AK PARTİLİ GENCİN YEM, UN İSYANI...
Dün Konya trafiği sabah saatlerinde görülmemiş bir şekilde rahattı. Dahası in cin top oynuyordu. Vallahi pazar günleri bile böyle sessiz sakin trafik olmazdı.
Biz her gün çalıştığımız için dün de sabah saat 8 sularında Jandarma kavşağına geldiğimiz zaman trafiğin normalin bile altında adeta yok gibi olmasından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı olduğunu hatırladık.
Evet bayramı bayram gibi kutlayanlar da vardı. Bir ara Anıt’ın oradaki bölgeye yönelmiştim. Tören bitmişti ve gazilerimiz bölgeden ayrılıyorlardı.
Dün herkese bayramdı ama bizim gibi 24 saatin 20 saatini çalışarak geçirenler için bize her gün bayram idi.
İşin özü Konya dün pazar tatili havasında idi.
Çalışan bizim gibi ameleler ile küçük esnaflardı. Bir de büyük fabrikalarımız harıl harıl üretim işindeydiler.
..............
Neyse dün böyle geçti bakalım bugün hayırlısı ile neler yaşayacağız?
Dün herkes tatil olunca şehir merkezinde açık iş yeri olan dostlarımızla sohbet işine girdik.
15 yıldır Konya Merkezinde AK Parti teşkilatlarında, Gençlik Kollarından ilçe yönetimlerine kadar yükselmiş bize göre genç esnafımızın işyerine girdiğimiz zaman telefon görüşmesi yapıyordu.
Telefonda ses tonu çok yüksekti. Dahası bağırıyordu. “Gelir gider karıştı. Ortada hesap kitap kalmadı. Bu iş nereye kadar? Bursa’da durum nasıl?” dediğini duyunca odadan dışarıya çıktım. Sabahın köründe insanlarımız para pul derdinde yani can derdinde idi.
Belki konu borç işi idi.
Benim duymamı da istemeyebilirdi.
10-15 dakika sonra genç arkadaşım elinde telefon ile dışarıya çıktı.
Konuşmasını kesti ve “Uğur abimle bize bir kahve söyleyin” dedikten sonra tekrar içeriye girdi.
Bir süre sonra yanımıza geldi telefon konuşması bitmişti.
“Hayırdır adamım bu ne öfke? Kime kızıyorsun?” öyle deyince yine patladı “Abim enflasyon belirlenecekse gelip burada belirleyeceksin. Geçen hafta 120 liraya sattığım un bugün 160 lira. Yem alıyorum. Bitmeden zam geliyor. Süt üreticisi .....”.........
oooooooooooov dostumuz rakamları arka arkaya sıralıyordu.
Tabii bu arada yanında çalışan işçiler de yanımıza girip çıktığı için yavaşça , “Oğlum sen ne yapıyorsun. Muhalefet gibi konuşuyorsun. Reis duymasın” deyiverdim.
Bizim genç yine hiddetlendi; “Abi, Reis ne yapsın? Zaten o da yalnız başına kaldı...”
............
Biz bu konuyu dostumuzdan uzun uzadıya dinledik.
Hatta şirkete gelince Haber Merkezindeki arkadaşlardan bu konuda ciddi araştırmacı bir haber çalışması yapmalarını istedik.
Ama benim bildim bileli AK Partili genç, parti çalışmaları için dükkanını kapatır kapatmaz akşam çalışmalarına sohbetlerine ve toplantılara katılan genç dün sabah çok kötü bir ruh halinde idi.
Hatta bir ara kendisine “Bak benim damarıma basma. Gider bunları yazarım” deyince, “Yaz vallahi Uğur abi zaten seni okuyorum. Yaz yeter ki benim ismimi verme!!!”
...................
Yem fiyatları gerçekten böyle haftalık artıyor mu?
Un fiyatları ne alemde?
Belki büyük un tüccarı olan dostlarımız şimdi bize kızacaklar ama durum vaziyet satıcı için iyi olabilir. Amma velakin alıcı için böyle bir artış söz konusu mu?
Bekleyeceğiz. Göreceğiz Ve öğreneceğiz.
*******
BIRAKIN İSTİFA EDEN DOKTOR İSTİFA ETSİN
Türkiye’deki gündem akışı dünyanın hiçbir yerinde böylesine hızlı ve değişgenlik göstermezdir diye tahmin ediyorum.
Biz de bu yüzden bazen gündemin maddelerini özellikle de işin detaylarını kaçırıyoruz.
Mesela önceki gün bir hekim dostumuz şöyle mesaj göndermişti;
“Sağlık çalışanlarının izin, istifa, emeklilik hakları yayımlanan bir genelge ile iptal edildi. Maçları seyircili oynama kararı alınırken, okulların tamamı açılırken, kafeler ağzına kadar dolu iken, yolda, sokakta kimsenin ağzında maske yokken, pandemi kontrol altında diye demeçler verilirken bu genelgenin anlamını anlayamadık.”
...........
Sonra öğrendik ki bakanlık böyle bir karar almış.
Bakın peşin peşin söyleyeyim.
Bu zıkkım hastalık öyle sıradan ve dalga geçilecek bir şey değil. Buna ben de dahil olayı hâlâ küçümsüyoruz. Kâle almıyoruz. Allah muhafaza bir gün yakalanırsak o zaman aklımız başımıza gelecek.
Yine dün sabah MHP’den ayrılmak zorunda bırakılan Ordulu vekil Cemal Enginyurt’un da testinin pozitif olduğunu öğrendik. Kendisinin bu hastalığı hiç önemsemediğini ancak yakalandığını paylaşıyordu Sayın Enginyurt.
Yine Sayın Bakan Koca’nın İstanbul’dan yaptığı açıklamalarda akıl işi değil.
Yeni bir felaketin ayak sesleri gibi.
Neyse böyle bir ortamda izin yasaklanmış. Hele hele istifalar yasaklanmış.
Allah aşkına yasaklar ile bir yere gelinmez ki.
Bırakın böyle bir günde “Ben devlette, hastanede çalışmak istemiyorum. İstifa ediyorum” diyen doktor varsa tutmayın lütfen bırakın gitsin. Hele hele zorla hiç tutmayın. Bakalım yarın hangi özel hastanede kaç doktorumuz iş bulabilir.
Tekrar altını çiziyorum.
Beni yanlış anlamayın.
Her an ölümle burun buruna olan doktorundan hemşiresine tüm sağlık çalışaları ölümü milletten çok daha acı bir şekilde görerek, yaşayarak hissediyorlar. Bu insanların hakkı para ile ödenmez. Ve onlar da bu yaptıkları işin bilincinde fedakarca çalışıyorlar. Ama yüzbinlerce çalışan içerisinde 10 tane bile çıkmayacak sayıdaki doktor istifa edecekse etsin Sayın bakanım.
Çünkü “Gönülsüz yenilen aş ya karın ağrıtır ya da baş”...
........
Biz bile kendi söktürümüzde çalışan bir arkadaşım eğer bana gelir de “Abi ben memleketime gitmek istiyorum ama.....” dediği an o bir daha gitmek istemese bile, ben kendisi ile asla bir daha çalışmayı düşünmem. Çünkü ayrılma fikri beynine, yüreğine girmiştir. Artık bize bir faydası olmaz.
Bazı şeyler laf olsun diye söylenmez ki. Aylardır ne diyoruz? Ne yazıyoruz?
“Sağlıkçılarımız bugün bu görünmeyen düşmanla çarpışan cephenin en ön safındaki askerlerimiz”...
Peki hangi asker cepheye gitmeyeceğim, askerliği bırakıyorum der?”
.............
Sonuçta genelge ile istifaların yasaklanmasını son derece yersiz bulduğumu ifade etmek isterim.
Bir de bize bu durumu ilk bildiren doktoromuza yüzde yüz katılıyorum.
Dünyanın her yerinde ticaretinden sporuna bütün kapıları hastalığa açacaksınız. Tribünleri seyircili yapacaksınız.
Turizmden gelsin dolarlar avrolar diye ulusal ve uluslararası seyahatlere izin vereceksiniz.
Sonra da hastalık artıyor aman dikkat edin diyecesiniz öyle mi?
Yok o kadar da uzun boylu değil elbette.
Bu bir savaş ise o savaş da sadece cephedekilerin savaşması ile değil top yekün mücadele ile kazanılır.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Işığı yaymanın iki yolu vardır, ya ışık olursunuz, ya da onu yansıtan ayna.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kaldırımda, sokakta, caddede artık izmaretten çok maske görmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.