Uğur Özteke

Uğur Özteke

“Gel len araba kaymasın…”

“Gel len araba kaymasın…”

Yakın zamana kadar pazartesi yazılarıma başlarken genel anlamda “hafta sonu ne yaptınız? Biz çok yoğunduk ama belli bir kesim dinlendi”... der ve şehrin hafta sonuna ilişkin genel bir değerlendirmesini yapardım.

Bugün böyle bir soruyu sormak ya da değerlendirme yapmamız mümkün değil.

Biz de millet gibi kendi karantinamızı oluşturup mümkün oldukça teknolojiyi kullanarak işimizi en iyi şekilde yapmanın gayreti içerisindeyiz.

Tabi bu arada belki de okumadığımız kadar okuyoruz. Ama okurken Seksenli yılların öncesinde olduğu gibi en sağdan en soluna, en ılımlısından en radikaline kadar yine her şeyi okumaya çalışıyorum.

Okudukça da allak bullak oluyor muyum? Evet oluyorum.

Mesela okuduklarımdan birkaç konu kafama takıldı bunları sizlerle paylaşmak isterim. Siyasi görüşünüz partimiz ve cemaatiniz ne olursa olsun siz de onlardan sıyrılıp şu birkaç konuya birkaç saniye kafa patlatır mısınız?

 

Bu zıkkım virüs Çin’den çıktı değil mi? Peki sizce Çin devlet başkanı kıytırık bir maske ile nasıl Wuhan’a gitti?

Çin kırılıyor bitti dediğimiz günde Çin devlet başkanı niye bu kadar rahattı?

Yine duyduğumuz bir haber;

Amerika Çin'den Fransa'ya gidecek maskeleri hava limanında 4 kat daha fazla ödeyerek kendi ülkesine götürmüş.”

Hayırdır beyler ne oluyor hani Çin şimdi bitmişti.

Dünyanın en büyük on şirketini Çinliler birer birer alıyorlarmış doğru mu? Siz de okuyor musunuz?

Kafam gittikçe allak bullak olmaya başlıyor. Bir kaç defa Çin’e gitmek nasip oldu. Yediklerinden bir lokma dahi almadım amma velakin gazetecilik adına yerel sofralarına oturdum her gelen dolu tabağın ve boş dönen tabakların tek tek fotoğraflarını çektim insanlarını izledim. En görkemli alışveriş merkezlerinden en yoksul semtlerine  kadar gezdim, burnum kokulara dayanamadı ara sokaklarına girdim.

Asla Çin sempatisi olan bir insan değilim. Ama bir Çin’e bakıyorum bir de onu yok edeceğini iddia eden Amerika’nın haline yeni Dünya Savaşı’nda kim üç sıfır önde tabelaya bakıyorum.

Eğer kötü senaryo yazmıyorsam bu Çinliler yarın bir gün bunun acısını da ortaya çıkarırlarsa şaşırmayacağım.

Çünkü bu bir insanlık savaşı değil yeni düzenin ekonomi para savaşı.

Para savaşında 100.000 insan ölmüş 1 milyon insan ölmüş kimsenin umurunda olmaz beyler!

Dönüyorum kendi küçük dünyama bakıyorum.

Birileri kanlarındaki virüs ile para ve güç uğruna milyonları ateşe atarken biz de maske tak takma sen siyah dedin ben beyaz diyeceğim yok virüs Avrupa’dan geldi Suudi Arabistan’dan geldi bunun kavgasıyla çene patlatıyoruz. Kendi insanımız adına o kadar üzülüyorum ki Cenab-ı Allah’ım hayırlı bir ölüm nasip ederse ömrümüzün bu son bölümünde bizleri hatta şehirleri yöneten siyasilerin küçük hesaplarla siyah-beyaz kavgalarıyla saf temiz gariban iyi niyetli insanlarımızı Hacivat Karagöz gölge oyunu ile oyalamalarına parçalanıyorum. İnanın güzel insanlarımıza yazık ediyorsunuz.

Tamam biz yereliz, kendimize unutmayalım, haddimizi aşmayalım…

******

ÖLÜLERİ GÖSTERSİNLER İNANMIYORUZ

Gönüllü karantina çerçevesinde kendimi ve sevdiklerimi korurken bizim evde maskeli ve sosyal mesafeyi koruyarak alışverişi yapan dahası anneme, babama çocuklara bakan yine bizim hatundur.

Bizim hatun cumartesi günü alışveriş yaptığı marketle ilgili şunları söylüyordu; “Vallahi adamlara helal olsun içeriye girerken eldiven veriyorlar maskesiz olanları içeri almıyorlar” dedikten sonra “Biz nasıl bir milletiz demin kasiyer kız anlattı dün yaşlı bir karı koca alışveriş yapıyorlarmış, maskeleri yokmuş kızcağız uyarmış ‘eğer bir daha maskesiz gelirseniz sizi içeri almazlar.’ Kasiyer bunu deyince yaşlı amca hiddetlenmiş, “kızım sen de kanma bu yalanlara, eğer böyle ölen varsa niye ölenlerin isimlerini açıklamıyorlar, bu gavurun yeni oyunu” demiş...

Bizimki de “bizim insanımızın dünyaya bakışı böyle, acaba gerçekten ölenlerin isimleri açıklansa böyle cahilce düşünce yok edilebilir mi?” diyordu.

Vallahi bu da ayrı bir düşünce...

*******

AKILLI OLALIM BU GÜNLER İYİ GÜNLER

Dedik ya okuyoruz dinliyoruz dünya ile hiç olmamış bir şekilde bağlantı kuruyoruz Amerika’dan Asya’ya oradaki dostlarımızla görüşüp yazışıyoruz.

Bakın bu üç biraz daha sürerse bu günler iyi günler.

Parası olan az ya da çok hâlâ marketlere alışverişe gıdaya, temizlik ürünlerine saldırmaya devam ediyoruz. Tek bir örnek Avrupa’nın bazı ülkelerinde alışveriş yaparken sadece iki sabun alabiliyorsunuz üçüncü sabunu alma şansınız yok.

Bilmem anlatabildim mi?

******

HASTALIKTAN KORKARIZ TRAFİKTEN KORKMAYIZ

Cumartesi günü Jandarma’nın önünden yani Ankara Yolu’ndan Adliye istikametine gitmek için açılan güzel paralel çift yönlü yolda ilerliyorum. Evet trafik eskisi kadar yoğun olmasa da akıcı. Bir ara araçlar birden hızlarını düşürdüler o anda sandım ki bu yolda hep aynı noktada duran radar var. Sonra gördüm ki orta yaşlı bisikletli bir amcamız ağzında maskesi, elinde mavi eldivenleri var ama tek yönlü yolda araçların üzerine üzerine geliyor.

Yani...

Yanisi şu; hastalık kapmamak için amcam tedbirini almış hastalıktan korkuyor ama tek yönlü trafikte ters yoldan gelmeye ölmeye kazaya sebep olmaktan korkmuyor işte biz buyuz

******

BU ORTAMDA HÂLÂ NİYE HAVAİ FİŞEK ATILIR

Bizim Sille‘de Erenköy, Hocacihan mahallelerinde sayın valimizin tüm talimatlarına rağmen özellikle hafta sonları şehirden gelen belli plakalı araçlardan inen gençlerin boş arazide silah atma eylemleri alabildiğine devam ediyor. Allah şahit bu işi polise bildirmekten vazgeçmiştim. En son sayın valimin belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıdan sonra yeniden ümitlenmiştim. Ve yanılmıyorsam bir hafta sonu Malatya maçını seyrederken evin yan tarafında takır takır silah seslerini duydum. İndim karanlıkta cep telefonlarından üç kişi olduklarını tahmin ettiğim kişilerin silah atışlarını seyrettim hemen polisi aradım polis gelinceye kadar da giderlerse polise gösteririm diye cep telefonuyla silah seslerini videoya çektim. 25 dakika filan bekledim gelen giden olmayınca öfkeyle içeriye girdim. Çektiklerimi de sildim. Ve bu konuyu bir defa daha kafamdan attım.

Ama cumartesi akşamı bizim buralarda yine havai fişek patlatılıyordu. Allah aşkına ülkenin bu günlerinde dünyanın yaşamadığı bir imtihandan geçtiği bugünlerde havai fişek patlatarak eğlenen kafalar ne içiyor sizce,  bir söyler misiniz?

*****

…VE MEHMET BAYKAN’IN PAYLAŞTIĞI O HİKAYE

Şimdi Sayın Mehmet Baykan’ın sosyal medyada paylaştığı bir konu ile bugünü noktalamak istiyorum.

Ama biliyorum ki yazı internette girdiği andan itibaren bize ve Sayın Mehmet Baykan’a yine olmadık hakaretler edilecek, korkunç ve iğrenç ithamlarda bulunulacak.

Bakın meslekte 45. yıla doğru adım adım yaklaşırken Konya’yı belki sizlerden çok ama çok da sevsem insanımızın ruh halini dünya görüşünü ahirete bakışını bir türlü anlamış ve anlayabilmiş değilim.

Bu şehirde özellikle İstanbul dönüşü yerel gazetecilik yapmaya başladığım andan itibaren kim için iyi desem Allah sizi inandırsın en az iki kişi o şahsa kötü demiştir.

İçimizden çıkan hiçbir insana on kişinin aynı anda iyi dediğine şahit olmadım. O on kişiden mutlaka üçü sessiz kalmayı tercih eder. İnanmasa bile dudaklarından “iyi” kelimesi çıksa ölür mü insan?

Onun için kimse bana bu konuda bir şey söylemesin, söyleyen de ispat etmek zorundadır.

Neyse Spor Genel Müdürü Sayın Baykan geçtiğimiz hafta içerisinde sosyal medyada Cumhurbaşkanımızın başlattığı kampanyaya karşı olanlara ithafen şöyle bir paylaşım yaptı;

“Lapa lapa kar, hava buz. Türbönü (Konya Mevlana meydanı) durağı son model Mercedes’in sürücüsü camı indirir, “Sanayiye gidecek varsa binsin.” İki kişi fırlar birincisi tam kapıyı açarken ikincisi kolundan asılır, “Gel len gel, araba kaymasın diye bindirecek”...

.......

Sayın Mehmet Baykan’a bugün huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek isterim.

Bu yaşanmış olay ve belli bir kesimin şehrin insanı ile ilgili intibalarını paylaşırken verdiği örneği bugün hâlâ birebir belki daha fazlasıyla da yaşamaya devam ediyoruz.

Ve Sayın Baykan’ın dikkat çektiği gibi belki içimizdeki o kötü virüs bugün Konya sınırlarını aşmış Türkiye‘ye yayılmış gibi.

Allah cümlemizi ıslah etsin…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Gidişata bakıp üzülme sabırlı ol sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İçinde bulunduğumuz ortamda olduğu gibi her kötü olaydan insanlık olarak ders çıkarmayı bilebildiğimiz ya da dersimizi almaya çalıştığımız zaman daha iyi adam oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi