Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

TARİH YAZMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ?

TARİH YAZMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ?

Cumhuriyet tarihi boyunca, Türk tarihi ya da Türklerin tarihi hep ikinci plana itildi. Bu konularla ilgili fikir beyan edenler hep sıradan aykırı kişiler olarak görüldü.

Bu sebeple ilk yayınlanan "İslamiyet’ten önce Türkler" kitabım o yıllarda çok eleştirilmişti.

Neden diye sorarsanız, hala anlamış değilim.

Bir bölümümüz Batılaşma hayaliyle "Türkler barbar pos bıyıklı ter kokulu dağ ay..." derken.

Bir başka grup ise Arapları Türklerden üstün tutup işin içine dinimizi de karıştırarak "Türk olduğunu söylemek savunmak ırkçılık" diyerek saçmalıkları tartışır hale getirdiler.

İçimizdeki bu ucubeler kabul etseler de etmeseler de, bu toplumun mayasında, dünyanın kabul ettiği, tarihi yapan, fakat kendi tarihini yazamayan, birileri var.

O birilerinin adına da Türk diyorlar.

Toplumumuz, Türk tarihini tartışamayan, günlük siyasete tarihi alet ederek sözde saçma sapan tezler sürerek kendini, tarihini, inkar eden bir toplum hâline dönüşmüştür.

Ne yapmalı derseniz öncelikle Milli Eğitim Bakanlığımızın Tarih derslerini kaldırma, ders sayısını azaltma düşüncelerinden vazgeçip etkin, bilgili Türk tarihini özümsemiş öğretmenlerle iyi bir müfredatla ustaca bir üslupla gençliğe aktarması gerekir.

Türk halkının tarih kirlenmesi yaşadığı tartışılmaz.

Onun için bir tarafı aydın görünümlü Batıcı grup yanlışlarından dönmeli, diğer tarafı da dinimizi hurafelerden saçma tarikat söylemlerinden koruyan din alimleri ile doğruyu bulmalıdır.

Kitle iletişim araçlarının doğru düzgün tarihî belgeler, belgesel filmler ortaya koyması, tiyatro ve sinemamızın tarih temelli dramaya yeterince ve başarılı bir biçimde eğilmesi ile bu saçma düşüncenin diğer sorumluları da aklı selim hareket etmeli ki toplum uçurum kenarından dönebilsin.

Zira toplum tarihini sadece tarihçilerin kitaplarını okuyarak öğrenmez.

Esas görevini yapması gerekenler yanlışlara takılıp kalırsa, Türkiye Devleti’nin tarihî idarî yapısı, kültürel dokusu üzerinde maalesef söz sıradan kişilere ve tarikat sohbetlerine kalır. Buralardan yetişen gençliğin doğru dürüst bir tarihe dayalı toplum analizci bir yaklaşıma sahip olması mümkün değildir.

Günümüzde maalesef yaşanmamış olaylarla bir tarih yazılmakta ve anlatılmaktadır.

Bu yazılan tarihle övgülerin ve eleştirilerin ölçüsü yoktur. Bu yazılanlarda ve anlatılanlarda tarihçiliğinin esasını teşkil eden yazılı belgeler, ispatlı gözlemlerden hiç eser yok.

Tarih yazıcılığında tüm İslam alemi tarih ve coğrafya bilgisi bakımından da çok geridir.

Buralarda ülkemizde olduğu gibi tarih politik nutuk ve söylemlerden ileri gidememektedir.

Oysa Türk halkının doğru tarih bilgi ve şuuruna sahip olması kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Yazımızın ilk bölümünde yazdıklarımızı tekrarlamak istiyorum.

Milli Eğitim Bakanlığımızın tarih derslerini eskisi gibi tekrar geniş bir müfredat ve ustaca bir üslupla gençliğe aktarması gerekir.

Çünkü bugünkü nesiller uğrunda kavga etmeye hazırlandıkları sloganlar hakkında en küçük tutarlı bilgiye sahip değiller.

Türkiye Devleti’nin bugünkü şekli cumhuriyettir.

Eski bir devletiz.

Osmanlı Türklerin imparatorluğuydu, bugün de Türklerin cumhuriyetinde yaşıyoruz. Bu iş bu kadar basittir.

Cumhuriyeti kuran komutanlarımızın hepsi o imparatorluğun yetiştirdiği askerlerdir.

Türk inkılabı ve reformlar Osmanlıyı karalamak için yapılmadı. Aksine geçmişteki güzelliklere daha bilinçli dönmeyi ve bakmayı hedef olarak görmek için yapıldı.

Türkler muhteşem tarihimizin karanlık yollarından alnının akıyla çıkmış fakat bunu tartışamayan, günlük kaba siyasete tarih bilgisini alet ederek saçma tezler ileri süren bir toplum hâline dönüşmüştür.

Cumhuriyeti kuranlara saldırmak acizliktir. Biz bunu yaptık.

Ancak ben bunun bir ideoloji, hatta yanlış tarih yorumuna bile dayandığına artık inanmıyorum. Arkasında nelerin olduğunda ayrı bir araştırma konusudur.

Bazı gruplar; Türklerin generallerini, devlet adamlarını tarihî zenginliklerini, kültürlerini küçümseme eğilimindedir. Onların küçümsenmesiyle kendilerinin yüceltileceğini sanıyorlar.

Bütün istediğimiz huzur içinde inandığımız gibi yaşamak, ekonomik problemleri alt etmek, çocuklarımızı ve gençlerimizi daha iyi. Özünden kopmamış bir eğitimle geleceğe hazırlamak.

Anadolu şehirlerinin şu anda ihtiyacı olan; içi tarih şuuruyla okuyan gençlerle dolu kütüphaneler, yine içi şuurlu ibadet eden gençlerle dolu camilerdir.

İçi doldurulmayan kütüphane yapmak da üniversite açmak da yetmez. İçi doldurulmayan cami yapmak da yetmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yücel KEMANDİ Arşivi