Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Holokosttun sahte intikamı yüklenen halk

Holokosttun sahte intikamı yüklenen halk

“Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!

Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!

Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!

Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır! Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında?

Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?

Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!

Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?

Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!

Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış!

Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı?

https://fikirnamedergi.com/wp-content/uploads/2018/03/seyh-ahmed-yasin-640x460.jpeg

Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye. ‘Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü’min kullarına yardım et!’ diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor?

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık. Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz.

Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!

Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!

Temennimiz, Allah’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!

Umarız bizim aleyhimize olmazsınız!

Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları! Allah’ım! Sana şikâyette bulunuyorum… Sana şikâyette bulunuyorum… Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin… Sen bizim Rabbimizsin…

Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı? Allah’ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına, sana şikâyette bulunuyorum.

Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı… Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı… Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikâyet ediyoruz…”

Yukarıda yapılan dua 22 Mart 2004 tarihinde bir İsrail saldırısıyla şehit olan, Filistin'de işgale karşı iki ayrı intifadanın öncülüğünü yapan, vücudunun felçli olmasına rağmen Allah yolunda mücadele eden, direnişten geri kalmayan, tekerlekli sandalyede engeli kendine engel olmayan, Siyonistlerin korkulu rüyası, büyük liderlerden Şeyh Ahmed Yasin’e aittir.

Bu yüzyılda en çok konuşulan tarihsel olaylardan birisi de Yahudilerin yaşadıkları Holokost olayı ve İsrail Devletinin kurulmasıdır. Her fırsatta Holokost’u gündeme getiren İsrail’in ve işbirlikçilerinin İsrail’in uygulamalarına ve politikalarına sessiz kalması ve yaşanan insanlık dramını görmezden gelmesi, verilen cılız tepkiler iki yüzlülüğün göstergesi değil de nedir? İsrail’in akıl almaz emelleri için, Holokostun günahı ve sahte intikamı şimdilik Gazze’de yaşayanlara, Filistin topraklarına yükleniyor. Bundan sonra sıranın kime geleceği malumun ilanıdır…

İsrail pazarladığı ve oluşturduğu sahte ve korkuya dayalı algılar sosyal medya dahil tüm platformlarda sunulmaya devam ediliyor. Yenilmez ordusu(!), yıkılmaz istihbaratı(!), tek başına da kalsa tüm düşmanlarını yenecek güçte olduğu(!) söylemleri ve buna benzer iddialarını canlı tutmak adına Gazze’de yaptıkları, özellikle ABD'den ve diğer Avrupa ülkelerinden istediği tüm siyasi ve askeri desteği almasıyla birlikte bölgede barışın sağlanması ve İsrail’in büyük Arz-ı Mev'ud. hayallerinden,politikalarından vazgeçmesi pekte kolay görülmüyor.

Bu dünyada her şey Allah’ın koyduğu sebep-sonuç ilişkilerine göre şekillenir. Arzu ettiği bir şeyin olmasını isteyen kişi, onun sebeplerini yerine getirmekle mükelleftir. Yukarıdaki Şeyh Ahmet Yasin’e ait duadaki satırlar sadece kavli duayı değil fiili duanın da gerektiğini insanlığa duyuruyor.

Ezan gibi dinmeyen, bayrak gibi inmeyen, ölümü şehadet gören bir ruha sahip başta adı Müslüman olan herkes için yaşanan acı olaylar karşısında sadece kınamak/ dertlenmek yetmez.

Bir duanın içinde şikayet konusu olmayacak bir yaşam sürmekte hepimiz için önemli.

Çünkü kadim kültürümüz ve dinimizin öğretileri bize şöyle der:

Mazlumun (haksızlığa uğrayan kimsenin) duası kabul edilecek üç duadan birisidir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi