İddiası, İdeali, İdeası olan örnek şahsiyet
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, Tarihin azabından kurtulamayacaklar.
İddiası, İdeali, İdeası olan örnek şahsiyetlerden birisidir Sezai Karakoç. Kendi toplumuna yabancılaşmadan düşüncesiyle, inancıyla, hayatı ve çağı doğru okumasıyla birlikte, geride bıraktığı eserlerle hakikate giden yolu topluma korkmadan gösterebilen ve yaşadığı hayatı buna şahit tutan gençlerimize tanıtılması gereken önemli şairlerimizden birisidir.
1933 yılında dünyaya gelen şairimiz yaşadığı dönemde, savaştığı ve uğruna şehit olduğu değerleri uğruna hak etmediği çileleri çeken bir toplumun canlı şahitlerindendir. At izinin it izine karıştığı buhranlı dönemlerde dahil her zaman, hangi coğrafyanın hangi iklimin çocuğu olduğunu unutmayan, bedeli ne olursa olsun susmayan bir şahsiyettir. 1960 yılından sonra yazdığı şiirler incelendiğinde bize ait kadim değerleri yok saymayan ve sahip çıkan, sadece şair yönüyle değil topluma ruh üflemesini bilen bir lider yönüyle de kendisi Anadolu halkını temsil edebilen, kalemi güçlü sayılı isimler arasında görülür. Öz değerlerin, milli ve manevi değerlerin yok sayıldığı, dışlandığı, modernizm kıskacına düşürülen toplumun içinde susmamış, hakikatin de temsilcisi olmuştur. Modernleşme karşısında ruhumuzu kaybetmememiz gerektiği yönünde mesajları olmuştur.
Modernleşme sürecinde bu toplumun masumlarına, mağduriyet ve mazlumiyet gömleği istemeseler de zorla giydirilmiştir. İffet, ismet ve ihlas gömleği giymemeleri için her türlü ortamlar hazırlanmış, giyenler yok sayılmış, her türlü yaptırıma maruz bırakılmışlardır. Kendi gibi düşünmeyenlerin hiç bir zaman iktidar, istikrar ve istikamet gömleği giymemeleri için de idraklerine her daim deli gömleği biçmekten geri kalmamışlardır. Sezai Karakoç ve ondan etkilenen isimler biçilen bu deli gömleklerine rıza göstermeyerek yola çıkmakla kalmamışlar, yazdıkları eserler ve düşünceleriyle hakikat yolunun yolcularına kutup yıldızı olmayı da bilmişlerdir.
Bizim modernleşme sürecimiz ele alındığında, gelişmenin ne demek olduğunu, nasıl olması gerektiğini bugün bile tam anlamıyla kavrayabilmiş, anlayabilmiş bir toplumsal bütünlük yok hali hazırda. Modernleşmek adına bizim adımıza düşünen, neyin iyi, neyin kötü olduğuna bizim adımıza karar veren, bunu kendinde hak gören, ancak bizden olmayan, bize çok ırak olan düşüncelerin ve elit kesimlerin toplumda açtığı yaralar öyle kolay kapanacak yararlarda olmamıştır. Batı’nın modernleşmesi, ekonomik-toplumsal yapının dönüşmesi ve bu ikisinin eş zamanlılığını izleyen bir toplumsal dönüşüm olarak belirirken Türk modernleşmesi, ekonomik ve toplumsal farklılaşmayı hızlandıran siyasal dönüşüm süreci olmuştur.
Sezai Karakoç’un 'Masal' şiirinde yer alan ifadeler bu süreci en güzel şekilde anlatıyor bizlere. Yedi oğlunu Batı'ya gönderen Doğulu bir babanın İlk altısı kendi özlerini yitirerek kaybolur Batı'da. Yedinci oğul gelir en son, değişmemeye yeminlidir.
Bu yüzden kendine bir mezar kazar ve seslenir:
Batılılar!
Bilmeden
Altı oğlunu yuttuğunuz
Bir babanın yedinci oğluyum ben.
Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden.
Babam öldü acılarından kardeşlerimin,
Ruhunu üzmek istemem babamın.
Gömün beni değiştirmeden,
Doğulu olarak ölmek istiyorum ben.
Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var:
Karşınızdakini değiştirmek
Beni öldürseniz de çıkmam buradan
Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
Fakat değişmeyecek ruhum.
Akla şu soru gelebilir. Niçin? Sezai Karakoç’un eserlerini gençlerimize okutmalı ve okumalıyız…
Niçin sorusunun cevabı insanın amaçlarını bilmesini sağlar. İnsana verilen akıl, vicdan, kabiliyetler, bir çift göz, bir çift kulak, kalp, dil, ve daha fazlası doğru kullandığında Niçin? Sorularına da doğru cevaplar bulabilecektir. Lakin yaşadığımız görme odaklı toplumda sadece kulaklara değil, kalplere de işittirilecek sözlere ihtiyaç aşikârdır.
Kalbini ele alıp onurluca yürüyen/yürüyebilecek insanlardan mıyız? Sorusuna cevabımız ne olacaktır?
Tarih boyunca her alanda ve her toplumda kendi içinde kanaat önderi olarak atfettiği kişiler her zaman olmuştur. Bizim iklimimiz ve coğrafyamızda bu alanda oldukça zengindir. Sahip olduğumuz bu zenginlikler sayesinde ruhunu kaybetmeyecek ve konuşması gereken yerde susmayacak, her daim Hakkın ve hakikatin temsilcisi olacak diriliş erleri yetiştirmekten vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
Dikkat edilmesi gereken bir konuda; son dönemlerde artık gerçek yaşamın dışında yeni bir hayat tarzı, sanal âlem veya sosyal medya/metaverse insanlığa sunulmuş vaziyettedir.
Ülkemizin gençlerinin bu platformlarda kaybolmaması, istikamet ve söz sahibi olmalarını istiyorsak; bu topraklara nefes olmuş, insanlığa ruh üfleyen değerlerimizi ve eserlerini genç nesille buluşturmak zorundayız.
‘’Olan/Olması gereken! Olanla özdeşleşir/ bütünleşirsen, olması gerekenlere de kör olursun.
Kendi toplumuna yabancılaşmayan bir nesil için önceliklerimizin farkında olmak,
Çağımızın yaygın sorunlarından körleştirilmiş kitleler, bakıp görmeyenlerden olmamak,
Kendinin bilincinde, kendini tanımlayabilen biricik varlık insanın, iradesinin ve sorumluluklarının farkında olmak,
Her alanda yenilgi korkusunu aşabilmek ve o korkuya teslim olmamak,
Tüm çalışmalarımızın, insanımızı körleştirmeye değil aydınlatmaya yönelik olması,
Öz kültürümüzün gönüllere işlenerek toplumumuzda hayat bulması,
İktidar, istikrar ve istikamet gömleğini giyip hakkıyla bizden sonrakilere verme gayesi ve daha fazlası…
Dijital çağda teknolojiden, siyasete, tiyatrodan, sinemaya kadar her alanda yeniden ‘Diriliş’in İslami kodlarının yazılmasını gaye edinenler onun eserlerine başvurmakla yola çıkıp, yol alabilirler.
Onun kendi ifadesiyle:
"...Allah'a inanıyorum.
Ben bir diriliş işçisiyim.
Allah kentinin işçisiyim.
Allah'ın övdüğü beğendiği İslam toplumunu ören, toplumunun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öte övüncüm olamaz." diyen, önder şahsiyetlerimizden Sezai Karakoç’un mesajlarını ve eserlerini okumak, doğru anlamak ve anlatmak da önceliklerimiz arasında yer almalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.