Tufan Soydabaş

Tufan Soydabaş

Disosiyatif Füg: Yaşadığım bu hayat gerçekten bana mı ait? Ben düşündüğüm kişi miyim?

Disosiyatif Füg: Yaşadığım bu hayat gerçekten bana mı ait? Ben düşündüğüm kişi miyim?

Günaydın!

Gözlerini açıyorsun, uykunu almış, güzel dinlenmişsin. Ancak bir anda afallıyorsun, çünkü bu yatak sana ait değil. Ne iki kişilik bu yatağı, ne de odadaki eşyaları tanıyorsun. Hâlâ rüyada olduğunu düşünüp yataktan kalkıyorsun. Hayır, bu rüya falan değil. Saate bakınca telaşa kapılıyorsun, çünkü o saatte senin çoktan iş yerine gitmiş ve çalıştığın şirketteki pazarlamacılık görevlerini yerine getiriyor olman gerekiyordu. Aceleyle üstünü giyinmeye çalışıyorsun, ancak gardırop sana ait değil. Duvarlara bakıyorsun, bir kız bir erkek çocuklu bir çiftin resmi var, ancak içlerinden bir tek kendini tanıyorsun. İçeriden sesler geliyor. Odadan çıkıp bu yabancı evden kendini dışarı atmak isterken kapıyı hızla açan bir kız çocuğu yanına koşuyor ve “Anne kahvaltı yapmayacak mısın?” diye soruyor. Şaşkınlıkla onu yavaşça kendinden uzaklaştırıyorsun ve odadan çıkarken kız çocuğu babasına sesleniyor “Baba, annem bir tuhaf davranıyor.” Kızın babası, tanımadığın bir adam yanınıza geliyor ve sen onların şaşkın bakışları ve soruları altında apar topar kendini evin dışına atıp etrafa bakınıyorsun. Araban etrafta yok, üstelik bu mahallenin neresi olduğunu da anlamıyorsun. Ufukta devasa, aşina olmadığın bir dağ var. Yoldan geçen birisine nerede olduğunu sorduğunda “Bursa” diyor ve o an olduğun yerde afallayıp kalıyorsun. Kim bu insanlar? Nasıl geldin buraya? Neden seni tanıyor gibi davranıyorlar? İşine nasıl yetişeceksin? Çünkü sen Bursa’da değil Aydın’da yalnız yaşayan bir reklamcısın. Otobüse atlayıp Aydın’a gitmeye karar veriyorsun, ancak cüzdanını çıkardığında gördüğün fotoğraf sana ait olmasına karşın isim senin değil. Parayı verip bir bilet alıp Bursa’yı terk ediyorsun. Aydın’a gidip orada bırakmış olduğun hayata devam etmeye çalışıyorsun ama ne evini, ne de iş yerini bulabiliyorsun. Tanıdığın kimseyi de bulamıyorsun. Yeni bir işe girerek, yeni bir ev kiralayarak yaşamına devam etmeye çalışıyorsun. Aylar boyu eski evine, işine, arkadaşlarına, yani geçmişine neler olduğunu, nasıl olup da bir sabah aniden Bursa’da uyandığını çözmeye çalışıyorsun ancak olmuyor.

Sonra bir sabah uyanıp yatakta gözlerini açıyorsun ve gördüğün odayı tanıyamıyorsun. Dışarı çıkıyorsun, şehir de yabancı. Aydın olduğunu öğrendiğin bu şehre ait hiçbir hatıran yok. Sen Bursa’da yaşayan bir kadınsın, burada ne işin var?

Afallayıp, hiçbir şey anlamadan Bursa’ya geri dönmeye çalışırken kocanı, kızını ve birkaç ay önce kazada yitirdiğin, canından çok sevdiğin oğlunu düşünüyorsun, kalbin sıkışıyor, ağlıyorsun.

BİLİM KURGU DEĞİL, GERÇEK!

Bir bilim kurgu filmi gibi görünen bu senaryo, gerçek bir psikiyatrik duruma ilişkin kurgusal bir örnek. Evet, siz de bir sabah uyandığınızda, zihninizde yer alan hayatınızdan ve çevrenizden bambaşka bir dünyaya gözünüzü açabilirsiniz. Bugün bir üniversite öğrencisiyken yarın sabah evli ve çocuklu biri olduğunuzu, bir genel müdürken bir evsiz olduğunuzu düşünebilirsiniz. Evli ve çalışan bir kadınken Paris’te bir sanatçı olduğunuzu düşünebilirsiniz. Bu kapsamlı zihinsel yanılgı saatlerce ya da aylarca sürebilir.

Bütün bunlar nadir görülen ama dikkat çekici ve çok ilginç bir hastalık olan “Disosiyatif Füg” hastalığı. Literatürde kısaca "füg" olarak da geçen bu hastalık sizi gerçek hayatınızdan koparıp bambaşka bir hayata sahip olduğunuz zihinsel bir tasarıma yönlendirir. İlginç değil mi? Hafızanızdaki tüm anılar, kendinize ait tüm kabuller gidiyor ve yerine bambaşka hatıralar ve farklı bir kimlik geliyor. Yaşamadığınız bir hayat kafanızda birdenbire oluşuyor.

DSM-5’e1 göre füg, içinde bulunulan ortamdan kaçmakla karakteristik, kimlik ve kişisel bilgi amnezisi yaratan ve kişinin var olan hayatını reddetmesine yol açan bir bozukluktur.

Füg hastalığı DSM-4’te disosiyatif bozukluklar2 başlığı altındaki 4 hastalıktan (disosiyatif amnezi, disosiyatif füg, disosiyatif kimlik bozukluğu, depersonalizasyon) biriyken (Ertan, 2008), DSM-5’te disosiyatif amnezinin alt başlığına alınmıştır. Çünkü genellikle kişide ikisi birlikte görülmektedir. Ancak ICD-10’a3 baktığımızda hâlâ ayrı bir hastalık olarak tanımlanmaya devam etmektedir. (Balcıoğlu ve Balcıoğlu, 2018). Amneziyi doğal olarak içerir; çünkü kişinin bulunduğu yeri terk edip günlerce ya da aylarca yeni yerlerde yeni bir kimlikle bulunması olan füg, bu geçmiş yaşamı bellekten uzaklaştırmaktadır. Dissosiyasyon hastalıkları genellikle kişinin stresle baş edemediği, kapasitesini aşan durumlarda vücudun kendi benliğini reddederek gösterdiği savunma şekillerindendir. Bunlar kimi zaman bireysel travmalar iken savaş, açlık, yoksulluk gibi toplumsal durumlarda da sık sık ortaya çıkmaktadır (Balcıoğlu ve Balcıoğlu, 2018). Hunter (1990) disosiyasyonu, yoğun acı verici yaşantıları takiben kişinin bu acıyla başa çıkamaması ve kendi kişiliğinden ve benlik algılamasından uzaklaşması olarak tanımlamıştır. İnsanın şiddetli acı karşısında bayılarak bilincini bir süreliğine yitirdiği bilinir. Füg biraz da buna benzer, kişi kaldıramayacağı kadar yüksek bir ruhsal acı karşısında bir süreliğine bilincini “dönüştürür”. Yukarıda verdiğimiz örnekte de ilk akla gelen annedeki fügün, kazada oğlunun ölmesi travması sonucu ortaya çıkmış olmasıdır.

Füg hastalığı bazı yerlerde nokturnalsomnambulizmin (gece uykusunda yürüme) gündüz oluşan hali olarak da tanımlanmıştır (Rajah ve ark., 2009; akt. Bilici ve Karataş, 2013). Ancak daha uzun sürmesi ve uyuyup uyanıldığında düzelmemesi yönünden farklılık arz etmektedir.

Hastalıkta oluşan seyahatler aylarca sürebildiği gibi saatler ya da günler gibi kısa dilimlerde de oluşabilmektedir ve genel olarak 20-40 yaşlarında görülmektedir. Sıklığı az olan bir hastalıktır; görülme oranı %0,2 olarak bildirilmektedir. Hastalar, hastalık bitene kadar yaşadıklarını normal gördükleri için hastalık bittikten sonra doktora başvururlar ve hastalık araştırmaları bu yüzden geriye dönük gerçekleştirilir (Duymaz ve Karakaya, 2014).

Bu hastalık çocuklarda da meydana gelmektedir ancak çocuklarda çok daha kısa süreli oluşmaktadır (Zoroğlu, 2008, Akt. Duymaz ve Karakaya, 2014).

Her ne kadar ciddi bir rahatsızlık olsa da hastaların yatılı tedavi görmelerine gerek yoktur. Ayakta tedavi edilirler ancak yoğun bir psikoterapi süreci gerektirmektedir. Tedavi yöntemleri arasında bilişsel terapi, davranışsal terapi ve hipnoz tedavileri de yer almaktadır. Entegratif tedavi dediğimiz bu yöntem farklı tedavilerin birleştirilmesiyle oluşmaktadır (Erdemir, 2016).

Eğer hasta, füg hastalığı nüksettiği sırada getirilirse kişiye gerçek kimliğini hatırlatma çalışmaları yapılmasıyla beraber fügün oluşumuna neden olan yaşam olayı açığa çıkartılmaya çalışılır (Akcan ve Öztürk, 2018). Öğrenilen sebepler, ileride tekrarlamasını önleme çalışmalarında kullanılmak üzere önemli bilgiler verebilmektedir.

Stresli durumlarda çoğu insan kendisini başka bir yerde ve/veya zamanda hayal edip bir ölçüde rahatlar. Örneğin işinizin en bunaltıcı döneminde kendinizi yazın deniz kenarında güneşlenirken hayal edebilirsiniz. Yaşadığınız şehirden ya da ülkeden sıkılınca yabancı bir ülkede doğup büyüdüğünüz bir başka hayatı imgeleyebilirsiniz. Günlük hayattaki bu masum küçük zihinsel kaçışlarımız, disosiyatif füg sahibi kimselerde aşırı boyutlarda gerçekleşmekte ve kaçtıkları bu imgeye zorunlu olarak bir süre tamamen saplanıp kalmaktadırlar.

Dışarıdan bakıldığında bir anda bambaşka bir hayata, belleğe ve kimliğe geçiş yapma her ne kadar ilgi çekici bir film senaryosu gibi görünse de yaşandığı zaman hem birey için, hem de yakınları için çok büyük sıkıntılar doğurabilmektedir.  Çok bilinmeyen bir durum ama ilginiz, çeker düşüncesiyle paylaştım. Sağlıcakla kalın. (Kaynak: WikiHow, Yazar: Ayşe Nur Günaydın, Editör: Fatih Birinci)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tufan Soydabaş Arşivi
SON YAZILAR