Veli Söylemez

Veli Söylemez

Ben sende tutuklu kaldım…

Ben sende tutuklu kaldım…

Öncelikle artık ne kadardır yazmıyorsam elimin en son klavyeye gittiğinin ertesi günü savaş başladı. Kendimi Leyla ile Mecnun’un 10. bölümündeki sevgili olduktan sonraki sahneler bir bir yaşandı. Şaka bir tarafa savaşın her zaman en çok zarar gördüğü şey asla savaşan devletlerin ekonomileri yahut askeri gücü falan değil. Her zaman ülkelerini geleceği olan ve dahi masumluğunu kimsenin yadırgamayacağı çocuklar zarar görür. Bu silahların bulunduğu zamandan bugüne böyle süregelmiş ve de böyle gidecektir. Son olarak savaş ile alakalı sözlerimi rap müziğin üstatlarından olan Ceza’nın “Savaş Çocukları” adlı parçasından birkaç cümleyle tamamlayacağım; “Çocuklar ölmesin savaşta, savaş denen şey biraz yavaşla!

Geçelim.

Esenlikler değerli okuyucular. Az önce 2 rekat şükür namazımı kıldım ve bilgisayarımın başına oturup bu metin belgemi yazıyorum. Varlığına kurban olduğum Allah’ım bana 2 hafta üst üste böylesine güzel dizileri izlettirdiği için kendisine şükürler ettim. Bir taraftan da gerçekten içim endişeliyim. Çünkü 2 hafta üst üste çok güzel diziler izleyip haftaya etimden et kopartacak bir dizi izleme korkusu beni endişelendiriyor. Bizim de böyle konular bulup dizi çekmemiz beni endişeye sevk ediyordu. Keza her seferinde “acaba biz de artık bu saçma sapan aşk dizilerinden, efendim töre cinayetlerinden sıyrılıp adam akıllı diziler mi çekeceğiz?” diye umutlanıp, sonucunda yine öyle diziler izleyip hüsrana bağladığımız için böyle dizileri görünce endişeleniyor tabi insan. Şükürler olsun ki umutlanmamamız gerektiğini anlamam uzun sürmedi ve dizinin yine bir Kore dizisinden uyarlama olduğunu öğrendim de bir rahatlama geldi.

Dizimizin adı Mahkum. İçeriğini falan anlatmayacağım keza hem vaktim yok, hem de izlemeyeniniz yok. Maşallah instagram keşfetinin 10 postundan 8’i “Coolio - Gangsta's Paradise” şarkısı eşliğinde Mahkum videoları ile dolu. Olaya oradan hakimsinizdir. Sadece oyunculuğa ve kurguyla alakalı konuşacağım. Önce övgü sonra yergi şeklinde biliyorsunuz benim taktiğimi artık kobra gibiyim önce uyuşturup sonra zehri veriyorum ki kurban afallasın. O nedenle önce oyunculuk hakkında konuşacağım. İsmail Hacıoğlu diyerek bu bahsi kapatıyorum. Keza zaten oyunculuğu da karakteri de çok iyi bir insan. Kendisini “Sınav” yıllarından beri izliyorum ve oyunculuğunu ve cana yakınlığını çok seviyorum. Bu adam bakın “Cumali Ceber” çeksin, onu bile izletir. Yok tamam abartmayalım da izletir yani.

Dizinin kurgusu ama biraz şey. Yani kafa karıştırıcı. “Hangi yıldayız? Burası neresi? Oğlum bu adam az önce ölmedi mi? Yahu sen daha demin hapisteydin ne ara çıktın?”  şeklindeki soruları izleyiciye sürekli sorduruyor. Naçizane düşüncem böyle olmayıp en azından tarih atılsaydı sahne geçişlerine daha iyi olurdu. Bir de bizim dizilerimiz de neden İstanbul’un nüfusu 30 kişi gibi? Herkes herkesin bir şeyi. Biri birisini hapse attırır sonra o hapse kendisini de başka birisi attırır. Onu hapse attıran kişi de hapse düşer falan. Bu memleket 30-40 kişi falan mı kaldı ben anlamadım ki. Ama o İsmail ağabeyin oyunculuğu… Neyse tamam abartmayacağım.

Velhasıl dizi güzel. İzlettiriyor da. Bu hafta savaş falan derken size çay koydurmadım. Film falan da önermiyorum siz önerin biraz da bana. Neyse haydi esenlikler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veli Söylemez Arşivi