Rektörler bile korona!
Allah beterinden saklasın ama yeni normalleşme ile her şeyi saldık gidiyoruz.
Millet olarak freni patlamış kamyon gibiyiz.
İnşallah çok kötü toslamayız.
Ama artık diyorum ki sizlerin de kulağınıza geliyordur “şu da korona olmuş bu da korona olmuş”...
Bu tür haberler artık çok fazlalaşmaya başladı.
Hani bu olay patladığında sadece hastaneleri ve yoğun bakımları konuşuyorduk ya, bakın şimdi artık pek çok tanıdığımızın korona haberlerini üzülerek birazcık da ürpererek hatta sıradan bir duyummuş gibi konuşmaya başladık.
Yalnız olaya tek taraflı bakarsak yanılacağız gibi.
Şu hafta sonuna kadar en başta kendim olmak üzere millete kızıyordum.
Maskeler kesinlikle göstermelik, mesafe denilen kavram bitmiş. Yine eskisi gibi karşılaşmalarda sarmaş dolaş haldeyiz. Kucaklaşmalar ile salgına meydan okuyoruz.
Tam da bu noktada niye tedbirlere uyulmuyor derken, şimdi bütün bu tedbirlere özenle uyan insanların çaresizliklerini dinleyince yönetenlere kızmaya başladım.
Evet bizde ölüme meydan okuyan belli bir kesim var mı? Var.
Amma velakin hâlâ düğüne derneğe gitmeyen, alışverişe çıktığı zaman kurallara uyan, mümkün oldukça toplu taşıma araçlara binmeyen de bir kesim var.
Peki bu insanların günahı ne?
Yani bizim gibi geleneklerine bağlı bir millete eğer 'YASSAK' demez isen, bu millet toplu olarak masalara oturur maskesini de indirir ve hiç tanımadığı insanlarla dirsek dirseğe yemeğini afiyetle yer.
“Sonra o mikrop havadan mı geçiyordu, sudan mı geçiyordu?” diye birileri tartışır biz de film seyreder gibi onları izleriz.
İşte bayram önü yine birebir haberler geliyor.
Sahil kenarlarında otellerde motellerde fiyatlarda ikiye katlamış.
Buna rağmen de yer yokmuş.
O zaman biz bu millete niye kızıyoruz ki?
Yeni normalleşme diye ipi gevşetirsen bu millete zincir dayanmaz zincir.
Tamam ekonomi adına dükkan kapanmaz.
Tamam ekonomi için kontak kapatılmaz.
Ammavelakin sanki işin ucunu pek salıverdik gibi.
Şöyle bir dünyaya bakıyorum da düne kadar dalga geçtiğimiz İtalyası, İspanyası gerçek normalleşmede gibi.
Almanya’dan söz etmeye bile gerek yok.
Adamlarda ne maske var ne sosyal mesafe kuralları.
“Peki niye oralarda öyle?” diye sorduğumuz zamanda devletin öyle pek bir şeyler yapmasına gerek yokmuş ki.
Herkes kendisi kurala uyuyormuş. Hâlâ alışveriş yapmak için bir evden bir kişi dışarıya çıkıyormuş, bizdeki gibi aile boyu değil.
Onu bunu bilmem. Söylemek, yazmak artık ayıp oluyor.
Ama koca koca iş adamları, bürokratlar korona. Hekimler, profesörler korona. Allah şifa versin rektörler korona olmuş rektörler....
Bu zıkkım ölüm gibi zengin fakir, cahil okumuş seçmiyor. Kimi denk getirirse yatıracağım diye mücadele ediyor.
Biz ise bunları bile bile ölümle dalga geçmeye devam ediyoruz.
Düne kadar yok ikinci dalga imiş, yok bilmem ne yapacakmış inanmıyordum.
Şimdi çevremizden gelen kötü haberler yüzünden vallahi kötü sonbahar senaryosundan tırsmaya başladım.
******
KONYA NİYE KORONADA ŞAMPİYONLAR LİGİNDE?
Yine bakın cumartesi günü üniversiteden bir hocamız gerçekten de Konya’nın bu durumun o kadar güzel ve net bir örnek veriyordu ki;
“Maske ve hijyenden sınıfı geçiyorsak geriye ne kalıyor?
Tabi ki MESAFE.
Hakikaten dikkat ettim.
Dışarıya küçük çocuklarına ve kendisine sıkı sıkı maske takıp, eldivenlerle çıkan karşı komşumu görünce kendimi medeniyetin ve bilinçli yaklaşımın tam göbeğinde hissederek girdim geçen eve.
Ama akşam çöp çıkarmaya kapıyı açınca Konya gerçeği "BEN BURADAYIM, BENİ UNUTTTUN" dedi.
O titiz, dikkatli, özenli komşunun evinin kapısında en az yirmi tane ayakkabı vardı.
Düğünü yok, cenazesi yok.
Merak da etmedim.
Çünkü hep böyleler.
Geleni gideni hiç eksik olmaz kızcağızın. Hep bir misafir ağırlama halindedir.
Fark ettim ki; dışarda dikkat ediyoruz ama Konya'daki bu kalabalık ve samimi aile-akraba yaşantısı galiba bizi bu hale getiriyor.
Diğer illerdeki cenaze-nişan-düğün gibi ekstrem kalabalıkları biz galiba günlük hayatımızın bir parçası olarak yaşıyoruz.
Az önce senin o sevgili başkanın Uğur İbrahim Altay'ın "KONYA BİR TAKARSA..." başlıklı kamu spotunu görünce dedim ki;
“O iş çok zor Başkan. BİZ KONYALILAR GENETİK KODLAMAMIZI DEĞİŞTİRMEDEN, O İŞ ÇOOOOOK ZOR...”
.............
Allah beterinden korusun.
Allah bize akıl ve fikir kadar da feraset versin diyorum.
Başka da bir şey demiyorum.
******
ORGANİZE SANAYİLERDE NİYE TEST MERKEZLERİ YOK?
Bu şehrin sanayicisi, üreticisi, inanın çok çalışkan. Çok fedakar.
Kim ne derse desin genel anlamda diyorum (kötü istisnalar hariç) bu şehrin patronu da, fabrikatörü de, işçisi de iyi niyetli ve çok çalışkandır.
Patronu cesurdur, gözü karadır. Sonbaharda bir şeyler olabilir mi diye dolarını avrosunu bankaya yatırmaz. Gider risk alır makinesine yeni bir ilave daha yaptırır.
İşte bu dönemde bile böylesine kritik eşikte iyi niyetli, şehrine katma değer kazandırabilme heyecanında ülkesine milli gelirine katkı sağlamak için çalışan ve ürettiği ürünü de dünyanın en gelişmiş ülkesine satan bir iş adamı geçen gün diyordu ki;
“Ya Uğur abi bizim organizelerin yönetimleri müdürleri ne iş yapar Allah aşkına?
Bizim koca organizenin bir TEST MERKEZİ dahi yok.
Ürettiğimiz ürünü test için İstanbul’a gönderiyoruz. Bu konuda bir tek adım dahi atılmıyor. Yetkililere durumu iletiyoruz. Hiçbir şey değişmiyor.
Sence bizim koca organizeye bu yakışıyor mu?”
............
Dostumuz işadamının bu test merkezinden neyi kastettiğini bilmediğim için konuyu biraz deştim.
Keşke deşmeseydim üzüldüm.
Bizim koca koca organizelerde denizler okyanuslar geçiliyor ama iş dünyası Meram çayında boğduruluyor.
Bu iş bir yerde yine kandırmacaya, göz boyamaya dönüyor.
O zamanda şehre ve ülkeye yazık oluyor.
Bu iş adamlarının küçücük çalışmalar için şevklerini kırıyoruz.
Sonrada bu şehirden kaçıp başka yerlere yatırım yapanlara hain diyoruz.
Aslında onlar hain değil. Makamlarının koltuklarının ve aldıklarının karşılığını vermeyenler hain.
...........
Haftanın ilk günü hastalığından, organizesine fazla derin sulara mı girdik ne?
Oysa Konya artık bayram haftasına girdi.
Millet rahat mı rahat…
Dahası parası olmayan ya da para yok diyen rahat.
Parası olana bayram mı? Tatil mi? Eziyet, eziyet...
Bu işin bir de bayram dönüşü var baylar ve bayanlar.
Neyse biz o zaman frene basalım ve sizi yarından itibaren havaya sokalım inşallah.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hırs büyüdükçe karakter küçülür
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hastanelerin giriş ve çıkışlarında dörtlüleri yakıp park etmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.