Konya, neden olmaz (!)
Gelin bugün hep birlikte dünü ile, beş yıl öncesi ile, hatta yüzyıllar öncesi ile kısa bir hafıza turu yapalım mı?
Bugünkü yazımızdan da kimsenin üzerine alınganlık yapıp yine bize karşı somurtmaması için notlarımızı fotoğraflarla bir belge niteliğinde süslemek istiyorum.
Önce ilk sözümüz, 45 yılın ardından bizde oluşan genel kanaat;
1-Konya yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile bu topraklarda yaşayan yöneticileri ve insanları ile Anadolu’nun, Türkiye’nin hatta, hatta dünyanın zengin beldelerinden birisidir.
2-Bunu söylerken de asla yaldızlı cümlelere kendimizi kaptırıp “Biz şöyle mübarek, böyle büyük insanlarız” masalına da kendimizi kaptırmamalıyız.
Evet, Konya bu topraklardan yetişen büyüyen her yönü ile çok zengin ufuklu, misyonlu, vizyonlu insanları bağrından çıkarmıştır.
Çıkarmıştır ama yine bu toprakların genlerimize işleyen o “kuruyasıca” bencilliği ile ileri geçmişte de, yakın tarihte de, dün de bugün de asla ama asla “bir” olamamışız.
Bu cümlelerle nereye mi gitmek istiyoruz?
O zaman yakın zamandan başlayalım. Hatta dünden.
.............
Büyükşehir Belediyesi “Kuş Evleri Sergisi” açmış.
Bu haberi ve sergiden gelen fotoğrafları, Büyükşehirden ya da belediyelerimizden her gün en az iki, üç, bazen beş servis edilen haberlerin arasında görmüştüm.
Yani klasik “Belediyelerimiz boş durmuyor, çalışıyor, bir şeyler yapıyor” haberleri gibi sıradanlardandı.
Ve bu işler günümüzde artık öylesine sıradanlaştı ki. İyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz? O da belli değil.
Çünkü eskiden bu sergilerin açılışlarına başkanlar, vekiller, bürokratlar katılır, dolayısı ile Konya protokolü de burada olurdu. Durum böyle olunca biz gazeteciler de buraya mecburen katılma duygusunu kendimizde hissederdik. Çünkü artık o iş bir gazetecilik olayına dönüşürdü.
.........
Neyse işte belediye tarafından sıradan yapılan haber servisindeki “Kuş Evleri” sergisi dikkatimi çekmişti. Küçük bir detay. İyi bir hayvanseverim ama o bizim Konya’nın “kuşçu”larından değilim. Bizim evde sadece babam ben ilkokul çağlarına gelinceye kadar evimizde kanarya besler, bu kanaryaların tahtadan kafeslerini dahi kendisi yapardı. Yani benim dünyamda “kuş” sadece bu kadardı.
.............
Mahmuriye Mahallesindeki Tantavi Ambarı Salonuna belediyeden görevli birkaç arkadaş ile girdim ve üç dört taş kuş evinin önünden geçerken başım dönmeye başladı. Bu nasıl zengin bir sergi, bu nasıl muhteşem bir çalışmaydı?
Kuş evlerinin önünde adım attıkça dünyam değişiyordu. Taştan, ahşaptan, seramikten, özgün tasarımlar ile yapılmış “kuş evleri” bize bizi yansıtırken, ecdadın yüzlerce yıl öncesi yaptıklarını da adeta suratımıza sert bir tokat gibi çarpıyordu.
Çünkü bakın biz öyle bir milletiz ki, İslam’da dünya Müslümanlarına örneğiz, önderiz.
Biz öyle bir ırktan geliyoruz ki savaş meydanlarından bilime tarihi nakış nakış işlemiş en azılı düşmanlarına bile bunu kabul ettirmişiz.
Hazreti Ömer (RA) ne buyurmuştu “Dağlara buğdaylar serpin, Müslüman ülkede kuşlar aç kalmasın”....
Bunun derinliğini günlerce düşünsek altından kalkamayız değil mi?
Gurur duyduğumuz ecdadımız ne yapmış kuşlar için?
Osmanlı 15. yüzyılda başlayıp 19. yüzyıla kadar uzanmış mimarı yapıtlarında kuş köşkü, kuş sarayı çalışmalar yapmış. Medrese, ev, saray gibi mimari yapıtlarda görülen kuş evleri özellikle camilerde görülüyor. Bu evleri yuvası bilen kuşlar, burada yaşamlarını sürdürür, yavrularını besler, soğuk ve tehlikelere karşı burada korunurken, evleri de yine bu yapıların güneş alan taraflarına ve rüzgârın esmediği cephelere yapılmış.
13. yy’da Şeyh Bahattin Vakfiyesinde de “Kuş Evi Vakfiyesi” nin olduğu Çankırı’da ortaya çıkartıldı.
....................
İşte bu sergide bugün bizim içimizde yaşayan, aramızda dolaşan taş ustasından, yeni üniversite mezunu genç arkadaşların eserleri karşısında tek kelime ile aptallaşırken en büyük şoku yaşayacağımın farkında bile değildim.
Ben çalışmaları büyük bir heyecan ile izlerken arkamda bir gürültü oldu. Herkes maskeli olduğu için gelenlerin kim olduğunu bilememiştim. Ama bizi tanıyan bir görevli gelen heyet üyeleri ile bizi tanıştırırken Tokat Vali Yardımcısı, Tokat Belediyesi Encümen üyeleri olduğunu öğrendik. Heyet daha sonra görevliler ile salonu dolaşmaya başladılar.
..............
Sergiden çıktığım zaman apayrı bir dünyadan gelmiş gibiydim. Bizim Büyükşehir Belediyesi Hz. Ömer’in yolunda idi. Bizim Belediye Selçuklu’nun Osmanlı’nın izinden öyle laf olsun diye değil, siyaset yapmak için değil gerçekten inanarak muhteşem işler yapmış ve bunu geliştirmek istiyordu.
...........
Buraya kadar her şey muhteşem değil mi?
Amma velakin kafamda bir anda şimşekler çaktı.
Bu serginin açılışı ne zaman yapılmıştı? Kimler katılmıştı? Ve niye bırakın bu sergi Türk basınını Konya basınında bile bir klasik haber bülteni olarak sıradan bir haber gibi yer almıştı? Çünkü sergi gerçekten insanın başını döndürecek kadar muhteşem ve anlamlıydı.
BBN Medya’ya geldim. Haber Merkezindeki çocuklara sordum. Kimsenin sergiden haberi yoktu. Tahmin ettiğim gibi bizim BBN HABER’de çıkan haber bile belediyeden servis edilmişti. Kendim oturup araştırdığım zaman o tüm güzelliklerin bir anda yok olmasına sebep oluyordu.
Çünkü bir serginin resmi açılışı bile yapılmamıştı.
Ne valimiz, ne siyasiler, ne vekiller, ne bürokratlar kimse ama kimse bu sergiye poz vermek görüntü vermek için bile gelmemişti ki. (Sergi artık kapandı. Ama yine öğrenmeye çalıştığım zaman sergiyi Meram Başkanı Kavuş, Genel Sekreter Ercan Uslu, Meram Kaymakamı, KOP ve MEVKA başkanları gezmiş. Dün Cuma namazını müteakip de Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın sergiyi gezme fırsatı bulduğu bilgisi geldi)
.............
Milleti boş verin, Konya’yı da. Ama buradan Uğur Başkan’a bir şey söylemek isterim.
Sayın Başkanım siz Selçuklu’da iken Türkiye çapında çok büyük işlere imzalar attınız. Buradaki çalışmaları albüm yapmaktan tutun dünyaya duyurdunuz. İnanın buradaki kafeslerden bir tanesi sadece bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanımıza takdim etseniz Türkiye ayağa kalkar. Tabii sizin alacağınız “aferin” işin cabası.
Bence siz buradaki kafesleri Ankara’ya giderken ya da Belediyeler Birliği Başkanı olarak falanca ülkeye giderken “elimiz boş gitmeyelim” diye birer tane hediye olarak götürseniz dünyada Konya olarak yepyeni bir başlangıcın öncüsü olursunuz.
............
İlk satırlarımıza dönüyoruz.
Konya her şeyi ile altı ile üstü ile bir cevher madeni. Ama bu son örnekte olduğu gibi biz buyuz işte. Yapacak bir şey yok. Denilecek çok şey var. O zaman da siz kötü oluyorsunuz.
.................
Büyükşehir Belediyesinin “Kuş Evleri” sergisi muhteşem. Muhteşem. Muhteşem ötesi.
Emeği geçen fikren zikren ve el emeği göz nuru ile çorbada tuzu bulunan herkesten Allah razı olsun.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
“.......... ve insan sadece ölümle kaybetmez sevdiklerini”
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dostun acı da olsa gerçekleri söyleyebileceğini kabullendiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.