KONYA HABER
Konya
Açık
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,4448 %0.16
48,8721 %-0.17
9.112,68 % 0,35
Ara

Stoizm Felsefesi ile güçlü bir insan olmak! (1)

YAYINLAMA:

Kıbrıslı Zeno MÖ 300’lü yıllarda gemi ile ticaret yapan zengin bir tüccar. Ama günün birinde gemi kazası neticesinde sahip olduğu tüm mal varlığını yitiriyor. Ciddi bir bunalıma giriyor. Bu bunalımı atlatmak için kalan zamanını Atina da okuyarak geçiriyor. O zaman meşhur olan kinizm felsefesinin öğretilerini okuyor. İşte bundan sonra kendisine acı veren sıkıntılardan kurtulmak için felsefi bir yol tercih etmekle beraber kendi felsefesini de oluşturuyor. İşte böylelikle kendine has stoizm felsefesini geliştiriyor.

            Gelin bu şahsın felsefesi olan stoizm ilkelerinden bahsedelim. Bunları bir nebze hayatımıza uygulayabilirsek ben ciddi anlamlarda faydalarını görebilecek kanaatindeyim.

            Stoizmin bize öğrettiği en temel şey Kontrol Alanı… Kontrol alanı nedir sizce? Bizim bir kontrolümüzde olan şeyler vardır birde olmayan şeyler vardır. Ben benim kontrol alanımda olmayan şeyler için neden kendimi kaygılandırayım ki?  Örneğin, bir iş görüşmesinde, görüşmede karşınızdaki kişinin sizi tercih etmesi ya da etmemesi sizin kontrolünüzde değildir. Bu iş olmasa bile neden böyle yaptı, zaten bu beni tutmamıştı gibi hayıflanmak yerine acaba bu bende neyi eksik gördü diye kendimize soru sormak ve eksiklerimizi keşfetmek ve onun üstüne gitmek asıl mevzuyu kaçırmamak adına son derece isabetli olsa gerek. İnanın geçmişinize dönün bir bakın, çoğu şeylerin sizin kontrol alanınızda olmayan şeyler olduğunu göreceksiniz. İnanın enerjinizde böyle kontrol alanınızda olmayan şeylerle üzülmemizle enerjimizin çoğunu tüketmekteyiz.

           

             Hayatımızda krize girdiğimiz olaylardan çok acı duyduğumuz kriz zamanları elbette olmuştur. Ama stoizm de her kriz kendi içinde bir fırsatı barındırır. Zeno’yu hatırlayın, her şeyini kaybetmişti. Bunalıma girebilirdi, kendine bir kötülük yapabilirdi, öfkesini başkalarından alabilirdi hatta toplum içinde aşılmaz kargaşalara sebep olabilirdi ama bunu yapmadı kendi felsefesini geliştirdi. Şu da unutulmamalıdır ki,  her krizde bir fırsat vardır. Kriz içinde fırsatı ıskalamamak adına bunu görmek için önce bunu kabullenmemiz gerekiyor.  Şu soruyu böyle bir kriz anında kendinize şu soruyu sorun? Ben şimdiden sonra ne yapabilirim ve önümde hangi seçenekler var? Ama şunu öncelikle yapalım, başımıza gelebilecek şeyleri öncelikle en kötüsü ile hayal edebilmek ve buna duygusallıktan öte olumlu mantıksal hazırlanabilmek. Bunun için arada en kötü ne olabilir sorusunu sorabilmekte önemlidir. Bu hem bizi rahatlatır ve hem de olaylara daha tedbirli bakmamızı olanaklı kılar.

 

             Bir de ölümü sık düşünün bir gün elbette bu değer verdiğimiz hayat son bulacak, bir gün elbet sevdiklerimizi kaybedeceğiz, bunu önceleri kabullenmesek bile kabullenince hayata daha bir geniş açıdan bakıyorsunuz. Bu konuda Steve Jobs un şu sözünü her daim hatırlamışımdır. “Her gününüzü hayatınızın son günüymüş gibi yaşayın; Bir gün haklı çıkacaksınız. - Steve Jobs.” sonrasına ne düşünüyorsunuz bu yaşadığım şey sonsuz değil diye kendi kendinize düşünüyorsunuz. O zaman ne yapacağız?  Zamanı etkili ve verimli kullanmamız lazım. Ama insan ölümü hatırlamadığı zaman bir sonsuzluk yanılgısı içine düşüyor. Sevdiklerine değer verme fırsatını ıskalıyor.

Stoizmin bize öğrettiği diğer bir şey de bir adım geri çekilmek. Hayatta karşılaştığımız olumsuzluk anlarında bir den refleks göstermek yerine bir adım geri çekilip olaylara daha geniş açıdan yani daha holistik bakmak. Bu bize daha yapıcı bakmamızı sağlayacaktır. Geçmişte böyle bir olayla karşılaştım mı? Eğer karşılaştıysam nasıl bir yaklaşım tarzım oldu? Bundan nasıl bir sonuç çıkardım? Bir de daha önce bu tür durumlarla karşılaşan tanıdıklarım oldu mu?  Onlar bu tepkimeye nasıl bir cevap verdiler. Bu daha çok olaylara daha geniş bir perspektiften bakmamızı sağlayacak faydalı getirileri daha çok olacaktır. (Haftaya devam edecek...) Sağlıcakla kalın.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *