Bir Ayasofya de, bir beach clup ha...
Doğrusunu söylemek gerekirse bugün çok farklı konu başlıklarımız vardı.
Mesela mı?
“UĞUR İBRAHİM ALTAY BAŞKAN, ATATÜRK’Ü NİYE KARŞILAMADI?”
.................
“EKONOMİDE LASTİK PATLARSA STEPNE NEREDE?”
.........................
“HASTANE YAPARIZ BİNA YAPARIZ; AMA KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK İÇİN GEÇİT NİYE YAPMAYIZ?”
................
Gibi ama işte tüm bunları bir kenara koyup bugünkü başlığımızı atmamıza bir dostumuzun dünkü şu paylaşımı neden oldu;
Sıkışınca yalan söyleyebilen,
kafası bozulunca küfür edebilen,
dara düşünce faiz yiyebilen,
ilk fırsatta kul hakkına girebilen,
yeri gelince harama bakabilen,
tıpkı bir Çin malı gibi, görüntüsü muhteşem,
Dayanıklılığı, direnci, kalıcılığı, derinliği, ahlakı, etkisi sıfır bir
MÜSLÜMANLIK YAŞIYORUZ…
..................
Bu cümleleri defalarca okudum.
İnanın o anlarda gün doğuyordu. Bizim oralarda o saatte daha arabalar tek tük geçiyordu. Benim köpekler bile gecenin yorgunluğunda serin ağaç gölgesinde kestirebilmenin hazırlığını yapıyorlardı. Hava ısınmadığı için de kaplumbağalarım uykudaydı.
Genç dostumuz “BUGÜNKÜ BİZİ” öylesine mükemmel tarif etmişti ki, cümleleri bir daha, bir daha okuyordum. Hani bazen irkilince deriz ya “tüylerim diken diken oluyordu” ...
Kimse kendini bu cümlelerin dışında sanmasın.
Buna ben de dahil.
Siyasetinden ticaretine, gelecek kaygısıyla koltuk ve para hesabı içerisindeki biz yani hepimiz böyle bir Müslüman olmuştuk artık. (İstisnalardan özür dilerim)
...........
Yazmayacaktım ama yazmak üstelik de yazdıklarımın belgesi olarak fotoğraflarını da koymak zorundayım.
Dün Ayasofya muhabbeti yapıp Reis’e Fatih Sultan Mehmet Han’ın kaftanını giydirenler bayramda Bodrum’un bilmem ne beachinden sözüm ona koronayı kastederek bize bu görüntüleri atıyorlardı.
(Daha bunların videoları da var)
Kardeşim ne koronası moronası...
Biz bu Müslüman halimiz ile (!) Ayasofya’da Allah rızasından çok bir yerlere mesaj göndermek adına cami içerisinden çektiğimiz fotoğrafları sosyal medyada paylaştıktan sonra “Her nefis ölümü tadacaktır” diyerek koronayı bile kazımadan kazandığımız (!) ve de alnımızın teri sandığımız paraları böyle yiyorduk.
Dün bu yazıyı yazarken internete girdim yahu bu BEACH CLUP de ne demekmiş bir öğreneyim istedim. Bir sürü şey varmış. Tam olarak anlamı da yok gibi. Ama biri aklımda kaldı. KORSAN PLAJ...
******
YİNE YORGUN MERMİ YARALAMALARI
Nerede ise iki güne bir havai fişek ve tabanca tüfek saydırmalarından olan şikayetleri dile getiriyoruz.
Dile getiriyoruz ama yukarıların pek de kazıdığı yok gibiydi. Tam da bu konuda kendimiz söyleyip kendimiz dinliyoruz sandığımız anda yine yüce Rabbim imdadımıza yetişti.
Yine yorgun bir mermi.
Yine bir yaralama olayı.
Doğru tek beyler.
Bu işler durmadığı gibi aldı başına gidiyor. Bugün ona ise yarın size olabilir. Lütfen bu konuda yasaların gösterdiği çerçevede acımasız olun.
Çünkü bir de bu işlerin vebali var değil mi?
******
DÜN NE YAZDIK?
Dün bu satırlarda ne yazdık? Hatırlayın.
“Korona işini devlette millette artık eskisi gibi ciddiye almıyor.” dedik.
Türkiye’ye yeter ki Rus’u Alman’ı, İngiliz’i, Ukraynalısı gelsin. Hatta bunlar gelirken ateşlerini filanda ölçmeyelim, turistleri rahatsız etmeyelim modundayız dedik.
Hastası da gelsin ustası da gelsin. Yeter ki para bıraksın... dedik.
Bu yönde karar alan büyüklerimizin kapıyı açmalarından iki gün sonra Ukraynalı TOP modelin başına hala çözülemeyen bir şeyler gelmişti ya.
Ve bizde dün buradan Sayın Bakan Mehmet Nuri Ersoy Bey’in Anadolu kadının, Türk annesinin vahşice öldürülmelerine dahi göstermediği tepkiyi bu bayan için verdiği tepkiye dikkat çekmiştik. İşte Bakanın dolayısıyla hükümetin ilk kurbanı Çeşme Kaymakamı oldu ve dün sabah görevinden alındı.
Siyasiler lütfen bana kızmayın olur mu?
Sadece aklıma geldi. Şunu kendi kendime sorabilir miyim?
“Hangi kadınımız, kızımız katledildiği zaman o ilçenin o şehrin 1 numaralı mülkü amiri görevden alınmıştı?
.........
Aman siz bana bakmayın bazen böyle saçmalıyorum işte. Geçelim diğer konulara.
******
DOSTLARIMIZDAN ALLAH RAZI OLSUN
Bu mesleğin parası pulu olmasa da, düzgün ve dik durmaya çalıştıkça zaman içerisinde çok güçlü sağlam dostluklar kazandığınızı görüyorsunuz.
Şimdi aşağıda sizlere sunacağımız kare “Türk basınında yayınlanır mı?” diye günlerdir beklediğim ama yayınlanmayan bir karedir.
İnşaat Yüksek Mühendisi, Devlet adamı ve Türk siyasetinin mihenk taşlarından Sayın Recai Kutay Bey Bayramda.
Biz de bu vesile ile kendisine ve dostlarına dolayısıyla dostlarımıza en derin saygı ve hürmetlerimizi sunuyoruz.
******
KORONAYI YAZMAK İSTEMESEK DE
Biliyorum bu hastalık sizi de sıktı bizleri de. Ama bu zıkkım hastalıktan kurtuluş yok gibi. Allah beterinden saklasın bizi yönetenler ve yönetilen bizler işin ucunu saldıkça işlerin daha da kötüye gitmesinden korkuyorum. İnşallah korkulanlar olmaz.
Bugünkü yazımızın son bölümünde hiç değil ise şehri yönetenlere ve siyasilere şöyle bir şey desek bize yine kazırlar mı ki?
Malum kim ne derse desin sağlıkta ikinci bir felakete gidiyoruz. Belki de o günlerin içerisindeyiz.
Artık hiç kimse ne yetkililerin ne de siyasilerin dediğine inanıyor. Biraz aklı olan kendi canını koruma peşinde.
Peki böylesine güvensiz ve ne yapılacağı belli olmayan bir ortamda bizi yönetenlerin işi sıkı tuttuklarını göstermek adına olağanüstü sebepler dışında Kamu Kurumlarına ve Kamu Kurumlarının yetkilileri arasındaki ziyaretlerin kısıtlansan nasıl olur?
.............
Bugünlük bu kadar olsun değilse yine olumsuz şeyler yazacağım.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Arap kültürünü İslamiyet sanmakla Avrupa kültürünü medeniyet sanmak aynı hatadır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Araçlarımızı marketlerin önüne park ederken oradan önce yayaların ardından da başka bir aracın giriş ya da çıkış yapabileceğini düşünebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.