Tufan Soydabaş

Tufan Soydabaş

Toksik İnsanlar 1. (Dedikoducular)

Toksik İnsanlar 1. (Dedikoducular)

Bu haftadan itibaren,  günlük hayatta zor insanlarla baş edebilmek adına, “Toksik İnsanlar’’ diye bir yazı dizisi oluşturacağım. Aslında burada, “Bernardo Stameteas’ın bir eserini  2019 yılında almış ve okumuşum. Yazı dizisi daha çok bu kitaptan aldığım notlar ve esinlenmelerimden ve kendim ilave katkılarımdan olacak.  Kitabı da okumanız şayan-ı tavsiyemdir.  
    Hayatımıza bazen biz kendi manipülasyonlarımızla çoğu zamanda başkalarının bizi (- ki kendimiz buna müsaade etmişizdir-)  maniple etmesi ile hayatımıza yön veririz. Bu psikopat birisi, huysuz bir arkadaşınız veya diş bilediğiniz bir patronunuz da olabilir. Her zaman şu soruları sormuşuzdur, kendimize: Bu insanlarla nasıl baş edebilirim?  Ne yapacağım? Bu insanlara karşı sınırlarımı nasıl koruyacağım ve onlara bunu nasıl kabul ettireceğim?  Bu tür insanlardan nasıl uzaklaşacağım gibi sorular.. 


    Ama gelin görün ki, her ne kadar, bu tür insanlardan uzaklaşmaya çabalasak da, onlar yinede, hayatımıza girmeyi bir şekilde başarıyorlar. Bu neredeyse kaçamadığımız ve yadsıyamadığımız bir gerçek.  Aslında dikkat ettiyseniz,  bunların hayatlarımıza girmesine biz bir şekilde izin veriyoruz. Bu insanlar, zayıflıklarımızı katmerleştiren, her hatayı omuzlarımıza yükleyen ve içimize öfke dolduran insanlar. Yani “Toksik İnsanlar’’...
    Çözümün anahtarını başka yerde arama gerek yok,  çözümün anahtarı yine biziz. Her gün kendinize daha fazla meydan okuyun en azından sizin için bu bir başlangıç olur. Toksiklerin ağzından çıkan laflara fazla kulak asmayın. Onlar sizi her halükarda yoldan çevirmeye çalışacaklar, yolunuza taş koyacaklardır.  Onlara iyilikle şunu deyin “ Bana yeter ki ayak bağı olmayın’’. Hiç bir beklenti içine girmeyin. Çünkü beklentiler insanı yaralar. Toksiklerin eleştirilerini umursamayın. Unutmayın her türlü toksik insanda kendimizi kurtarabiliriz. 
    İsterseniz önce dedikoducularla başlayalım. 
    Her zaman çalıştığınız yerde örneğin, “Duydun mu,  patron bir kaç kişiyi işten çıkaracakmış”. “Duydun mu, bizim karşı dairede ki adam karısını aldatıyor. Adam bir de üstüne üstlük, çalıştığı iş yerinin maaşlarını geçen gün gasp etmiş’’ gibi lafları çok duymuşuzdur. Bunlar aslında hayatı mahvedebilecek dedikodulardır.  Bunlar  hep kulaktan kulağa ve her yayıldıkça format değiştiren, laflardır. Dedikodular, iştah kabartır ve onu dinleme ihtiyacına karşı koyamazsınız, hipnotize eder, büyüler çeker. Aslında bu kadar soluklu olmaları biz insanların onlara kuvvetle inanmak ya da inanmak istediğimizden kaynaklanmaktadır. Bernard Show’ın güzel bir sözünü hatırlayalım; “Dedikodu eşek arısı gibidir, ilk vuruşta öldürme şansın yoksa hiç bulaşmaman daha iyidir” der. Dedikoduyu satan kadar alanda dedikoducudur. Komik olan şu ki, şimdiye kadar dedikodunun asıl kaynağı hiç bulunamamıştır.  Duyduktan sonra dedikoduyu yaymaya devam edenler, en az onun kaynağı kadar sorumludur. Herkes duyduğu dedikoduyu, aynen tekrarlamaz, bazısı onu geliştirir. Ki bu işi içinden daha da çıkılmaz kılar. Söylentilerde ki kurallar şunlardır. 1. Söylentiler kısaltmaya yatkındır bu ayrıntıları kaybeder. 2. Söylentilerde, sayısız ayrıntı varsa ancak yayan kişiler, kendince olan ayrıntıları anlatır. Diğerlerini silikleştirir. 3. İnsanlar dedikoduya şekil verip düzeltirler. Ufak detaylar eklerler.
Bir örnek ile açıklayalım, 1 Müdürden Yöneticiye: Yarın güneş tutulması olacak, herkes karartma camları ile bahçede bu doğa olayına tanık olacak. Akabinde bahçede ikram olacak ve bununla ilgili bir konuşmacı yemekhanede konuşma yapacak. 2. Yöneticiden İnsan Kaynaklarına: Herkesi yarın bahçeye, güneş tutulması olayı için çıkarın. Herkes bir şekilde izlesin, sonra yemekhaneye geçsin. Oradaki ikramlara katılsın ve konuşmacıyı dinlesin. 3. İnsan kaynaklarından personel şefine: Herkes yarın, güneş tutulmasını yemekhanede izlesin, ikramı alsın sonra da bahçede müdürün yapacağı konuşmayı dinlesin. 4. Personel Şefinden Vardiya Şefine: Müdür yarın, bahçede bir doğa olayı gösterisi yapacak ve ikramda bulunacak sonra da yemekhaneye geçeceğiz ve yemek yenecek. 5. Vardiya Şefinden İşçiye: Müdür yarın bahçede, aşk tutulması filmini anlatacak ve gösteri yapacak herkese ikramda bulunup yemekhaneye geçilecek
Gördüğünüz gibi resmi kaynaklı olmayan bir bilgi söylenti halini almıştır.


Farklı Tür söylenti çeşitleri vardır. Sinsi söylentiler: yavaş yavaş ortaya çıkarlar. Hani filmlerde de izlemişsinizdir. Adam dedikodu yaparken ellerini ovuşturur. Hızla Yayılan Söylentiler: Zamanla çekim gücü azalmasına rağmen hızla yayılır. Genelde spor takımlarında, ofislerde, toz bulutu misali yayılan söylentilerdir. Denizaltı Söylentileri: Bunlar zaman zaman su yüzüne çıkıp kaybolurlar. Dedikoducu mütemadiyen lafının dikkatle dinlenirken, haz duyar. İtibar peşinde koşar. Dedikodu aynı zamanda bastırılmış öfkeyi dışa vurma biçimidir.
Peki biz toksik olan bu insanlara karşı kendimize nasıl ayar verelim:
Asıl ve resmi kaynaktan duymadıysak, kesinlikle yorum yapmayalım.; Bilgide hatayı arayalım, çünkü çoğu şeyler fizik kurallarına da aykırı olabilir;  Mümkünse dedikodunun bağlantılı olduğu kaynakla irtibata geçelim; Hedeflerimize kilitlenelim. Çünkü amaçları ve hedefleri olan insanların dedikodu yapacak zamanları olmaz; Bazı haberleri yazılı olarak vermek uygun olabilir. Yani resmileştirmek. Dedikodunun zararları hakkında uyarılarda bulunalım; Her daim doğru bilgi verme gayreti içerisinde olalım; Haberleri olabildiğince kısa bir zamanda ve net olarak herkese ulaştırmaya çalışalım. Başkalarının sizinle ile ilgili söylediklerine aldırış etmeyin. Kimse sizin hayallerinizi ve mutluluğunuzu elinizden alınmaz. Bu tür toksik insanlardan uzak duralı. Sağlıcakla kalın. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tufan Soydabaş Arşivi