Korkutalım mı?

Virus korkusu temizlik kavramını öne çıkardı diyorlar.

Doğru demişler. Yanlış diyen beri gelsin.

İlkokul yıllarını hatırlayınız, “Ellerinizi yıkayın”la başlayan telkin ve tavsiyelere rağmen kimse elini yıkamazdı.

Peki, şimdi? Herkes yıkıyor. Hem de 20 saniye

Neden?

Virüs korkusu.

Benim yaşımdakiler hatırlar

Okullarda tırnak muayenesi vardı,

Peki, tırnak kesme alışkanlığı var mıydı?

Biz başkayız biraz.

Çiçeklere basmayın, BASARIZ

Kanepeleri kırmayın, KIRARIZ

Sokaklara Tükürmeyin, TÜKÜRÜRÜZ

Havuza işemeyin, İŞERİZ

Klakson çalmayın diye adeta yalvarıyoruz, ÇALARIZ

Araba kullananlara alkol almayın, hız yapmayın, ALIRIZ VE YAPARIZ…

Acaba bilim kurulu bu konuda da bir açıklama yapsa!

Bu sıkıntılarda çözülür mü dersiniz””

Ben çözülür diyenlerdenim.

Ellerinizi yıkayın tavsiyesine herkes uyuverdi.

Niye?

Çünkü can korkusu.

Bir yerden başlamak lazımdı. Biz de buradan başlamış olalım.

Piknikçilere ortalığı kirletmemelerini anlatamıyoruz,

Koskoca adamlara denize çöp dökmemelerini öğretemiyoruz,

Futbol maçlarında tribünde ve parklarda maymun gibi yedikleri çekirdeklerin kabuklarını binlerce kişi yere atsın hâlâ.

Eğitimcilerimiz ve Din Alimlerimiz bu konuda hiçbir şey yapamadılar!

Biz işi isterseniz yine bilim kuruluna havale edelim.

Olur, mu dersimiz?

***

Birazda Büyük Amerika’dan bahsedelim isterseniz.

Amerika’da neler oluyor?

1950’li yılların başbakanı “Türkiye’yi Küçük Amerika yapacağım” demişti sonu malum.

Bir başbakanımız da “banane Amerika’dan o da kim?” demişti ya,

Ben de şimdi sormak istiyorum, kim büyük kim küçük gördünüz mü?

Amerika’mı? Yoksa büyük olan Türkiye’mi?

Son olayları gördünüz. Irkçılık canım ırkçılık.

Irkçılık orda hep vardı.

Bizim Gezi olaylarında mesele nasıl ağaç değil idiyse.

Trump hâlâ anlamamış olsa bile orada da asıl mesele ırkçılık değil.

Bütün kumpaslara rağmen, seçimi Trump kazanırsa hiç şaşırmayın.

***

CHP Genel Başkanı, teşkilatına bakın neler demiş,

“İnsanlara ümitsizlik vermeyin, korkutmayın. Türkiye güçlü bir ülkedir.”

Ne güzel... Bal akıyor ağzından.

Tam rahatlamıştım, aynı genel başkan, bir gün sonra öyle karanlık bir tablo çizdi ki, kâbus gibi...

Moralim yine sıfır oldu…

***

İki haftadır Ayasofya’ya dair yazıyorum. Yorumlarıyla ya da bana ulaşarak teşekkür eden okurlarıma sonsuz teşekkür ediyorum.

Yazımı yine Ayasofya ile bitirmek istiyorum.

İlmini takdir ettiğim İlber Ortaylı, Ayasofya konusunda zırvalamış o da beni çok üzdü..

İlber Hoca bir tehlikeden bahsediyor:

Ayasofya ibadete açılırsa, dünya ülkelerinin nasıl bir tepki vereceğini de düşünmek lazım diyor.

Düşündüm hocam.

Bu konuda korkutma bizi.

Hiçbir halt edemezler çünkü…