Neyi bekliyoruz?
Hız ve haz çağında yaşanan değişimler toplumun her kesiminde etkilemekte ve uygun tepkiler verilmediğinde beraberinde ruhsal ve bedensel sorunlara yol açabilmektedir.
Hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve delilleri bulunduran vahiy pınarından uzak kalınmış bir yaşamdan mahrum kalmak, zihinlerimizi ve kalplerimizi doğru kaynaklardan beslememek, kalplerimizin katılaşmasına, yaratandan da uzaklaşmamıza da yol açacaktır.
Acelede nedamet, düşüncede selamet olmakla birlikte öncelik sırası olan işlerimiz olduğunun bilincini de yitirmeyelim.
Asırlar öncesinden kadim kaynaklarımızdan bizlere yapılan bir uyarıya birlikte bakalım:
Yedi şeyden önce işlerinizde acele ediniz!
1-Unutturucu fakirliğimi bekliyorsunuz?
2-Tuğyan ettirip azdırıcı zenginliğimi bekliyorsunuz?
3-İfsad edici hastalığımı bekliyorsunuz?
4-Aklınızı götürecek ihtiyarlığımı bekliyorsunuz?
5-Ani ölümümü bekliyorsunuz?
6-Deccalimi bekliyorsunuz? Bu beklenen gaib bir şeydir.
7-Yoksa kıyametimi bekliyorsunuz? Kıyamet ise hepsinden kötü, hepsinden daha acıdır. (Tirmizi-Zühd4,2308);(Nesai-Cenaiz123,4-4)
Bu yapılan uyarıyla birlikte baştaki soruyu bir kez daha soralım o halde. ‘’ Neyi bekliyoruz’’ İşin ciddiyetinin ne kadar farkındayız?
Hayat yolculuğumuzda imtihan sorularımızın sıkıntılar, musibetlerden oluştuğunu, bu imtihandan başarılı çıkmanın şartının da: ‘’ Sabır ve Rıza’’ olduğunu kadim kültürümüz ve kaynaklarımız bizlere aktarıyor.
Sabır ve Rıza ekseninde gerek iş, gerek sözde haddi aşmadan yani israf etmeden bir hayat yaşamakla, güzel işler yapmakla sorumlu olduğumuzu unutmayalım.
Maruf Kerhi bir müride:
-Bir amacı gerçekleştirmek üzere yapılan Salih işleri terk etme, seni sadece o güzel işlerin Allah’ın rızasına götürür.
Uyarısında bulununca müridi de:
-Bahsedilen işler hangileridir? diye sorunca şu cevapla karşılaşır:
-Hakkın emirlerine itaate devam etmek,
-Müslümanların işine, yardımına koşmak ve
-Onlara daima nasihatlerde bulunmaktır.
Hakka ve halka hizmet noktasında sınır olmadığına göre önce kendi hakkımızda bilinç, sorumlu olduğumuz hayatın anlamı hakkında da akli ve kalbi yönden bilgi sahibi olmak zorundayız.
İyi duyguları, beden ülkemizde iktidara getirebilmektir bütün meselemiz…
Yeryüzünü imar ve inşa etme sorumluluğumuzu akıldan çıkarmadan, doğruyu, güzeli ve hakikati bulmak, yaşamak ve hayata hâkim kılmak adına arayış içinde olmaktan vazgeçmeyenlerden olmayı başarmak adına kendimizi sorgulamakla işe başlamak güzel bir adım olacaktır.
Seçkinlerden olabilmek adına içinde bulunduğumuz bu Rahmet ayında, isterseniz bazı soruları kendimize yöneltelim:
1-İhtiyaçlarla ihtirasların birbirine karıştırıldığı dünyada yaşanan her türlü zorluğun geçici olduğunun farkında mısın?
2-İçinde bulunduğun her durumu imtihan bilip kanaat ediyor, sabır gösteriyor musun?
3-Bir değer olduğunun ne kadar farkındasın? Yaradılış gayende helal dairesinde hayat sürüyor musun?
4-Şeytani tavırları terk edip, Ademi tavırlara bürünme noktasında durumun nedir?
5-Dijital dünyada bizlere empoze edilemeye ve sunulmaya çalışılan hayatın, kadim kültür ve değerlerimizden kopuk bir hayat olduğunun farkında mıyız?
6- Duyguları ve mantığı doğru kullanmak becerisine sahip birimiyiz yoksa aklı duygularının gölgesinde kalan bir insan mıyız?
7--Zamanın kıymetini bilme ve doğru yönetebilme becerilerimiz ne durumda?
8-Kişisel kapasitemizin farkında mıyız ve doğru alanda kullanıyor muyuz?
9-Zihinlerimize yapılan bilinçli ve profesyonel saldırılarla bize sunulan sahte korkuların, korkulan şeyden daha zararlı olduğunu biliyor, gereksiz korkuların, kuşkuların ve anlamsız kaygıların gayret kanatlarımızı bağladığının farkında mıyız?
10-Hata yapmanın insanlara mahsus olduğunu ama aynı hatayı yapmanın aptallık olacağının farkında mıyız?
11-Amaçlarımızın farkında olup, doğru gerçekçi amaçlar belirleyebiliyor muyuz?
12-Her türlü işlerimizde seferin önemli olduğunun, zaferin sabır gerektiğinin ne kadar farkındayız?
13-Kaynaktan sapmadan, aklını ve ruhunu beslediğine inanıyor, ilim yolcusu olma adına gayretini yeterli görüyor musun?
14-Umut sahibi, uyumlu, ubudiyet bilincinde, ufuk sahibi insan olma noktasında durumunu sorguluyor musun?
15-İşlerimiz niyetlerimize göre mi?
16-Kemalimiz için malayaniyi terk etme gayretinde miyiz?
17-Kendi için istediklerimizi kardeşlerimiz içinde isteyebiliyor muyuz?
18-Helal olanlar zaten açıklanmışken, şüpheli olan şeylerden sakınmak gerektiğinin farkında olup hayatına yön verebilecek misin?
19- İhtiyaçlarla ihtiraslarını birbirinden ayırt edebiliyor musun?
20- Hayatta “İdeal bir nesil, güvenli bir dünya” bırakmak adına; çocuklarının iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, faydalı ile zararlı olanı, helal ile haramı bilecek ve seçecek şekilde yetiştirilmesi, onların sağlıklı tercihler yapabilmesi için onları bilişsel, duyuşsal, psikomotor alanlarda donatıp, ahlaki kararlar alması ve ahlaki davranışlar sergilemesinin önemini kavramaları, hayat düsturu haline getirmeleri adına sorumluluklarını yerine getirdiğine inanıyor musun?
21- Geçirdiğin ömründe /imtihanında kendine bir puan verecek olsan; “emanet bilincinde olup, sorumluluk sahibi olarak yaşamak” konusunda kendinize verdiğimiz puanın ne olacaktır?
Tüm bu soruların cevabını her kes kendince verebilmeli, derin tefekkür etmeli. Rabbinden Merhamet, Afiyet, Hidayet, Rızık talebinden de bir an geri durmamalı.
Her şeyin anlam ifade ettiği bir dünyada “her şey ne kadar da anlamsız’’ diye sözlere şahit olmak istemiyorsan; her nefes alışında amaçlarını gözden geçir.
Bütün meselemiz anlamak, anlatmak, istemek ve daha sonra da tetkik etmek ve hayatımızın her anında elde edilen kazanımların kalıcı ve sağlıklı değişiklikler meydana getirmesi için istikrarlı yaşam sürdürmek olmalıdır.
Emanet bilincinde olup, sorumluluk sahibi olarak yaşama gayreti gösterenlere, bütün bu söylenenler ışığında kendi haklarında bilinç, sorumlu oldukları hayatın anlamı hakkında akli ve kalbi yönden bilgi sahibi olmak konusunda bir derdi olanlara ne mutlu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.