50 Cente Ne Satın Alabilirsin?
Hepimiz kızılderilerilerin, kendi öz topraklarında yaşadıkları eziyetleri ve uğradıkları mazlumiyetleri bilir. Bu amerikan tarihi için utanç durumudur. Gel zaman git zaman, tarihte zaman zaman sulh fasılalarının olduğu bir dönemde, nereden akıllarına estilerse, Amerikalılar sözde iyi niyet göstergesi olarak, Newyork’a bir kızılderili şefini gezmeye getirirler. Şunu da belirtmek isterim ki Kızılderili denince benim aklıma; Vatanperver, kendilerine ve insanlığa ışık tutacak öğretileri bol, örf ve ananelerine bağlı, yardım sever, doğa aşığı insanlar gelir.
Neyse uzatmayalım, Newyorklu ekabirler, kahramanımıza şehri gezdirmeye çoktan başlamışlar bile.. Tabi, Newyork dünyanın en kalabalık şehrlerinden birisi, inşaat, araba,insanların yaşadıkları keşmekeş, kalabalık toplulukların çıkardığı sesler hepsi bir harmoni oluşturmuş. Tabi ki kahramanımızın yaşadığı doğa ile uzaktan yakından hiç alakası yok. Tabi bu kadar gürültülü anlamsız ve sonderece olağan gürültünün içinde, kahramanımız Oglala Lakhotalar’ın Şefi Hehaka sapa-Karageyik, şehirde bu heyet ile gezinti halindeyken, birden ağustos böceğinin sesini duyduğunu söyler, yanındakiler bir birlerine şaşkın şaşkın bakarlar. Sonra kulaklarını kabartılar, algıyı işitsel olarak odaklamaya çalışırlar ama nafile, burun kıvırırlar sonra tekrar birbirlerine bakaralar. Bir birlerine bakıp, biribirlerinden güç almış olacaklar ki patlayıcı bir şekilde hepsi de ağız birliği etmişçesine, “Biz duyamadık, zaten kente de ağustos böceği yok, olamaz” derler. Bu ağustos böceğin sesini şefin yanındaki reisleri de tastiklerler. Karageyik, arabayı hemen durdurur. Arabadan iner, yanındaki parkın, bir ağacına doğru sanki koşaradım seğirtir. Meraklılar da arkasından... Ağustos böceğini eline alır, “İşte burada.” O zaman herkes lal kesilmiş birbirlerine şaşkın şaşkın bakmaktadırlar. Tabi Amerikalılar, hemen lafı yapıştırırlar: “Sizde olağan üstü güçler var.” Kahramanımız hemen söze girer “Bunun için olağan üstü güçlere gerek yok”, bizim ekabirler hemen “O zaman biz neden duymadık?” der. Reis hepsini gözüyle süzer, anlaşılan hepsi de aynı moddadır. Hemen birisinden 50 Cent madeni para ister, kalabalığın içinde elli centi yazı tura atar gibi, havaya atar. Tabi madeni para yere düştüğü zaman çıkardığı metalik sese herkes kulak kesilmiştir. Heyetin dışında, kalabalıktaki insanlar dahil.. Herkes, acaba madeni para benden mi düştü diye etrafına bakındığı zaman, Karageyik etrafındakilere döner, “Şimdi anladınız mı?” Tabi, etrafındakler Şef Karageyik’in ne anlatmak istediğini büyük bir mahcubiyet içerisinde anlamışlardır.
Çıkarılacak dersler neler; Hayatınızın mutlaka değer verdiğiniz şeyler öncelikli olsun. Buhayatta her şey bir enerjidir. Madde bile... o zaman bizim de bir enerjimiz var, hayattaki majorlerimiz bizim önceliklerimiz olmalı. Küçük şeyleri kafaya takarak, ömrünüzü heder etmeyin ve enerjinizi boşa harcamayın. Yoksa, önceliklerinizi ıskalarsınız. Önceliklerinizi ıskalamak, inanın belli bir zaman sonra size pahalıya patlayacaktır. Hayat öceliklerinizi ıskalamayacak kadar değerli. Bu majörlerim aileniz, sağlığınız, işiniz varmak istediğiniz hedefleriniz olabilir. Başarı için hedef koymalı bütün enerjinizi o an için ona odaklanmalısınız. Hayatta mümkünse sevdiğiniz bir işi yapın bu sizi daha mutlu kılar ve o işte nirvana yapmış kişilerin mutlaka tecrübelerinden dersler çıkartın. Ne dersiniz bizim Kızılderili reis, 50 Cent’e ne kadar çok şey öğretti bize. Ha 50 Cent ne kadar diye içimizde merak edenler olabilir. Şu an yazı yazarken, güncel itibarıyla 50 cent ortalama 3,7 TL civarında, olduğuna şahitim. Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.