Youtube Fenomeni Konya’da Çamura Saplandı (!)
Bugün yine sizlerle pek hoşnut olmayacağınız dahası özellikle yöneticilerimizin ve siyasilerimizin hoşuna gitmeyeceği yazı konularımız var.
İzninizle hemen yazı başlıklarımızı sizlerle paylaşmaya başlayalım.
YOUTUBE’NİN FENOMENİ KONYA’DA NASIL ÇAMURA SAPLANDI (!)
Hiç seyretmedim. Seyretmem de. Ama millet seyrediyorsa saygı duyarım. Demek ki ben de bir geri zekalılık var derim ve seyretmesem de olayın gelişmelerini takip ederim.
Konya’mızı en son olarak tanıtan tanıtımını yapan MasterChef programı nerede yapılmıştı?
Bizim dahası Selçuklu’nun bugün şehrimizde ayakta kalan muhteşem eserlerinden Zazadın Hanı’nda değil mi?
Zazadın Hanı denildi mi kulakları çınlasın hep aklıma Sayın Adem Esen Bey gelir. O tarihlerde bizim Sayın Belediye Başkanlarımız ile tarifsiz ve samimi birlikteliklerimiz vardı. Dahası o günleri düşünüyorum da o yıllarda bayağı bir gazetecilik yapıyorduk ve şehrin sesi gözü kulağı olma adına başkanların aleyhinde haberler yapıp, köşe yazıları yazıyorduk.
Ama aramızdaki samimiyetin seviyesini inanın kelimelerle tarif edemem.
Neyse Adem Başkan Sayın Prof. Dr. Adem Esen Bey, Zazadın Hanı için çok kafa patlatmıştı. Bu vesile ile kendisine buradan bir kez daha en derin saygı ve selamlarımızı iletiyoruz. (Adem Hoca deyince ilk fırsatta yine Sayın Başkan ile ilgili bir şeyi daha sizlerle paylaşacağım inşallah…)
................
YouTube fenomeni Konya’ya Zazadın Han’a geliyor ve geldikleri otobüs hanın önünde çamura batıyor...(!)
Otobüsün çamura battığı yer neresi?
800 yıllık ecdat sarayı.
Konya’yı tanıtmak için güzel projeler üretip tanıtım yapıyoruz.
Amma velakin tanıttığımız Konya’daki hanın önündeki otopark çamur içinde...
Ve gelen anlı şanlı fenomenler çamura batıp gömülüyorlar.
Tanıtım projesine gelenlerin bir günlük konaklama ve etliekmek parasına yapılacak işi nedense yapma konusunda bu haldeyiz.
Burada kimseyi suçlamamız söz konusu değil.
Çünkü yöneticilerimizin taaa nereleri asfalt yaptıklarını nerelere muhteşem bir şekilde taş döşediklerini de biliyoruz ve zaman zaman bunları köşemize de taşıyoruz.
Ne var ki biz bir şey söylemesek de fotoğraf kareleri konuyu özetliyor değil mi?
Aksaray yolundan Zazadın Hanı’na kadar sağlı, sollu yolu Selçuklu bayrakları ile donatıp, ‘biz Selçuklu’yuz, Biz Başkentiz, işte eserimiz’ dememiz gerekirken, 800 yıl önce ecdadımızın yaptığı şaheseri görmeye gelenin ayağına çamur değil toz bile bulaşmaması gereken yerde otobüs çamura batarsa yaptığımız tanıtımlar boşa gitmez mi...?
Biz Konya olarak denizleri aştık.
Ne var ki zaman zaman derede boğuluyoruz ve buna çok üzülüyoruz.
Hatta buna üzülürken şehir için çırpınan yöneticilerimizin emeklerinin bir anda gölgelenmesine kahroluyoruz.
Bu şehir bizim.
Yarın bu yöneticilerimiz de daha önceki onlarca yüzlerce yöneticilerimiz gibi gidecekler ama şehir bizim.
Biz olaylara ve gelişmelere bu şekilde bakıyoruz.
******
İNSANLAR BUNUN BİR TÜR HIRSIZLIK OLACAĞINI DÜŞÜNMEZLER Mİ Kİ?
BBN HABER abonesi olan bir okurumuz bakın fotoğafını çekip bize ne göndermiş.
Belki fotoğraftan okuyamamışınızdır diye ben bu yazılı olan metni sizinle paylaşayım;
“ÜCRETİNİ VEREREK ABONE OLDUĞUMUZ BBN HABER GAZETESİNİ POSTA KUTUMUZDAN ALIP GÖTÜREN KİŞİ. OKUDUKTAN SONRA GAZETEYİ YERİNE KOYARSAN, BİZ DE OKUYALIM OLMAZ MI?...”
...........
Okuyucumuz, abonemiz bu işten ne kadar mağdur olmuş ki artık çaresizlikten bu notu yazmış.
Kardeşim bu kadar gazeteyi okumaya meraklı isen herhalde bunun da bir hırsızlık olayı olduğunu hırsızlığın küçüğünün büyüğünün olmadığını kul hakkı olduğunu da biliyorsundur değil mi?
Ama düşünsenize millet olarak geldiğimiz noktaya.
Allah cümlemizi ve bu milleti ıslah etsin inşallah.
******
BU ŞEHRİN SESSİZLİĞİNİ ANLAYAMIYORUM
Lafa geldi mi, siyasete geldi mi bu şehrin yüzde 99.9 insanımız İstanbul Büyükşehir Belediyesini Başkan İmamoğlu’nu eleştirir. Hatta oturduğu yerde adamı asarız.
Amma velakin bizi Konya’yı direkt ilgilendiren bir konu hakkında bu şehirden bu şehri yönetenlerden ve siyasilerden tık çıkmadı.
Belki şimdi bazı okurlarımız “hayırdır, ne oldu?” diyebilir.
O zaman konuyu biraz açalım.
Hem de ünlü tarihçimiz Murat Bardakçı’nın kaleminden
“Ünlü tarihçi Murat Bardakçı, Türkçe Kur'an okutup kadın semazenleri sahneye çıkararak sözde Şeb-i Arus düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tepki gösterdi. Bardakçı, 'Sıradaki marifetleri İstiklâl Mahkemeleri’ni yeniden kurup ibret-i âlem için şöyle birkaç yüz kişiyi sallandırıvermek mi?' ifadelerini kullandı..
İBB, Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı ile birlikte İstanbul'da bir Mevlana’nın vefatının 747'inci gecesi münasebetiyle Şeb'i Arus etkinliği düzenlemiş, Mevlevi geleneğinde bulunmayan kadın-erkek bir arada sema gösterisi yapılmıştı. Kuran’ı Kerim Aşr-ı şerifin Türkçe okunmasının yanı sıra girişteki naat kısmı Farsça aslından değil usule aykırı olarak Türkçe okunmuştu. Konuyu köşesine taşıyan tarihçi Murat Bardakçı "Kur'an'ı önceki gün Türkçe okutan İBB'ye şimdi çok önemli bir başka iş düşüyor: İstiklâl Mahkemeleri'ni tekrar kurmak" başlıklı yazısında İBB'yi sert eleştirdi... Kur’an’ı önceki gün Türkçe okutan İBB’ye şimdi çok önemli bir başka iş düşüyor: İstiklâl Mahkemeleri’ni tekrar kurmak! Önceki gece “şeb-i arus”, yani Hazreti Mevlânâ’nın vefatının yıldönümüydü... Her sene 17 Aralık’ta memleketin dört bir tarafından düzenlenen Mevlevî mukabeleleri bu sene pandemi sebebiyle birçok yerde yapılamadı, yapılanlar eskisi kadar şaşaalı olamadı; Konya’da devlet erkânının iştirak ettiği törenler de kısıtlı şekilde icra edildi. Mevlânâ, çok sayıda eseri ve kendisinden sonra teşekkül eden Mevlevîlikteki seremoninin gözalıcığı sebebiyle artık maalesef bir sektör ve mükemmel bir ticarî vasıtadır! İsmini taşıyan köftecileri, hamamları, seyahat şirketlerini yahut kebapçıları bir tarafa bırakın; Mevlânâ şimdi araştırma ve yazma özürlü ilim fukarasının bile tepe tepe kullandığı bir kaynaktır, yeni uydurulan dünya kadar saçma sapan söz sosyal medyada ona aitmiş gibi yayılmaktadır, hattâ adına vodka bile çıkartılmıştır! Semâ da ticarî vasıta olmuştur! Defilede, sünnette, konserde, baloda ve durup dururken havaalanında bile semâ edilmektedir; bu organizasyonlara katılan semâzenler birer “döner sermaye”dir. İş turistik hal alıp şipşak semâ edilmesi istenince âyinler kısaltılıp kuşa çevrilmiştir, zira maksat zikir yahut âyin gibi mistik icra değil, Mevlevî Âyini’nden menfaat sağlamaktır. Mevlevîliğin uzun zamandır böyle istismar edilmesine alışmıştık ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Mevlânâ’nın vefatının 747. yıldönümü münasebetiyle önceki gece Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlediği ve “Mevlevî mukabelesi” olduğu iddia edilen sefaletin benzerine hiç rastlamamıştık, böyle bir garabet 747 seneden buyana vârolmamıştı! Unutmamamız ve bilmemiz gerekir: “Mevlevî âyini” ve “semâ” gösteri yahut eğlence vasıtası değil, adı üzerinde, ibadet kimliği taşıyan bir “âyin”, yani bir “ritüel”dir; geçmişi asırlar öncesine uzanan, gayet sıkı kuralları olan bir zikir...”
.............
Merak edenler Hoca’nın yazısının devamını okuyabilirler.
Ben bu şehrin yetkililerinden bir tek ses duymadım. Bilmiyorum siz duydunuz mu? (Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra ise Başkan Uğur İbrahim Altay’ın Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamalar haber sitelerine düştü. Bu açıklamaları da gazetemizde ve diğer yayın organlarında okuyabilirsiniz.)
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Üç çeşit yalan varmış; yalan, kuyruklu yalan ve istatistik
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bugünlerde hepimiz birer aşı uzmanı ve bilim adamı olma alışkanlığımızdan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.