“Biz bize yetecek” millet nerede?
Bugün yine o kadar çok yazmamız gereken konu başlığı var ki?
Hangi birinden başlayalım, hangisini yetiştirebiliriz bilemiyorum.
Ama en iyisi bir yerden başlayalım.
*****
BANKALAR KONUSUNDA
Evet virüs nedeni ile kontrollü ve gönüllü karantina günlerimizde vatandaş olarak normalleşme günlerimizde şehir olarak şükürler olsun çok iyi gidiyoruz.
Bugünlerde tek kuyruklar gördüğümüz kurumlar PTT merkezleri ve bankaların önleri oluyor.
Bu konuda iş adamı bir abimiz bankalara şöyle seslenmiş;
“İLGİNÇ VE ENDİŞE VERİCİ
Milletin çok mevduatı var bankalarda.
Ben olsam bırak sokağa çıkma yasağını, bankaları cumartesi pazar günü de çalıştırırım.
Halkı galeyana getirmeyin. Halk bankalara güveniyor. Gidip parasını çekmiyor halk ama böyle öğlen açıp, gelene iki karış suratla az kadroyla hizmet veren bankalar kaşınmasın.
Akıllı olsun akıllı.
Onların paralarıyla yani halkın onlara getirip bıraktığı paralarla millete sanayiciye köylüye kredi veriyorlar.
Oh be bir de sana parasını bırakana böyle ters davranırsan -ki davranıyorlar- olmaz, olmaz, olmaz.
Kaç parası mı var bu halkın bankalarda?
Döviz, altın, Türk liralarının toplamını söylemeyeyim şok olursunuz.
O zaman tedbirli olmak lazım.
Güven vermek lazım.
Banka personelleri normal sabah işlerine gitsinler. Güvenilir bir liman olduklarını hissettirsinler. Sağlık sektörü kadar bankalar da önemli.
Açın bu bankaları, haftanın her gününde hem de tam kadro.
Kıyafet disiplinini bozmasınlar.
Surat asmasınlar. Tahrik etmesinler.
Bir de banka çalışanları günün şartlarında iyi maaşlar alıyorlar ve oturdukları yerden görev yapıyorlar.
Ya öbür hizmet sektörlerin de çalışanlar ne yapsınlar?
Değilse o çalışanlar bir şeyler olur ise yiyecek ekmek parası bulamazlar.
Benden söylemesi.
Katılır mısınız bilmiyorum ama gerçek bu ...”
...................
Benim banka ile hiçbir işim olmadığı için içeride neler oluyor bilmiyorum.
Ama dışarıdan baktığımız zaman pazartesi ve salı günü hatta dün banka önlerini gördüm. Adı ne olursa olsun hangi cadde ya da hangi şube olursa olsun insanlar gerçekten oruç ağıza sıcağın altında bekliyorlardı.
Elbette önce can. Hem çalışanların hem de vatandaşın sağlığı. İçeride yığılma olmamalı. Ama abimizin dediği gibi de olmamalı değil mi?
Türkiye bugün Amerika Birleşik Devletlerine yardım yapıyorsa dünyada böyle bir imaja sahip olduk ise içeride küçük küçük konular için birbirimize üzmek şöyle dursun birbirimize katlanıverelim yeter.
*****
AMERİKA’YA MASKE DEMİŞKEN
Hani düne kadar bize de maske gelmedi daha diye söylenip duruyorduk ya. Allah var çarşamba günü bizim evde hatun eczaneden maskesini aldı. Bana çıkmamış. Olsun hiç değilse geldi diyene de gelmedi diyene de kendi gözümüz ile “geliyor” diyebileceğiz artık.
*****
İFTAR VAKTİ EZAN ÖNCESİ MİNARENİN IŞIKLARI
Bir okurumuz salı günü iftar saatine yakın şöyle yazıyordu;
“Uğur Bey Azimkaya camisinin minarende ışıklar her gün iftara 10-15 dakika kala yakılıyor. Minare ışıklarını takip edip oruç açan insanların günahını Konya müftülüğü çekecek mi?
İşitme engelli insanlarımız bu ışıkları takip eder. Yaşlı insanlarımızın gözü kulağı minarelerde. Yazık günah insanların vebaline girilmesin.”
...........
Vallahi benim de bildiğim eskiden ezan ile ışıklar yanardı.
Neyse biz de bu okurumuz vesilesi ile durumu yetkililere iletmiş olduk.
*****
YİNE KONYA MI?
Yıllarca fanatik bir şekilde Konya milliyetçiliği yaptım. O zamanlar böyle yaptığım için kötü oldum. Şimdi bu işleri başkaları üstlendi. Ben de onları zevkle izliyorum. Ama hafta başından bu yana bir konu var. Bunu yazmazsam olmayacak.
Ben atlamışım.
Ama isteyen youtube’de izleyebilir.
Konuya şuradan başlayalım.
Youtube’de “23 Nisan’da Konya’dan utandıran görüntü” başlığı ile belli bir cadde üzerinden çekim yapılarak hiçbir blokta dairelerde evlerde Türk bayraklarının olmadığı gösterilmiş.
Ve Türkiye’nin dünyaca ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez Hoca da bunu paylaşmış
Bingür Hoca Konya’yı çok iyi bilir. Çok yakından tanır. Defalarca Konya’ya geldiğini biliyor ve hatırlıyorum. Bir ara özellikle Selçuk Üniversitesi’nin daimi konuklarındandı.
Hoca bunu paylaşınca Konya’da hâla kendisi ile temas halinde bulunan büyüklerimiz kendisi ile görüşmüşler.
Hoca gerçekten üzülmüş.
Bu büyüklerimizin bize aktardıkları “Konya olarak hiç değilse şehrin ana cadde ve bulvarlarında şehrin içinde kalan ama adı hala çevre yolu olan bu yollarımızın üzerinde 19 Mayıs’ta buraları Türk bayrakları ile donatalım”...
...................
Benden bu kadar.
Konya’nın hep bu şekilde akıllara gelmesinden ben yoruldum hayat.
*****
VİRÜSÜN FAYDASINI GÖRMEK LAZIM (!)
Belki dikkatlerinizden kaçtı. “Rusya Federasyonu, Kazakistan, Ermenistan, Belarus ve Kırgızistan'ın oluşturduğu Avrasya Ekonomik Birliği, koronavirüs (Covid-19) önlemleri kapsamında çok sayıda tarım ürününün ihracatını 30 Haziran'a kadar yasakladı.”
Bu ülkelerden biz de inanılmaz tarım ürünü almaktaydık.
Başta da buğday ve saman.
Hazırlıksız yakalanırsan ülke olarak önümüzdeki süreç neler bekliyor bizi neler Allah muhafaza düşünmemek gerek.
..........
Eeeee ne oldu baylar, bayanlar hani biz tarım ülkesi idik.
Sofraya oturduk mu 5 çeşit zeytin, 5 çeşit peynir vardı ama hangisini yesek diye burun kıvırıyorduk değil mi?
Ekmek yerine pastalar, börekler bilmem kaç çeşit.
Ekmeğinde yok efendim kepeklisi.... yulaflısı... falan filan...
Hani lafa geldiğimiz zaman biz millet olarak bu toprakların insanı idik.
Bana söyler misiniz şimdi hangi köyümüzde kadınlarımız ekmek açıyor?
Nerede ise herkes fırından ekmek alıyor.
Yufka bugün poşetlerde satılıyor.
Köyde yumurta bakkalda satılıyor.
Koyun, keçi, inekten geçtim tavuk besleyenimiz kalmadı.
..........
Bakın bugünlerde hep altını çiziyorum.
Hepimiz fert fert, aile aile kendimize bir çeki düzen vermeliyiz.
Kendimizi bir çek etmeliyiz.
Azdık azdık.
Parası olan da olmayan da hazırcılığa alıştık.
Kimse bana kızmayacak. Darılmayacak.
Sokağa çıkma yasağı var diye zengini de fakiri de fırınlara saldırdı.
Ne için?
Ekmek için.
Eğer bugün bir evde 48 saatliğine evde ekmek ya da unlu mamul yapacak bir kadın, kız anne, nine yoksa ölelim daha iyi.
Hani salçalar yapılırdı.
Hani pekmezler kaynatılırdı.
Hani turşular kurulurdu.
Hani biber, patlıcanlar iplere dizilir kurutulurdu.
............
Daha sofradayız bakın. Nimetin başında.
Giyimden kuşamdan, attan arabadan, konuttan güvenlikli sitelere girmiyorum.
..............
Neden utanıyorum biliyor musunuz?
Biz ekmek makarna almak için fırınlara marketlere saldırdık.
O nefret ettiğimiz Amerikalılarda tuvalet kağıdı ile mermilere saldırmışlar.
.............
Neden korkuyor biliyor musunuz?
Biz de inanılmaz bir şekilde silahlanıyoruz.
Ya bir sonraki adımda bizde mermi almak için Amerikalılar gibi mi oluruz?
.....................
Beyler evet Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi BİZ BİZE YETERİZ...
Yeteriz de o biz, “biz” miyiz?
Gelin başımızı duvara vurun. Vurun da bir an önce kendimize gelelim...
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Belki de en büyük suçumuz, kendi kendimizi değiştirmeden başkalarını değiştirme çabamızdır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Önce insan olmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.