Uğur Özteke

Uğur Özteke

Konyalı kamyon şoförü

Konyalı kamyon şoförü

Bugün kendi kendime söz verdim. Şehir ve insanımız adına güzel şeyler yazacağım. Eğer birileri sabrımı zorlamaz ise de bayrama kadar bu ruh halimi korumak istiyorum.

Elbette sizlerden gelenleri her zaman olduğu gibi kırıp dökmeden gerekli makamlara ileteceğiz ama biraz daha sakin olmak istiyorum.

Kendi kendime “Biraz daha sabır” diyorum.

............

Evde de değiştim galiba,

Hatun bile “Ben seni hiçbir Ramazan bu kadar sakin ve sessiz görmemiştim. Hayırdır benim bilmediğim bir şeyler mi var? Yoksa hasta mısın?” diyor.

Çünkü benim gündüzüm de iftar saatim de sahur vaktim de çekilmez.

Gerçekten düşünüyorum da kadıncağıza yıllardır ne eziyet etmişim.

Düşündükçe utanıyorum.

Sonra tekrar düşünüyorum.

Ne oldu da ben böyle oldum?

Galiba bu doktorların dedikleri olacak gibi.

Hani hep diyorlar ya “Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” diye.

Acaba sizce ben de eski Uğur olmayacak mıyım ki?

Kendi durumumu üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum.

Bunun nedenini de biliyorum aslında.

Biz çalışıyoruz, gezip dolaşıyoruz ama pazartesiye kadar memlekette kimsecikler yoktu.

Yani o eski hayat yoktu.

Bu yüzden de kendimi okumaya verdim. Tıpkı 80’li yıllar öncesi gibi. Şu iki ayda gözlerimin bile eskisi gibi olmadığını bozulmakta olduğunu hissediyorum.

Neyse biz dönelim Konya’ya…

******

MİLLET CAMİSİ HAYIRLI OLSUN

Pazartesi günü eski stadyumun oraya yapılacak olan cami için çalışmalar başladı. Zaten o bölgede oturan insanlarımızdan da hafta başından bu yana inşaat çalışmalarının fotoğrafları geliyor. Buranın etrafı çevrilerek kazı çalışmalarına başlanmış durumda. Cami, kurulan dernek tarafından yapılıyor. Dün sabah da bu konu ile alakalı olarak aradık, sorduk.

“Ya burada da inşaat derinleştikçe tarihte ya da yakın zamana kadar yaşayanların bildiği şekilde mezar çıkarsa”...

Ya ne olur bu işi fazla kurcalamayın.

Mezar çıkarsa ya taşırız ya da üstlerine beton döker örteriz. Var mı ötesi?

Buraya bu cami ya-pı-la-cak.

............

Kulakları çınlasın üniversitede okuyorum bir yandan da çalışıyorum.

Sözüm ona jilet gibi muhabirim. Rahmetli Galip Yenikaynak ile İbrahim Sur abilerim okul kaçamağında beni patrona karşı idare ediyorlar. Bir iki saat derse gidip gelip çalıyorum.

Bu arada yine dönemin rektörü Prof. Dr, Halil Cin Hoca’nın da kulakları çınlasın.

Bir gün Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesinin aleyhinde fotoğraflı manşet haber yaptım.

Hem o okulun öğrencisiyim. Hem de okulun aleyhinde haber yapıyorum. Habere de imzamı koyuyorum.

Salaklığı düşünebiliyor musunuz?

Derken okul uzadı!!!.

Okulu bırakıp gazeteciliğe tam sarılmak için anama babama naz yapıyorum. Babam sessiz kalıyor. Ama anam inat mı inat her seferinde “Ne olacaksan ol. Bu okul bi-te-cek. Poponu o duvardan bu duvara vursan da bu okul bi-te-cek” derdi.

Anamın o inadını hatırladım.

Evet beyler inşaattan ister mezar isterseniz türbe çıksın.

İsterseniz gökten oraya bilmem ne insin.

Buraya bu cami ya-pı-la-cak.

******

ACABA ANKARA’DAN GELEN MÜJDE BU MUYDU?

Hani geçen haftadan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımızın Konya’ya müjdesi dendi ama içi açılmadı.

Bu satırları yazarken aklıma geldi.

Mesela tam da o günlerde bizim Belediye Başkanları Sayın Bakan Murat Kurum’un davetlisi olarak Ankara’ya gidip iftar yapmışlardı.

Belki camii inşaatı gibi müjdeler burada olgunlaşmış olabilir mi?

Bence akla uygun geliyor.

Bekleyip görelim inşallah.    

******

PAZARTESİ İTİBARİYLE ZİNCİRLERİ KIRDIK

Hadi vatana millete hayırlı uğurlu olsun.

İkinci bir emre kadar Konya ve Türkiye olarak Korana mıdır adı ne zıkkım ise biz bu illeti yendik bitirdik.

Durumu özetleyebilmek için tek kare bir fotoğraf atacağım.

Bunu da ne sabah şehir trafiğinde, ne de iftar saatinde çektim.

Konyalı kamyon şoförü

Burası eski Rektörlük, yeni Uğur İbrahim Altay Başkanın Başkanlık makamının olduğu ATA Petrol kavşağı.

Alaaddin yönünden gelen bizlere yeşil ışık yanıyor ama tek bir araç dahi ilerleyemiyor.

Niye?

Çünkü bu at bu arabayı çekmiyor.

İnsanlar oruç bahanesi ile kafalarına göre takılmışlar.

Bir de pandemi olayı yaşıyoruz. Herkesin ruh hali bozuk.

O zaman biz de herkes gibi ikinci defa yeşil ışığın yanması bekliyoruz.

Geç geçebilirsen.

Yani Konya buydu yahu. Bayağı özlemişiz. Çok şükür.   

******

KONYALI KAMYON ŞOFÖRÜ
Aşağıdaki yaşanmış olayı Aydın Valisi benim de çok sevdiğim taktir ettiğim Yavuz Selim Köşger Bey Konyalı bürokratlar grubunda paylaştı.

...........................

Bu yazıyı bir kaç kere paylaştım ve her paylaştığımda da ağladım. Yine ağladım.
Niye ağladım onu da bilmiyorum.
"Konuşmamız esnasında Ardahanlı olduğunu öğrendim Nevin Hanım’ın. Benim nereli olduğumu sorduğunda "Konya" dedim;

Birdenbire yüzünün şekli değişti; ağlamaklı oldu..."
"Ne oldu acaba; babasına, kocasına ya da çok sevdiği birine Konyalılar bir şey mi yapmıştı?.." diye düşünmüştü.
Nevin öğretmeni dinleyelim:
"Ardahan’ın bir dağ köyünde doğdum. Bizim oralarda aileler kızlarını ilkokuldan sonra okutmazlardı.

Birkaç varlıklı aile hariç tabii.

Yakınımızda okul olmadığından ilkokuldan sonra okumak isteyenler şehir dışına veya ilçe merkezine gitmek zorunda kalıyordu.
Her iki seçenek de bize uzaktı.
Fakir bir aile olmamıza rağmen babam okumamı çok istiyordu. Yakın bir ildeki parasız yatılı okul sınavını kazandığımda benden daha çok sevinmişti...
Tatillere gelirken babamın rica ettiği öğretmenlerimden biri bizim o tarafa giden bir arabaya bindiriyordu beni.
Köyümüzden okullar başlarken ayrılırdım.
Babamla birlikte sabaha karşı saat 3’te yürüyerek köyden 1,5 kilometre uzaklıktaki ana yola inerdik.

Babamın bineceğim kamyonu seçmesi saatlerimizi aldığından çok erken kalkıyorduk.

İlk başta bu beklemeler bana çok anlamsız geliyordu.

Ta ki gerçek nedenini öğrenene kadar...
Köydeki insanların yaptığı dedikoduları duyar, geceleri gizli gizli ağlardım.
Babam beni, yani öz kızını satıyormuş!
Böyle diyorlardı.
Bunun nedeni, babamın yol üzerinde beklerken, geçen her kamyonu durdurup, kısa bir konuşma yaptıktan sonra bineceğim kamyonla ilgili kararını veriyor olması idi.
Bindiğim kamyonların şoförleri lokantada kendi yediklerinden daha fazlasını ısmarlar; yan koltukta uyurken paltolarını çıkarıp üzerime örter, bazen de çaktırmadan cebime harçlık koyarlardı.
Babamın neden o şehre giden her arabaya beni bindirmediğini çok sonradan öğrendim.
Şoförlere nereli olduklarını soruyordu babam.

Konyalıyım” cevabını alana kadar da beni hiçbir kamyoncuya teslim etmiyordu.
Nedenini sorduğumda, “Kızım Konyalılar” güvenilir ve ahlaklı insanlardır; seni onlara teslim ettiğimde gözüm arkada kalmıyor...” demişti.
Okudum ve öğretmen oldum.

Evlendim, üç çocuk yetiştirdim.

Biri şu anda bursla ABD’de okuyor.
ABD’de yaşayan oğlumu yolcu ederken pistin ufkuna baktım.

Oğlumu teslim edebileceğim bir Konyalı aradı gözlerim!..
Beni her türlü yokluğa ve iftiraya karşı okutan babam şu anda yaşamıyor.
Nerde bir Konyalı görsem aklıma babam, benim için yaptıkları, uğradığı iftiralar gelir ağlarım...”
.................

“Sözü bittiğinde Nevin öğretmen dakikalarca ağladı; ben ağladım, ağladım, ağladım...”
Nevin öğretmenin şu feryadıyla bitirelim: Bu ülkenin sokaklarında, yollarında nefes alan tüm Konyalılar size seslenmek istiyorum: Ardahanlı bir babanın bozkırın veya dağların ortasında sabah erkenden yolunuzu çevirip kızını size teslim edebileceğini unutmadan yaşayın emi!.."

...............

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Aptallık, gerçeği bilerek, gerçeği görerek hala yalanlara inanmaktır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Belediye otobüs duraklarının önüne ısrar ve inatla özel araçlarımızı park etmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi