Uğur Özteke

Uğur Özteke

Köle Ayaz

Köle Ayaz

Önceki gün yine birbirinden güzel ziyaretçilerimiz, samimi dostlarımız vardı. Eğer siz yüreğinizde temiz tutarsanız insanlara karşı samimi olursanız her zaman kazanırsınız. Evet belki arada bir de olsa sizin iyi niyetinizi, samimiyetinizi suistimal edenler olacaktır. Belki o an yıkılıyoruz üzülüyoruz.

Ama bugüne kadar kaç kez böyle duruma düşsem de sonunda görüyorum ki hep kazanan yine bizler oluyoruz; çünkü herkesin bir hesabı olduğu gibi Cenab-ı Allah’ımın da o tarifsiz hesabı işliyor.

İşte bu dostlardan Hüseyin Sarıköse abimiz ve Ali Bitim hocamızla oradan buradan konuşuyorduk.

Bir ara Ali Bitim Hoca, “Köle Ayaz”ı anlattı.

İçinde bulunduğumuz insanlık halimiz ve yaşadıklarımıza örnek olması için.

Köle Ayaz’ı daha önce okumuştum ama siz değerli okurlarımız içerisinde okumayanlar, bilmeyenler, duymayanlar vardır diye düşünerek önce bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

......

Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle varmış. Takdir bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud’un kölesi olmuş. Sultan, köleyi taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevmiş. Derken Sultan’ın öylesine itimadını kazanmış ki, bütün sultanlığın haznedarı tayin edilmiş ve en kıymetli ve zarif mücevherler, taşlar ona emanet edilir olmuş. Bu gelişmeyi gören saraylılar ise durumdan pek rahatsız olmuşlar. Hasetleri ve kibirleri yüzünden, sözüm ona basit bir köleye böyle bir mevki verilmesini ve kendi rütbelerine çıkarılmasını bir türlü hazmedememişler. Bu duygular içinde, özellikle Sultan yakınlardaysa ondan gün geçtikçe daha çok şikayet etmeye başlamışlar ve asil ruhlu kölenin itibarını zedelemek için ellerinden geleni yapmışlar. Bir gün Sultan’ın huzurunda bir saraylının diğerine şöyle dediği duyulmuş:

– “Köle Ayaz’ın sık sık hazineye gittiğini biliyor musun? Onun mücevherlerimizi çaldığından adım gibi eminim.” Sultan kulaklarına inanamamış.

– “İşin aslını kendi gözlerimle görmeliyim” demiş. Duvara küçük bir delik yaptırıp, içeride olanları seyretmeye hazırlanmış. Kölenin sessizce içeri girdiğini, kapıyı kapattığını ve sandığa gittiğini görmüş. Orada sakladığı küçük bir bohçaymış bu. Bohçayı öpmüş alnına koymuş ve sonra da açmış. İçinden çıkan köleyken giydiği yırtık pırtık bir elbise! Aynanın karşısına geçmiş. Kendi kendine, “Daha önceleri bu elbiseyi giydiğin zamanlar kim olduğunu hatırlıyor musun?” diye sormuş.

– “Bir hiçtin sen… Hepsi hepsi satılacak bir köleydin ve Allah, Sultan’ın eliyle sana rahmetinden belki de hiç hak etmediğin nimetler lütfetti. Asla nereden geldiğini unutma! Çünkü mal mülk insanın hafızasını uçurur, unutuluşlara sürükler. Şimdi sen de, nimetçe senden aşağı olanlara kibirle bakma ve daima hatırla Ayaz, hatırla!” Sandığı kapatmış, kilitlemiş ve sessizce kapıya doğru yürümüş. Hazine dairesinden çıkarken birden Sultan’la yüz yüze gelmiş. Sultan gözlerini Ayaz’ın yüzüne dikmiş dururken, yanaklarından aşağı yaşlar süzülüyormuş ve boğazı öyle düğümlenmiş ki, konuşmakta güçlük çekmiş.

– “Bugüne kadar mücevherlerimin hazinedarıydın, ama şimdi… Kalbimin hazinedarısın. Bana benim de önünde bir hiç olduğum kendi Sultanımın huzurunda nasıl davranmam gerektiği dersini verdin.”

.......

Düşünebiliyor musunuz bugün insanlık da geldiğimiz noktada bir Köle Ayaz olamıyoruz; olabilmek için neler verirdik değil mi?

Şimdi izninizle bugünkü konularımıza başlayalım.

******

ÇAVUŞÇUGÖL’DEN SES GELMİŞ

İki gün önce bu sütunlarda Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un ismini de bizzat yazımıza dahil ederek Ilgın’da olan gelişmeleri kamuoyuna duyurmak istemiştik.

Evet yazımızın yayınlandığı gün bölge insanları adeta bizi doğrularcasına kadınlı, erkekli meydanda bir araya gelmişler, seslerini yükseltmişler. Bölge insanının vazgeçilmezi olan havadan ve sudan yani geleceğe dair korkularını dile getirmişler. Bizim artık bu konuda diyecek fazla bir şeyimiz yok büyüklerimiz ne derse o olur, biz de elçi olarak görevimizi yaptık sanırım.

******

NALÇACI’DAKİ PERŞEMBE PAZARINI YAZMIŞTIK

Dün sabah yine sizlerin uyarısı ve bölge insanlarının bizimle paylaştıkları konu ile Nalçacı’daki Perşembe Pazarındaki gelişmeleri sizinle hemen paylaştık. Kısa süreli de olsa mahalle sakinleri, pazarcılar, zabıta ve polis ile olan gerginliği fotoğraflarıyla kamuoyuna aktardık. Hatırlayın kısa bir süre önce yine bu sütunlarda semt pazarı ile ilgili olarak yayılan dedikodunun asılsız olduğunu belediye görevlilerine ve yetkilerine dayanarak size iletmiştik.

Son gelişmeleri bekleyip göreceğiz.

******

SEYİT ALİ BÜYÜK MÜDÜR’ÜN ASALETİ ONAYLANMIŞ

Asla öyle kurukafa milliyetçiliği yapmam ama günümüzde özellikle son derece hassas ve stratejik konumdaki yetkili makamların sahiplerinin Konyalı olması ya da Konya’ya hakim olması, konusunda tecrübeli olmalarının bizler ve şehrin geleceği adına son derece önemli olduğuna inanırım.

Şehrin bürokrasisinde en kritik müdürlüklerden birisi de Milli Eğitim Müdürlüğüdür. İşte tecrübeli müdürümüz Seyit Ali Büyük Bey’in asaletinin onaylanması da Konya ve Konyalı için büyük kazançtır. Bu vesileyle bir kez daha sayın müdürümüzü tebrik ediyor hayırlı olsun diyoruz.

******

ANADOLU SANAYİ ÇALIŞANLARI TEDBİR İSTİYOR

Bir okurumuz önceki gün sosyal medya aracılığı ile bize ulaştı.

Anadolu Sanayi Horozluhan Mahallesi Reşadiye Caddesi üzerinde meydana gelen son trafik kazasının görüntülerini de ilettikten sonra bu konuda yetkililerden yardım talep ediyordu. İşte son kazadan bir kaç kare;

Köle AyazKöle AyazKöle AyazKöle Ayaz

Yazımızın bu bölümünde yine sizi sıkmak istemeden şu pandemi ve yeni normalleşme süreci ile birkaç konuyu dile getirmek istiyorum. Arkadaşlarımız haber yaptı, kamuoyunda bilmeyen, duymayan kalmadı; maalesef belediyelerimizdeki bazı birimler olmak üzere üniversitelerimizin bazı bölümlerindeki çalışanlarda yapılan testler sonucunda pozitif vakaya rastlandı.

Bu durumun şu anda paniğe neden olmadan da olsa artması konusunda yine bu işyerlerinde ve kurumlarda çalışanlardan bize gelen istek ve şikayetler de özellikle servis araçlarında gerekli hassasiyetin gösterilmemesinden tutun da çok basit olan maske ve sosyal mesafe konusunda kurallara uyulmadığı yönünde idi. Buradan bir kez daha rica ediyoruz, ne olur bu konu insan canı ile direkt ilgili hayati bir mesele. Lütfen daha hassas olalım ve kurallara uyalım.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Herkesi hak ettiği yere koy ve yeri kadar ona vakit ayır; değdiği kadar onu umursa; ederi kadar önemse; verdiği güven kadar itimat et; fazlası hem zarar hem yorar…

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yayalar, yaya çizgilerinin ve trafik ışıklarının olmadığı yerlerde karşıdan karşıya geçerken kendilerine yol vermiş araç sürücülerini umursamadan hâlâ bir ellerinde telefonla konuşarak ve lakayt bir şekilde yavaş yavaş karşıdan karşıya geçme alışkanlıklarından vazgeçtikleri zaman daha iyi adam oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi