Bu yazımla birlikte yazıların sonunda, yazımın içeriğiyle ilgili Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a ait sözler paylaşacağım.

Paylaşma sebebim; bu sözlerin yazılarımı çok güzel özetliyor olmasıdır.

Ayrıca günün anlamını ve son zamanlarda yaşadıklarımızı da çok güzel anlatıyorlar.

Bazı okurlarım bu sözlerden rahatsız olabilirler.

Rahatsız olanlar, kusura bakmasınlar ben bunları yazmaya devam edeceğim.

Çünkü daha Erbakan’ı anlamayanlar var. Hala 28 Şubat zihniyetinde olanlar var.

Şu anda Türkiye’de, dünya ile bir meydan okuma yaşanıyor. Bu meydan okumayı çok iyi anlamamız ve bu doğrultuda hareket etmemiz gerekir.

Bugün, karşı karşıya bulunduğumuz “meydan okuma” gerçekte nedir?

Batı ile yaşanan gerilimin anlamı nedir?

Bunları değerlendirmek için, biraz gerilere gitmek gerektiğini düşünüyorum. Yani Osmanlının son zamanlarını iyi öğrenmemiz gerekir.

Ancak önce Erbakan’dan bahsedeceğim, onun sağlığında yaşadıklarını ve ölümünden sonra söylenenleri tüm okurlarıma hatırlatacağım.

Önce “ulusalcı” ve “bazı Kemalist” çevrelerde “Biz Erbakan Hoca’yı yanlış anlamışız. Oysa en millici adamlardan birisi oymuş” gibi pişmanlıklar.

Sonra eski Genel Kurmay Başkanından ve 28 Şubat’ta onun aleyhinde olan basından itiraflar.

Oysa Erbakan’ı görevden uzaklaştıran süreçte, bu adamlar ve askerler başroldeydi.

O gün Türkiye için en büyük tehlike dedikleri Erbakan’a bugün neden sahip çıkma gereği duyuyorlar onu iyi okumak lazım.

Batı, Erbakan’ı hiç istemiyordu bu tamam, ancak içerdeki batılılar şimdi Erbakan’a sarılanlar o gün batıyla beraber neden hareket etmişlerdi?

Batı İslam”ı duydu mu boğalar gibi burnundan soluyor, İslam diyen herkese saldırıyor onu anlıyorum, peki bizim insanlarımız Müslüman’ız diyenler neden saldırıyor?

Geçenlerde bu rahatsızlığın sebeplerini araştırınca birçok yazarçizerin siyasetçinin söylediği

- Türkiye, Erbakan Hoca’nın tezini taşıyamaz. O misyonu yüklenince Türkiye’ye yönelik tehdit artar. Görüşlerinin ağır bastığını gördüm.

Tehditleri artıracak Erbakan Hoca’nın tezi nedir diye sordum,

- “İslam dünyasının yeniden inşası”

- “Müslüman Türkiye”

İslam coğrafyası, Osmanlıdan sonra Batı ve Sovyet sömürgesi haline geldi,

Bugün de Batı’nın ve Rusya’nın nüfuz alanında.

Türkiye, O günde bugünde “İslam ortak paydası”ndan yola çıkıp, Osmanlıdan sonra sömürgeleşen İslam dünyasını yeni bir güç haline getirdiğinde bu dünya yapılanlara sessiz kalmayacaktır.

Ve ardı ardına tehditler gelecektir. Onun için de, içimizdeki bazılarına göre bu tarz politikalar risklidir.

Bu riskten çekinenler Cumhuriyetin kuruluşunda da bunu göz önünde bulundurmuş ve onun için de tonlarca taviz vererek elimizi kolumuzu bağlamışlardı.

2. Abdülhamid’in İngiltere ile mücadele çerçevesinde “Hilafet politikası”nı devreye soktuğunu, ona karşı da “Hilafet politikası” sebebiyle amansız bir savaş sürdürüldüğünü biliyoruz.

Sıkıntımız, Cumhuriyet tarihi boyunca hep “Batıcılık adına” “Türkiye’nin İslam dünyası ile ilişki kurmama tavrıdır, “Batı’nın şerri”nden çekinip, daha risksiz alanlarda yürüme tavrıdır.

Bunu ilk değiştirmek isteyen Erbakan”da tabiî ki istenmeyen adam ilan edilmiştir.

Bu günlerde Türkiye’nin tüm ilişki alanları masaya yatırılmalı Erbakan’la başlayan süreç devam ettirilmelidir

Bugün, tarihin kırılma anıdır...

Bu mücadele, İslam dünyasının, İslam dünyası gibi olma mücadelesidir.

Bu mücadele Türkiye’nin Müslüman Türkiye olma mücadelesidir.

Yazının Sözü; "İSLÂM BİZE VE ZAMANA UYMAYA MECBUR DEĞİLDİR. AMA HERKES VE HER ZAMAN, İSLÂM’A UYMAK MECBURİYETİNDEDİR." Prof. Dr. Necmettin Erbakan