Tufan Soydabaş

Tufan Soydabaş

TOKSİK İNSANLAR (4)

TOKSİK İNSANLAR (4)

Hepimiz içsel zekâ kavramıyla karşılaşmışızdır. Nedir bu içsel zekâ? Bana göre “İçsel Zekâ” insanın hayatta başarıya giden yolda, kendine yön verme yetisidir. Bu kavram 1983 yılında, gelişim psikoloğu, HowardGardner; tarafından ortaya atılmıştır. Öğrenme şekillerine göre de gelişim psikoloğu, sekiz farklı zeka türü olduğunu da söylemiştir: Sözel, sayısal, doğasal, kinestetik, müziksel, içsel, uzamsal ve sosyal gibi…

Bizi başarıya götüren yolda hissettiğimiz kısıtlamaların % 80 bizden kaynaklanmaktadır. Her zaman lütfen şu soruyu kendimize soralım. Bizi engelleyen şey ne? İşte içsel zekâya sahip insanlar bu soruyu sıkça kendilerine sorarlar. Acaba beni sınırlayan şey ne? Bu düşük bir özgüven, kararsızlık, rahatlık, bahaneler, fobiler, aşırı rahatlık gibi cevapları kendilerince kolaylıkla alabilirler. Bu gibi sorularımıza cevap verebilmek için içsel farkındalığımızı artırmamız gerekiyor. İçinize dönün, sizi etkileyen negatifleştiren, dönemeçlerinizi olumsuzlaştıran şey ne? Bunu yazın bir kenara; Bu öfke mi? Korku mu? Suçluluk duygusu mu? Bunlar majör negativizm yapan etkenleriniz olabilir. Bu yönünüzün ne olduğunu içsel farkındalığınız size mutlaka söyleyecektir. Belki de, onu maskelemeye çalıştınız, rol kişisi seçip onun modeli altında belki de bu açığınızı kapatmaya çalıştınız. Bu sizi adeta bir kisve altına soktu ve yıllarca bu kisvenin size biçtiği rolü oynamaya çalıştınız. Ama öz benliğinizdende uzaklaştınız. Hâlbuki bize lazım olan şey öz benliğimiz içinde olan potansiyellerimizi keşfedip geliştirmektir. Ama gelin görün ki insanoğlu her ortamda çeşitli kisvelerin altında kalarak, kendine biçtiği rolü oynamayı yeğlemektedir. Bu kisvelerden bazıları şunlar, Örneğim: Güç kisvesi: Bu kisveye bürünen kişiler, başkalarının gücünü, prestijinikullanırlar. Ben belediye başkanın veya Falanca müdürün yakınıyım gibi. Üstünlük Kisveleri: bunlar öz geçmişlerini her yere taşırlar. Eskiden müdür, milletvekili falan ise, amaçları göze çarpmaktır. Kurban Kisvesi: Bunlar adeta talihsizlikte tavan yapmış insanlardır. Her nedense her şey de onların başına gelir.

İşte devamlı bu kisvelerle devamlı yaşamak, sizi adeta buna esir kılar. Bir yerde çıkarıp atamazsınız. Gün gelir, öz benliğinize tekrar kavuşmanız geri dönüşsüz bir sorun haline gelebilir. Böyle durumlarda geçmişinizin üstüne bir çizgi çekin. Değişime başlayın. Sorunu ancak siz çözebilirsiniz. Sorunu çözdüğünüzde, “Bu kararı neden daha önce vermedim” diye hayıflanacaksınız. Unutmayın zihninizin işleyiş biçimi sizi etkiler. Başaracağım desenizde haklısınız, ben bunu yapamam desenizde, iş yine sizde bitiyor.

Ayrıca kendinizden başka hiç bir şey size güven veremez. Yaratıcılığınız ve beceriniz sizin güvenliğiniz olacaktır. Geçmişte tarih yazanlar, bu kisvelere bürünenler değil, kendi iç dünyasına yön verebilme yetisini kazanmış insanlardır.

Sözcükler güçlüdür. Sözcüklerle barışık olun. Çünkü ağzınızdan çıkan her sözcük, bilinçaltınızın sizde ürettiği imgelerden çıkar ve sizi yönlendirir. Ben şu işi yapamam, edemem, bunun altından kalkamam ve beceremem gibi sözcükleri sizi adeta pasifleştirir. Bunlar sürekli duygusal güvenliğimizi zayıflatan sözcüklerdir.

Onun için diyorum ki: “Değişim basittir, bu gün vereceğiniz bir karara bağlıdır.” Esen kalın.

Hepimiz içsel zekâ kavramıyla karşılaşmışızdır. Nedir bu içsel zekâ? Bana göre “İçsel Zekâ” insanın hayatta başarıya giden yolda, kendine yön verme yetisidir. Bu kavram 1983 yılında, gelişim psikoloğu, HowardGardner; tarafından ortaya atılmıştır. Öğrenme şekillerine göre de gelişim psikoloğu, sekiz farklı zeka türü olduğunu da söylemiştir: Sözel, sayısal, doğasal, kinestetik, müziksel, içsel, uzamsal ve sosyal gibi…

Bizi başarıya götüren yolda hissettiğimiz kısıtlamaların % 80 bizden kaynaklanmaktadır. Her zaman lütfen şu soruyu kendimize soralım. Bizi engelleyen şey ne? İşte içsel zekâya sahip insanlar bu soruyu sıkça kendilerine sorarlar. Acaba beni sınırlayan şey ne? Bu düşük bir özgüven, kararsızlık, rahatlık, bahaneler, fobiler, aşırı rahatlık gibi cevapları kendilerince kolaylıkla alabilirler. Bu gibi sorularımıza cevap verebilmek için içsel farkındalığımızı artırmamız gerekiyor. İçinize dönün, sizi etkileyen negatifleştiren, dönemeçlerinizi olumsuzlaştıran şey ne? Bunu yazın bir kenara; Bu öfke mi? Korku mu? Suçluluk duygusu mu? Bunlar majör negativizm yapan etkenleriniz olabilir. Bu yönünüzün ne olduğunu içsel farkındalığınız size mutlaka söyleyecektir. Belki de, onu maskelemeye çalıştınız, rol kişisi seçip onun modeli altında belki de bu açığınızı kapatmaya çalıştınız. Bu sizi adeta bir kisve altına soktu ve yıllarca bu kisvenin size biçtiği rolü oynamaya çalıştınız. Ama öz benliğinizdende uzaklaştınız. Hâlbuki bize lazım olan şey öz benliğimiz içinde olan potansiyellerimizi keşfedip geliştirmektir. Ama gelin görün ki insanoğlu her ortamda çeşitli kisvelerin altında kalarak, kendine biçtiği rolü oynamayı yeğlemektedir. Bu kisvelerden bazıları şunlar, Örneğim: Güç kisvesi: Bu kisveye bürünen kişiler, başkalarının gücünü, prestijinikullanırlar. Ben belediye başkanın veya Falanca müdürün yakınıyım gibi. Üstünlük Kisveleri: bunlar öz geçmişlerini her yere taşırlar. Eskiden müdür, milletvekili falan ise, amaçları göze çarpmaktır. Kurban Kisvesi: Bunlar adeta talihsizlikte tavan yapmış insanlardır. Her nedense her şey de onların başına gelir.

İşte devamlı bu kisvelerle devamlı yaşamak, sizi adeta buna esir kılar. Bir yerde çıkarıp atamazsınız. Gün gelir, öz benliğinize tekrar kavuşmanız geri dönüşsüz bir sorun haline gelebilir. Böyle durumlarda geçmişinizin üstüne bir çizgi çekin. Değişime başlayın. Sorunu ancak siz çözebilirsiniz. Sorunu çözdüğünüzde, “Bu kararı neden daha önce vermedim” diye hayıflanacaksınız. Unutmayın zihninizin işleyiş biçimi sizi etkiler. Başaracağım desenizde haklısınız, ben bunu yapamam desenizde, iş yine sizde bitiyor.

Ayrıca kendinizden başka hiç bir şey size güven veremez. Yaratıcılığınız ve beceriniz sizin güvenliğiniz olacaktır. Geçmişte tarih yazanlar, bu kisvelere bürünenler değil, kendi iç dünyasına yön verebilme yetisini kazanmış insanlardır.

Sözcükler güçlüdür. Sözcüklerle barışık olun. Çünkü ağzınızdan çıkan her sözcük, bilinçaltınızın sizde ürettiği imgelerden çıkar ve sizi yönlendirir. Ben şu işi yapamam, edemem, bunun altından kalkamam ve beceremem gibi sözcükleri sizi adeta pasifleştirir. Bunlar sürekli duygusal güvenliğimizi zayıflatan sözcüklerdir.

Onun için diyorum ki: “Değişim basittir, bu gün vereceğiniz bir karara bağlıdır.” Esen kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tufan Soydabaş Arşivi