LÖSEV’İN ÖNEMİ
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar haftası olması sebebiyle, bu hafta bu yazımızı bu yönde kaleme alma ihtiyacını hissettim.
“Lösemili kardeşlerime yardımcı olacağıma, onları yaşama bağlayarak, sağlığım için düzenli yaşayarak, doğal gıdalarla besleneceğime; başarmak için azimli olacağıma, barış için adaleti savunacağıma, dostluk için sevgiye sarılacağıma, ülkem için hiçbir zaman sapmadan Atatürk’ün izinden yürüyeceğime söz veriyorum.”
Yukarıdaki pasaj düşündüğünüz gibi bir ant yani LÖSEV GENÇLİK ANDI. Lösev’i hepimiz duymuşuzdur. Lösev bir devlet kuruluşu değil, halk yararına çalışan bir vakıftır. Tek geliri hayırsever insanlardan elde ettiği bağışlarla hizmet vermeye çalışan bir kuruluştur. Zaten işlevi de yukarıdaki antta gizli. Devletimizin içerisinde böyle bir güzide vakfın olması inanın herkes için bir artı değer teşkil etmekte. Çünkü olması hiç temenni edilmez ama bir gün bu hastalık herkesin başına gelebilir. Artık bu hastalığın yaratacağı olumsuzluk zira başta hasta olan kişiyi- ki bu bir çocukta olabilir-, ebeveynleri ve onların yaşadıkları çevreyi, tedavinin ve sürecin verdiği maddi manevi olumsuzlukları ve kişiler üzerinde yarattığı olumsuz negatif etki ve kademe kademe toplum üzerinde yaptığı olumsuz etki... Bütün bunlar, yokmuş gibi elbette davranılamaz. İşte bunun farkında olan güzide insanlar LÖSEV’i kuruyorlar. Bir nebze olsun ülke bazında farkındalık yaratıyorlar. Kendilerine müteşekkir olmamak elde değil.
Bu güzide insanlardan biride Lösev’in kurucusu Dr. Üstün Ezer. Aynı zamanda çocukların şirin babası. Bu güzide insan; 90’lı yıllarda tüm lösemili çocukların kaybedildiğine tanık olan ve yüreği dayanamayan ve Lösev’i kuran güzel insandır… Bu insan 5 yaşında küçük yüreği ile doktor olmaya karar veriyor. “Niye doktor olacaksın?” diye sorduklarında da cevabı çok ilginç “Ölüme çare bulacağım”. Dr. Ezer, işin başındayken en güvendiği doktor arkadaşları ile Lösemili Çocukların babalarını topladı ve dedi ki “Arkadaşlar elimizi taşın altına koymalı, çocuk ölümlerine dur demeliyiz. En kısa zamanda bir vakıf kurmalı, hemen bir oyun evi, hastane ve okullar açmalıyız.” sonunda daire kiralanıyor, üç beş sandalye ve masa ile 8 Kasım 1998 de Lösev kuruluyor. Ve 24 yıldır bu işin arkasında. Ne güzel bir toplum yararına bir fedakârlık. Toplumu yaşatmak kadar bir ulvi duygunun bir neferi olmanın inanın pahası biçilemez. Lösev’in ilk yıllarında tedavi başarısı %20. Aynı zamanda onkolog olan bu güzide insanın üstün gayretleri ile bu başarı oranı, günümüzde % 95’lerin üzerine çıkmış durumda, bu aradaki farkın farkına vardınız mı? Ne kadar anlamlı!
LÖSEV şimdilerde kendine has LÖSANTE Hastanesi ile bu hastalığa yakalanmışların her türlü hijyenite içerisinde tedavisini, her gün banyoları yaptırılmakta, moralleri düzelsin diye doğum günü partileri, hastane dışı geziler ve sinema günleri düzenlenmekte ve maddi manevi desteklerini esirgememekte. “Ve gururla söylemeliyiz ki Avrupa ve Amerika da ne varsa bizim Lösev hastanemizde de aynısı var” diyor, bu güzide insan. Ne kadar gururlansak az öyle değil mi? Aynı zamanda bu vakıf maddi yardımlarda da bulunmakta. Bu vakıf, bünyesinde tek vücut olmuş 250 bin kişi ve arkasında da 5 milyon gönüllü. Yekvücut olmuş hepsi de değerli insanlar. Bizde bu güzel vakfın bir üyesi olabilir ve hizmetlerinde bulunabiliriz. İnanın bunun verdiği mutluluğun pahası biçilemez. Esen kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.