Einstein, Japonya'ya gitmişti. Otelde kalıyordu ve otel çalışanının eşyalarını odasına çıkarması ve onları taşıması derken, kominin zahmetini Einstein karşılıksız bırakmak istemedi ve ona bahşiş vermek istedi ancak, Japonya'da bahşiş kültürü yoktu. Bahşiş vermeyi bazen hakaret gibi kabul ederlerdi. Japonya’nın bu konuda farklı kültürleri var. Komide, "Bu işimin bir parçası, ben maaşımı alıyorum" dedi ve bahşişi kabul etmedi. Einstein bunu bilmiyordu. O günde Nobel ödülü alacağını öğrenmişti ve görevliye, “Sevincimi paylaşmak istiyorum, bahşişi kabul etmiyorsunuz ama müsaade ederseniz size bir hatıra vereyim" dedi.

Otel odasındaki kâğıt ve kalemi aldı bir not yazdı. Albert Einstein diye imzaladı.

Japon emekçi bu notu ömrünün sonuna kadar sakladı. Öldükten sonra torunu, açık artırmaya çıkardı ve o notu 2017 yılında bir milyon 600 bin dolara sattı.

Einstein Tokyo Imperial Hoteli’nde, o kâğıda şu cümleyi yazmıştı; “Mütevazı bir hayat, şuursuz bir başarı peşinde koşulan huzursuz bir hayata göre daha çok mutluluk verir.”

Bu cümleyi gerçekten anlamanın edebi, 1.600.000 dolardan daha yüksektir. Belki iyi bir yatak satın alabilirsiniz ama huzurlu bir uykuyu satın alamazsınız.

Belki en pahalı güzel bir ev satın alabilirsiniz ama mutlu bir yuvayı satın alamazsınız.

Einstein, ünlü bir fizikçinin olması yanında, bana göre filozof özelliği olanda birisi zira yukarıda bahsettiği cümle bunun göstergesi. Gözlemlemeyi tutum haline getirmiş. İnsanları, toplumu hayatı gözlemlemeyi, sorgulamayı ilke haline getirmiş bir şahsiyet. Şuursuz bir hayat yaşayan şahsiyetler, umarsız takılan, belli bir planı ve programı, ilkeleri olmayan kişiler için söylenmiş. Bu kişilere şunu sormak lazım bir de mütevazı yaşamayı bari denesen nasıl olur? Gibi..

Mark Twain'nın dediği gibi:

"İyi arkadaşlar, iyi kitaplar ve başını yastığa koyunca uyuyabilen rahat bir hayat, bir vicdan, işte ideal hayat." Sağlıcakla kalın…