Veli Söylemez

Veli Söylemez

Seyircisini öldüren dizi: The Sopranos

Seyircisini öldüren dizi: The Sopranos

Esenlikler. N’abersiniz? Benim biraz tadım kaçık. Sopranos’u bitirdim az önce ve kendimi artık nasıl bağlamışsam diziye biraz üzüldüm. İşin açığı Annemizi Saklarken’den sonra da iyi geldi yani. Şimdi başlıktan da anlayacağınız üzere bugün biraz Sopranos’un finalinden bahsedip neden biz de böyle yaratıcı şeyler yapamıyoruz o konu hakkında konuşacağım. Çayınız kahveniz hazırsa başlayalım.

Şimdi Sopranos dizisini biliyorsunuzdur lakin bilmeyenleriniz için kısadan bahsedeyim. Dizi Tony isimli İtalyan bir mafya babasının hikayesini anlatıyor. Hem suç işlerken bir yandan da hastalığı nedeniyle psikolojik tedavi almakta. Bizim Bu Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisi de normalde bu Sopranos’tan esinlenme bir dizidir bu da genel kültür KPSS’de çıkar kesin aklınızda bulunsun. Neyse işte bu arada izlemeyeniz falan varsa ve izleyince saracağını düşünen okuyucularımız buradan sonrasını okumasın gitsin diziyi izlesin (6 sezon ama hemen 1 aya biter) gelsin buradan sonrasını öyle okusun çünkü spoiler vereceğim. Dizinin sonunda Tony, oğlu ve eşi yemek yiyor kızı da arabayı park ediyor. Sonra kapı açılıyor, Tony kapıya bakıyor ve sonra simsiyah bir ekran. Tabi bunu ilk başta izleyiciler falan anlamıyor yayıncı kuruluşu arıyorlar yayın kesildi diye ama yok yayın da kesilmemiş. Final bu yani. Daha sonraları dizinin yapımcısına soruyorlar ve yapımcı da her şey son bölümde var deyip geçiştiriyorlar. Ben izlediğimde ben de anlamadım ve biraz araştırınca ve tekrar izleyince anlayabildim. Zaten Sopranos dizisi boyunca da dizi, herkesin kendini Tony’nin yerine koymayı istedi. Hani biz bunu burada anlattık ya size, hani dizilerde filmlerde insanlar kendini birisinin yerine koyar ve bunu genelde senaristler belirler diye hani.  Dizinin önceki bölümlerinde ölünce insanlar nasıl hissediyor acaba dendiğinde Tony, “zaten ölürsen bunu hissetmezsin, duymazsın. Aniden gidersin” diyor. Bu restoran bölümü boyunca da Tony paranoyak bir şekilde kapı her açıldığında kapıya bakıyor. İlk başta Tony’nin bakışını, sonrasında da Tony’nin gözünden gelen kişileri görüyoruz. Son kapı açılmasını duyuyoruz, Tony kapıya bakıyor ve bum. Simsiyah ekran. Hiçbir ses yok. Gerçekten de Tony’nin dediği gibi oluyor. Öldüğümüzü hissetmiyoruz, aniden gidiyor. 

Şu ince düşünceye bakar mısınız Allah aşkına? Bir de bizim dizilere bak, sonu hep halay. Sürekli bir düğünle. Ya bu kötü karakterler evlenir iyi olur mangal yakılır, ya da iyi karakterler sonunda kavuşur yine düğün yapılır. Ama o düğün kesin yapılır. Bak burada çok övdüğüm Türk dizileri de var. Ama şuna eminim ki onların sonu da düğün. En baba mafya dizilerimizin sonu da düğün, holding sahibi yakışıklı ağabeylerimizin oynadığı dizilerimizin sonu da. Bu arada geçenlerde sormuştum o holdingler ne iş yapıyor diye; genelde reklam ajansı yahut ayakkabı firması diye cevap geldi bana. 25 yaşında kimse kusura bakmasın da sadece ajans işi yaparak efendim 2 çift ayakkabı satarak falan öyle villalarda falan da kalınmaz bu arada. Ben 26 yaşındayım şuradan eve gidemiyorum ağabeyim dizi yaşıyla 25 yaşında altında son model arabasıyla ajans yönetiyor öyle mi? Yok öyle bir dünya. Sinirlendim bak kafamın arkası uyuştu yine. 

Neyse değerli okuyucular, benden bu kadar. Buradan yazıyorum o kadar kişi okuyorsunuz anlamıyorum ki yine trendlerde bu saçma sapan dizilerimiz var. O yüzden size bir şey demeyeceğim hatta size müstehak açın Üç Kız Kardeş izleyin. Seversiniz öyle şeyleri. Ben gidiyorum. Siz de takılın işte neşenize göre. Haydi esenlikler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veli Söylemez Arşivi