Kendi kendimize de söz verdik, tabii ki sizlere de.

Allah izin verirse bayrama kadar kimseye kızmak yok. Küsmek, darılmak hiç yok.

Dünyanın kırıldığı bu günlerde ülke olarak en iyi durumda isek, ne azgınlık yapacağız ne de hiçbir şey yokmuş gibi dünden yola devam edeceğiz.

Fert fert, aile aile, şehir şehir özetle topyekûn kendimize sil baştan bir çeki düzen vereceğiz.

Hani virüs sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış yaaa.

Tamam aman olmasın.

Önce örnek insan olacağız.

Ardından örnek Müslüman olacağız.

Hakka, hukuka, adalete toz kondurmayacağız.

Kendimizin hakkından önce kul hakkına karşımızdakinin hakkına riayet edeceğiz.

Hak işin temizliğe kadar her şey sil baştan olacak.

Bu kadarcık sohbet yeter. Hemen şehrin meselelerine dönelim.    

******

SELÇUK BAŞKAN BİLGİLENDİRDİ

Geçen günlerde bir KTO üyesinin maske dağıtımının böyle sıkıntılı bir ortamda üyelerin niye odaya çağrılarak yapıldığını, bunun yerine kargo ile gönderilmesinin daha iyi olacağını bizimle paylaşmıştı.

Biz de okuyucumuzun ve KTO üyesinin yazdıklarını aynen köşemize taşımıştık.

Yazının çıktığı gün Selçuk Başkan aradı.

Allah için Başkan bizi bilgilendirirken de üstüne basa basa kibarca “Uğur abi bunları yazman için değil. Sadece bilgilendirmek için söylüyorum” diyordu.

Başkana da söyledik.

Nasıl üyenin durumunu dile getirdik ise Selçuk Öztürk Bey ve ekibinin de bu konuda ne yaptığını kamuoyunun dolayısıyla üyelerin de bilmesi gerekiyordu.

Neyse uzun lafın kısası KTO Yönetimi bütün riskleri ve alternatifleri değerlendirmiş.

Bunun içinde maskelerin kargo ile gönderilmesi de varmış. Kargo işlemi için teklifler alınmış. Haftada bir maske dağıtımı düşünüldüğü zaman bunun maliyeti odaya 220 bin TL imiş. Bunun ayda 4 defa yapılacağını düşününün en ucuz fiyat alımı ile ayda 880 bin TL yapıyor.

Ülkede yöneticiler tarafından net olarak dile getirmese de virüs yüzünden kurumlar, kuruluşlar, aileler, kişiler zor, çok zor durumdalar da odalar iyi durumda mı?

Bu yüzden KTO yönetimi de böyle bir durumda işin ekonomik yönüne bakmış.

******

ALLAH’IN İZNİ İLE BİZDE YAMUK VE YANLIŞ OLMAZ

Allah hiç birimizi en başta da bizleri başımızı öne eğdirecek hatalar yaptırmasın.

Her mesleğin kendine göre bir zorlu var. Riskleri de var. Hep iyi olacak değil ya. 

Ama bizim meslek dışarıdan ne kadar güzellikleri, avantajları kısaca artıları ile bilinse de inanın eksileri ortada bir tane artı bırakmaz.

O yüzden bizlerin hiç ama hiç hata şansı yok gibidir.

Biliyorsunuz buradan her gün haddimizi, sınırımızı, hududumuzu bilerek okuyucularımızın insanlarımızın sesi, gözü ve de kulağı olmaya çalışıyoruz.

Geçen gün yine bir okurumuzun bizleri ikaz etmesi ile dedik ki Beyşehir Çevre Yolu’nda araç sürücüleri için trafik yönlendirme levhaları daha öne çekilirse istenmeyen durumlar dahası kazalar yaşanmaz.

İşte buyurun o dediğimiz yerle ilgili fotolar.

(Haaa bunların videoları da var)    

Bu konuya izninizle bir kez daha açık ve seçik dile getirelim. Getirelim ki bundan sonra daha farklı kaza görüntüleri ya da trafik ihlallerinin karelerini paylaşmayalım.

“Beyşehir Çevre Yolu Caddesi, yaklaşık üç yıl önce yapılan alt geçit çalışmasından sonra yeniden düzenlendi. Daha önce Tıp Kavşağı olarak bilinen düzen kaldırıldı. Artık Başkent Hastanesi’nden sonra Meram yönüne gidecekler alt geçidi kullanıyor, Beyşehir-Isparta, yani Tıp Fakültesi yönüne gidecekler ise sağa dönüyorlar. İşte ne oluyorsa, bu ayrımda oluyor.
 Fatih Caddesi alt geçidine girmeden önceki yol ayrımını gösteren tabelayı fark etmeyenler yollarına devam ediyor, Beyşehir-Isparta tabelasını gördükleri anda zııııııınk diye durarak geri geri gidip, kaçırdıkları sapağa yönelmeye çalışıyorlar.
Bu nedenle yolun bir şeridi, Beyşehir-Isparta dönüşünü kaçıranların geri gitmesiyle meşgul oluyor. Tabi bu geri geri gidenler, arkadan gelip, Meram yönü için alt geçidi kullanmak amacıyla yolunda gidenlere büyük tehlike arz ediyor.
Düşünün, siz Başkent Hastanesi’ni geçmişsiniz, Fatih Alt Geçidini kullanacaksınız, kavşak yok, ışık yok.

Zaten bu düzenlemenin amacı da bu değil miydi?

Buradaki trafiği hızlandırmak?
Ama o da ne?

Fotoğraflarda gördüğünüz gibi bir tır durmuş, (zahmet ettiyse dörtlüleri yakmış), geri geri giderek kaçırdığı Beyşehir-Isparta sapağını yakalamaya çalışıyor.

Bazen bunları fark etmeden gelip çarpanlar oluyor, bazen diğer şeritten çarpanlar.
Bu cadde gece gündüz tehlike saçıyor.
Yol ya daha geriden ayrılmalı ya tabelalar daha uyarıcı olmalı.”

Bu düzende bu trafik gitmiyor…

Üstelikte şehrin en yeni yolu, caddesi...

Laf aramızda göz bebeğimiz ustalık eserimiz!

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Gerçek ameliyat gibidir acıtır ama iyileştirir. Yalan ağrı kesici gibidir. Anlık rahatlama sağlar. Ama yan etkileri sonsuza denk sürer.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kötü ya da acı geçen dünü, dün de bırakmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.