı?
Cevabı bence, hem hiçbiri hem de her ikisi olarak politik verilebilir.
Çünkü, insanoğlu hangi kılıkta olursa olsun, hangi statüde olursa olsun yeterince vicdani ve nezaket eğitimi alamamışsa hor görebiliyor veya kaba davranabiliyor.
Şimdi psikolojik analizini yapalım.
Hasta yakını, canı gördüğü bir yakınını kaybetmenin korkusuyla hastaneye gidiyor. Acı haberi duymamak için bildiği tüm duaları okuyor.
Doktor veya sağlık çalışanıysa, gün boyu çeşit çeşit hastalıkla mücadele ediyor. Anlamaya çalışıyor, şifa dağıtıyor. Yoğun mesai yapıyor Ama işinin önemi ve değeri kadar karşılık görmüyor.
Bakıldığında her iki yönden de insani durumlar ortaya çıkıyor. Peki yaşanan problemin çözümü nedir? Empati her şeyi çözer çözer de sürekli empati şapkasıyla gezilmiyor maalesef, keşke gezilse.
Bir zamanlar övünmekte haklı olduğumuz ama şimdi işletilemeyen sağlık sistemimiz alarm veriyor.
Doktorlara verilen destekler karşılık buldu mu bilemem ama eylemleri ve sistemdeki çatırdamaları gidermediği gözüküyor. Hastane kuyruklarında beklemeyen vatandaş belli başlı alanlarda randevu bulmakta zorlanıyor, kuyrukta olmasa da evinde bekliyor.
Doktorlarsa hem ufak hastalıklar için acil servislerin kullanılmasından şikâyetçiyken, verdikleri hizmetin karşılığını alamamaktan yakınıyor.
*****
Anlamadığım şey ise şu ekonomide ihracata dayalı model, sağlıkta doktorun ihracı, eğitimde öğrenci ihracı olarak mı entegre ediliyor?
Gidecek olan öğrenciye, şikâyet eden doktora ‘gidiyorlarsa gitsinler’ diyerek sırt dönmek midir çözüm?
Giden öğrencileri ve doktorların açığını Suriye’den ve Afganistan’dan gelen mülteciler ile mi kapatacağız?
*****
Doktorlar alkışlanan pozisyondan, alkışlarıyla protesto eden doktor pozisyonuna nasıl geldi?
Olay uzman çavuşa iftira atıldığı gerekçesiyle şu an sünüyor. Görevinden alındığı gibi iade edildi. İşin içinde farklı detaylar da var. Doktorlar tarafından uzman çavuşun zorla alınamayacak bir belgeyi aldığı söyleniyor. Bu tartışma çok su götürecek gibi.
Nedir, ne değildir bilmenin mümkün olmadığı olay vicdani boyutta artık.
Şu da bir gerçek ki, sorunlar katlanarak büyüyor. Artık, devlet eliyle veya sistem düzenlemesiyle çözümün geleceğinden umudu kestim. Umarım gelir fakat bize düşenler de var.
Biz bu toplumun statü fark etmeksizin birer ferdiyiz. Hastane zaten salgından dolayı yoğun. Grip olduysak, acil servisi meşgul etmeyelim.
Hasta yakınının da derdini anlayın sevgili doktorlar. Eminim ki farkındasınız ama onlar da yakınlarını kaybetmenin korkusu içerisinde. Bu demek değil ki bu korkuyla her şeyi yapabilir ama empati önemli.
Ölüm haberlerini karşıdaki insanın psikolojini anlayarak verin, durumu doğru izah edin. Etkili iletişim kurun.
Sistemsel ve psikolojik sorunlar var diye, birbirimize hayatı dar etmenin anlamı yok. Ayrışmalar ve sürtüşmelerin derinleşmesi siz de iyi biliyorsunuz ki değerli okurum, bizi kötü yerlere götürür.
Toplumsal muhalefetin arttığı şu günlerde, toplumsal huzur diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.