Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

VESİLETÜN NECAT ve MEVLİD KANDİLİ

VESİLETÜN NECAT ve MEVLİD KANDİLİ

Süleyman Çelebi’nin Vefatının 600. Yıl Dönümü (1422)

UNESCO’nun 9-24 Kasım 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen 41. Genel Konferansı’nda 41C/15 sayılı belgesi çerçevesinde alınan karar gereğince “Süleyman Çelebi’nin Vefatının 600. Yıl Dönümü” Azerbaycan, Bosna Hersek, Gürcistan, Kuzey Makedonya, Romanya ile Ukrayna’nın desteğiyle 2022 UNESCO Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri arasına alınmıştı.

19. yüzyıl ortalarından itibaren bilimsel araştırmalara konu olan yabancı dillere de çevrilen Mevlidin ve yazarının, UNESCO anma ve kutlama yıldönümleri listesinde yer alması bu topraklara ruh üfleyenlerin insanlık için umut olmaya devam ettiğinin de bir göstergesi olsa gerektir.

Süleyman Çelebi, Peygamber'e olan muhabbetini, sevgisini, bir toplumun düştüğü yerden kalkma reçetesini sunduğu bu esere “vesiletü'n-necat” ismini vermesinin ardındaki sırrı da düşünmek gerekir.

Bitmek tükenmek bilmeyen dünya geneli savaşların düşmanlıkların yok edecek yegane şeyin ilacı sevgidir, muhabbettir. O muhabbetin kaynağı da bize nasıl ve kimleri sevmemizi öğretecek, ufkumuza, ubudiyet bilincimize yön verecek olan yegane kişi Peygamber'imizdir.

Kadim bir söz:

“Muhammed'den muhabbet oldu hasıl

Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl”

Peygamber sevgisi ve onun ahlakıyla ahlaklanmak bir insanda, ailesinde ya da mensup olduğu milletin fikrî, siyasî, içtimaî, kültürel yapısında olumlu tesirler meydana getirmemişse, bu sevgi kuru bir iddia olacaktır.

İşi sembolik Mevlid kandil kutlamalarının ötesine taşımak gerekir. Eğitimciler, veliler, sivil toplum kuruluşları günümüz gençliğine bu sevgiyi ve onu kaynaktan sapmadan doğru bir şekilde tanıtmayı başardıkları ölçüde insanımıza ve insanlığa umut olmayı başaracaklardır.

İbret alınacak bir sahneyi paylaşalım:

Gecenin bir karanlığında yaşadıkları sıkıntıyla uyku tutmayan yola çıkan üç yolcu…

Üç yolcu farklı noktalarda bir araya geliyorlar ve gecenin karanlığında yönlerini bir haneye çeviriyorlar.

Ebu’l-Heysem (ra)’in hânesi; kendisi, hanımı, bir de 5-6 yaşlarında küçük bir çocuktan oluşan bir âile..

Önce kapıyı Hz. Ömer (ra) çalar ve o gür sesiyle:

-“Ya Ebe’l-Heysem!” diye seslendi. Ne Ebu’l-Heysem (ra) ne de hanımı sesi duymamıştır. Fakat yatağında mışıl mışıl uyuyan o yavru, birden yatağından fırlar:

-“Baba! kalk Hz. Ömer geldi bizim eve” dedi. Ebu’l-Heysem (ra), çocuğunu rüya görüyor sanır.

-“Yat oğlum, gecenin yarısı, bu vakitte burada Ömer’in işi ne!” Çocuk yatmıştır.

Kapı açılmayınca, Biraz sonra kapıyı vuran, ince narin ve o tatlı sesiyle Ebû Bekir (ra), gelip seslenir:

-“Yâ Ebe’l-Heysem!” Çocuk yine heyecanla, kalkar ve:

- “Babacığım!... Hz. Ebu Bekir geldi” diye bağırır.

– “Yat be evladım! Bu saatte Ebu Bekir’in ne işi var?” der uykunun verdiği ağırlıkla.

Babası onu tekrar yatırmıştır. Fakat son gelen, sesin sahibi soluğu cenazeleri dahi dirilten Allah Resûlü’ydü…

- “Ya Ebe’l-Heysem!” diye seslenince, çocuk, artık yayından fırlayan bir ok olmuştur. Hemen kapıya doğru koşar,aynı zamanda:

- “Baba kalk... Baba kalk… Resûlüllah evimize geldi!” der. Ebu’l-Heysem (ra), neye uğradığını şaşırmıştır. Hemen kapıya koşar. Hayretler içerisindedir.

Gecenin bu saatinde, hanesini, Sultanlar Sultanı şereflendirmiştir. Yaşananların devamı siyer çalışmalarından okunabilir. Burada bizi ilgilendiren ve kendimize sormamız gereken soru şu olmalıdır:

Nedir acaba 5-6 yaşındaki çocuğun kalbindeki bu sevgiyi mayalayan ve sesin sahibini tanıtan?

Elbette çocuğu eğiten ailenin ve içinde yetiştiği toplumun Allah’ın elçisine verdiği değerdir.

Gayesi bireysel ve toplumsal olarak "Vesiletün Necat" olanların yapacağı en önemli işlerden biriside, neslimizi, Allah sevgisi, Rasulüllah aşkıyla, Kur’an ahlâkı ile donatmak olmalıdır. Çocuklarımız yukarıda anlatılan hikâyede ki gibi kapılarında onun sesini işitmeyecekler ancak vereceğimiz doğru eğitimle gönüllerinde onun ahlakını işitip, ışığında yol almayı başarabileceklerdir.

Onu tanıyan ve onun kutlu yolundan yürüyenlere kaynaklarda geçen bir müjde:

“Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri hâlde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim.”

Kur’an ne diyor?

Ahzâb Suresi 21. Ayet :

“Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”

“Vesiletü'n-Necat’’ arayışındaysak, kendimizi ve neslimizi kurtarmayı düşünüyorsak, duygu ve düşüncelerimizi sürekli gözden geçirelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi