Acil Çağrı
Son yıllarda işitiyoruz küresel iklim değişikliği ve buna bağlı olarak kıtlığın baş göstereceği söylentileri kamuoyunu sıkça meşgul ediyor. Greta Thunberg konuşturuluyor ve ülkeler bazı yaptırımlarla karşı karşıya bırakılıyor.
Aslında salgın başladığı ilk dönemlerde stratejist-gazeteci, araştırmacı bilim insanları tarafından yapılan yorumlarda insanların evlerine kapanmaları ile birlikte ekonominin gerilemesi ve ardından kaos, iç kargaşa çıkmasına neden olarak ulus devletlerin çökertilmesine yönelik bir projenin başladığı bilgileri yer aldı.
Salgın başladığı andan itibaren bazı şeylerin ters gittiği bazı şeylerin insanlığın zararına olacak şekilde planlı işlediğini söyleyen hekimler ve bilim insanları ile karşılaştık. Dünyanın pek çok bölgesinde hekimlerin SALGIN HAKKINDA farklı çalışmalarını, itirazlarını gördük. Süreç ilerledikten sonra şu günlerde sıkça küresel ısınma ve gıda kriziyle baş başa kalacağımız söyleniyor. İthal tohumların, gübrenin verilmeyeceği verilse bile çok pahalı olacağı söyleniyor.
Toprağı suyu elinde olan, her tarafı denizlerle çevrili ve birçok doğal güzellikleri bulunan ülkemizin tarımda kendi kendine yeten belli başlı ülkeler arasındayken bugün kıtlık konusunda panik olması iyice sentez edilmesi, üzerinde düşünülerek hareket edilmesi gereken en ciddi konudur. Türkiye sadece kendi halkını besleyen bir ülke değil dünyanın pek çok mazlumuna, afet bölgelerine de gıda tedariği yapan bir ülkedir. Pek çok sivil toplum kuruluşumuz, belediyelerimiz, dernek ve vakıflarımız dünyanın pek çok bölgesine gıda fedakarca gıda yetiştirmiş bugüne dek sevgi, merhamet ve cömertliğin timsali olmuştur.
Bugün hiperenflasyon, stok bilinçli fiyat artışları gariban halkın zorunlu gıdalara ulaşımını zorlaştırmaktadır. Gebeler, emziren anneler, çocuklar, ergenler, yaşlılar, hastalar nasıl beslenecekler? Biz her gün oruç tutsak, az yesek olur lakin bu insanlar bol protein, kaliteli yağ ve bolca bakliyat tüketmelidirler.
Tabi ki işin israf boyutunu da düşünmek lazım. Kurumlarda dökülen yemekler, hayvanlara dahi ulaştırılmadan çöplere giden, evlerde atılan ekmekler gerçekten düşündürücüdür, acıdır. Dünyada bu kadar ölen çocuklar varken bizim israf etmemizin mesuliyeti ayrı bir konudur. Benim esas bahsetmek istediğim konu hastalıkların pek çoğu gıdalar yoluyla vücudumuza geliyor. Gıda insanın en önemli ihtiyacıdır.
Ormanlarımız yanıyor. Doğal bitki örtülerimiz bozuldu. Dünyada iklimlerin değiştirildiği hava olaylarının değiştirildiğine yönelik çok fazla bilgiler yer alıyor. Tabi ki biz hekim olarak temel gıda ürünlerini ekonomik hale nasıl getirebileceğinin üzerinde düşünmemiz gerekiyor.
Bağ ve bahçesinde, tarlasında bir şeyler üretmeyen toplum haline gelmek, köylerden kaçmak, yaylardan kaçmak, şehir hayatında rahat ortamlarda aile hayatımızı sürdürmek gibi beklentilerimizin artması maalesef tarım ve hayvancılığın giderek gerilemesine neden olmuştur. Aynı zamanda maliyetlerin artışı, tarım ve hayvancılığın içinde bulunduğu meracılık sistemindeki güçlükler vs. köylerden bana gelen hasta yakını çiftçilerimizin başlıca şikayetleridir.
İlgili bakanlıkların söz konusu durum için hızlı bir tarım reformu yapması gerekmektedir. Çünkü gıdanın olmaması ruh ve beden sağlığı yerinde insanların yetişmesine engel olur ve pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Suni gıdalara alışmak, vitaminler ve takviye gıdalarla yaşamak her kesim için mümkün değildir ve pahalıya mal olmaktadır.
Bir hekim olarak yaptığım çağrı milli seferberlik ilan edilmesidir. Aksi takdirde birkaç yıl içerisinde bu pahalılık daha da artarak insanların temel protein ihtiyaçlarına ulaşamaması durumuyla bizleri karşı karşıya bırakacaktır. Muayene etiğim gebelere “her gün yumurta yemeli, hakiki tereyağ, bal, pekmez, peynir, yoğurt, süt ile beslenmelisin. Haftada 2,3 gün kırmızı et, haftada bir gün balık tüketmelisin” derken utanıyorum, eziliyorum. Ya rabbi alabilmeyi nasip eyle diye dua ediyorum.
hayvancılıkla çiftçilikle uğraşan, her türlü konuyu kahvelerde, camilerde ev sohbetlerinde konuşan halkımızın bu konuları da dile getirmesi gerekmektedir. Acilen bulduğumuz her toprağa her saksıya ekmeli ve hızlıca ağaç dikim işlerine başlamak durumundayız. Tek bir tohumu dahi zayi etmemeliyiz..
Bugün tedbir almaz isek yarın hayat pahalılığı yüzünden gıdaya ulaşamayan gariban sayımız giderek artacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.