Yeliz Arda

Yeliz Arda

Her şey çocuklukta gizli!

Her şey çocuklukta gizli!

Anne-babanın ya da çocuğa bakım veren kişilerin çocukla kurduğu ilişkinin kalitesi, tarzı, şekli onun gelecekteki yaşantısını ve nasıl bir yetişkin olacağı ile ilgili bilgiler verir. İlişkilerde bağlanma şeklimiz, insanın partneri ya da çevresiyle ilişkisini olumlu veya olumsuz derecede etkileyebiliyor

Yaşamda kurduğumuz ilk ilişki, ailemizle kurduğumuz güven ve sevgi bağlarında gizli. Çocukluğunuzda ya da erken dönemde yaşadığınız travmatik deneyimler, çözülmeyen her türlü çatışma ve sorunlar yetişkinlikte kurduğunuz duygusal ve arkadaşlık ilişkilerinde sizi etkilemeye devam edebilir. Psikoloji bilimi düşünüldüğünde ilk akla gelen “Çocukluğunuza inelim” cümlesidir. Çünkü her insanın “anavatanı çocukluğudur.”

Her ne kadar klasikleşmiş bir kalıp cümle olsa da aslında buradaki anılar, yaşanmışlıklar çok kıymetlidir. Çocukluktaki deneyimler, hayatı anlamlandırma biçimimiz, anne ve babamızla kurduğumuz ilişkiler, travmatik deneyimler, yaşanan olumsuzlukları nasıl anlamlandırıp kodladığınız, genetik etkenlerimiz yetişkinlikte hayatımıza ne tür insanlar alacağımız üzerinde çok etkilidir. Yani aslında doğduğumuzdan itibaren anne, baba veya kim tarafından bakım gördüysek, yetiştirildiysek onunla kurduğumuz bağlanma ilişkisi biz farkına varmadığımız sürece yetişkin ilişkilerimizde etkisini sürdürmeye devam ediyor.

SÜREKLİ TERK EDİLME KORKUSU YAŞAMAK

Kurduğumuz tüm ilişkilerin özünde olmasını istediğimiz güven duygusu, kişinin kendi ile kurduğu ilişkiyi ve başkalarıyla olan paylaşımlarıyla bağlanma türünün oluşmasını sağlar. Çocukluktan itibaren anne ve babası ile güvenli bağ kurmayı başarmış kişiler, gelecekteki ilişkilerini güven duygusu üzerine inşa ederken; ihmal edilmiş ya da sağlıklı ilişkilere hiç şahit olamamış kişiler, romantik ilişkilerinde iletişim konusunda başarısız olur. Bizim Bağlanma stilimiz; ilişkilerimize, kime nasıl davranacağımızı etkiler ve yön verir.

Eşinize veya partnerinize çok güvenmek istiyorsunuz ama bir şeyler sürekli içinizi rahatsız ediyor, kemiriyor, sürekli terk edilme düşüncesiyle anlamsız kaygılar yaşıyorsunuz ya da tam birine çok güvenecek ve sevecekken bir duygu sizin orada olmamanız gerektiğini ve oradan kaçıp uzaklaşmanızı söylüyor. İşte bağlanma stilleri dediğimiz bu stiller, bizim kim olduğumuza, ilişkilerimize ve davranışlarımıza büyük oranda yön verebiliyor.

PEKİİ! HANGİ BAĞLANMA STİLİNE SAHİPSİNİZ?

Yaşadığınız yetişkin ilişkilerinde kendinizi nasıl bir partner olarak tanımlarsınız? Kendine ve karşındaki partnerine de aynı şekilde güvenen, ilişkisinde emin olan şekilde diyebilir miyiz? Eğer kurduğunuz ilişkilerde bu duyguları hissediyorsanız yüksek oranda “güvenli bağlanma” stiline sahipsiniz diyebiliriz.

Yaşadığınız her türlü ilişkide, iletişimlerde kendiniz olmaktan korkmuyor, kendinizi rahat hissedip etrafınızdaki kişilerle fiziksel ve duygusal temas, sizin için korkutucu gelmiyorsa, temelinde güven olan sağlıklı ilişkiler yaşayabiliyorsunuz demektir.

Güvenli bağlanma ne zaman ve nasıl oluşur, dersek de eğer bebeklikten itibaren anne ve babanız veya size bakım veren kişi tarafından sürekli olarak fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarınız karşılandıysa, sizinle yeterli iletişim kurulup önemli ve yeterli, değerli bir birey olduğunuz size hissettirildiyse,güven bağı yaşamanız boyuca ilişkilerinizin temel dinamiğini oluşturur. Ebeveynler çocuklarına karşı özellikle sevgi, saygı, değer veren ve bunu gösterebilen, davranışları konusunda da tutarlı ve öngörülebilir davranışlara sahipse güvenli bağlanma oluşumu başlar. Güvenli bağlanan kişiler, yaşadığı ilişkide partnerlerine karşı daha empatik, duygulara önem ve saygı gösteren, duyarlı kişiler olmaktadır.

KAÇINGAN BAĞLANMA

Duygu ve düşüncelerinizi daha çok içinizde mi yaşarsınız? İnsanlarla iletişim ve ilişki kurmak sizin için kolay mıdır yoksa bu durumdan olabildiğince kaçmak mı istersiniz? Özgürlük alanınız sizin için çok önemli ve bunu yok edeceğini düşündüğünüz için ilişki kurmaktan mı kaçıyorsunuz? Eğer bu korkularınız varsa “kaçıngan bağlanma” stiline sahip olabilirsiniz. Peki kaçıngan bağlanma nasıl oluşur?

Eğer bebekken saygı ve yeterince sevgi görmemiş, iletişimin kısıtlı olduğu hatta hiç olmadığı bir ortamda büyüdüyseniz, kendinizi korumak adına kaçıngan bağlanma stilini geliştirmiş olabilirsiniz. Bu savunmayla bebek, dünyasına döner ve iletişimi çok sınırlı olur. Bebeğe duygularını ifade edebileceği bir ortam oluşturulmadığından yetişkinlik yaşamında da kişi iletişimde olmayı ve ilişki kurmayı sürekli olarak reddeder veya kaçar.

KAYGILI BAĞLANMA

Yaşadığınız ilişkilerde, partneriniz size, sizden çok daha güzel, akıllı, başarılı, güçlü, çekici mi geliyor? Kendinizi ilişkide yapacak olduğunuz herhangi bir davranışı sürekli olarak düşünürken bulup, davranışı yapmaktan, eleştirilmekten mi korkuyorsunuz? Eğer bunları yaşıyorsanız kaygılı bağlanma stiline sahip olabilirsiniz. Kaygılı bağlanma nasıl oluşur? Erken dönemlerinde sevgi, ilgi, onay almayan bebekler, güven duygusunu ebeveynleriyle yaşayamadıklarından kendi duygu, düşünce ve davranışlarından sürekli olarak şüphe ederler. Çünkü nasıl tepki alacakları konusunda güvensizlik yaşarlar. Bunun sonucunda da yetişkinlik yaşamında da kişi, ilişkilerinde güven olmayan stres ve huzursuz ilişkiler yaşar.

İLİŞKİLERİNİZDE TUTARSIZLIK VARSA...

İlişkilerde her an her şeyi yapabilecek biri misiniz? Davranışlarınız için, tahmin edilemez şeklinde yorumlar alıyor musunuz? Yaşadığınız içsel duygular ilişkilerden ve partnerlerinizden sizi uzaklaştırıyor mu? Dengesiz ve tutarsız duygu ve düşünceleriniz çoğunluktaysa; “korkulu/kaçıngan bağlanma stilinesahip olabilirsiniz. Korkulu/Kaçıngan bağlanma nasıl oluşur? Bebeklikten itibaren anne ve babanız tarafından bir an çok ilgi gösterilen, bir an da çok ilgisiz bırakılan ve bu duyguların ne zaman geleceği belli olmayan bir tutarsız ortamda büyüdüyseniz bu tutarsızlığı yetişkinlikte de yaşıyor olabilirsiniz. Özellikle yardıma ihtiyacı olan bir bebek, kısa sürede gerekli yardımı alamadıysa bu dünyayı güvensiz, her an başıma bir şey gelebilir ve kimse olmayabilir şeklinde anlamlandırabilir. Bunun sonucunda da yetişkinlikte yaşadığı ilişkide ne ile karşılaşacaklarını bilemediği sanrısına kapılarak, sağlıklı ilişki kuramamasına neden olabilir.

BAĞLANMA STİLİMİZİ NASIL DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ?

Güvenli bağlanan kişilerin, daha uzun süreli ve düzenli romantik ilişkileri olduğu görülürken; kaçınmacı bağlanma stiline sahip kişilerin sadece romantik ilişkilerinde değil, diğer tür yakın ilişkilerinde de genelde olumsuz duyguları daha yoğun hissettiği görülüyor. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar bağlanma stilimizin hayatımızın sonuna kadar kaderimiz olmadığı ve bu olumsuz durumları, daha sonradan da olumlu davranışlara dönüştürebileceğimiz konusunda bizleri umutlandırıyor. Çalışmalar duygusal sıcak bir partnerin veya bir arkadaşın veya güvenli bir çevrenin bu stilleri olumlu yönde değiştirebildiği yönünde. Çocuklukta şekil almaya başlayan bağlanma stilimize nasıl anne, baba veya bakım veren figürler yön veriyorsa; yetişkinlikte de bağ kurduğumuz insanlarla olan güven, sevgi ve saygı; ilişkilerimizin bağlanma türümüze iyi veya kötü yönde etkileyebiliyor.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yeliz Arda Arşivi