KONYA HABER
Konya
Az bulutlu
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3005 %0,25
48,5818 %0,45
4.886,39 % 0,84
Ara

Yemezler canım!

YAYINLAMA:

Bugünkü sosyal medya da küfürlerin başlangıcını, önce 28 Şubat’a, sonrada Gezi olaylarında yaşadık. O günlerde sosyal medyada görülen, küfür ve hakaretlerin haddi ve hesabı yoktu. Bu yapılanlar çocuk çoluk işi değildi, bunlar sistematik bir faaliyetti. Bu küfür ve hakaretler bir işlevi yerine getirmek için yapılıyordu.

Cumhuriyet tarihimiz boyunca küfür ve hakaret birini gözden düşürmek için bir başlangıç olarak hep kullanılmıştı. Nitekim o günler de bunlar yapıldı. Bugün de yapılıyor.

Bunlar liderlerin ve savundukları değerlerin gönüllerdeki yerini sarsmak ve gözden düşürmek için, psikolojik bir harp tekniği olarak önce sistematik küfür ve hakaretle işe başlardı.

28 Şubat’ta sonrada Gezi’de başlayan, köprülere, duvarlara ve alt geçitlere yazılan küfürler bir tepki değil, aksine darbe öncesi bir algı çalışmasıydı.

Biz bunları 1960 öncesi de, 12 Eylül öncesi de, 28 Şubat öncesi de gördük. O günler bu yapılanlar nasıl bir darbeyle sonuçlanmışsa, bu psikolojik harp çalışmasının kokusu da önce 17-25 Aralık’ta çıktı.

28 Şubat’ta Erbakan ve ailesi “altın kaçırdı” safsatalarıyla gündemi meşgul edenler 17-25 Aralık’ta da “Erdoğan ve ailesinin TIR’lar dolusu para çaldı” haberleriyle kasıp kavruluyordu.

Aynı saatlerde Amerikan elçisi, AB elçilerini yemekte toplayarak “Bugünden itibaren bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” diyordu.

17-25 Aralık’ta başaramadılar ama devamını 15 Temmuz darbe girişimiyle getirmeye çalıştılar. Bunu da başaramadılar. Ancak Erdoğan ve ailesini hedef almaya hala devam ediyorlar.

Peki, bundan sonra ne olacak?

Her gün aileden biri linç edilmeye devam edecek.

Gözlerini o kadar karartmışlar ki, yeni doğmuş bebeğe, lohusa anneye ve babaya ağza alınmayacak küfür ve hakaretler yapabiliyorlar.

Bunun kasıtlı psikolojik-siyasal şiddet olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Türkiye’nin çöküşünü izleyecekler nasıl tası tarağı toplayıp kaçmak zorunda kaldılarsa

Bu işe bulaşanların hepsinin akıbeti aynı olacak.

****

Kılıç hakkıdır” dedik. Anlamadılar. “Sadece Türkiye için değil tüm İslam Âlemi için önemlidir” dedik. Anlamadılar. 482 yıl boyunca içinde secde ettiğimiz Ayasofya, “Fethin sembolü, Fatih’ten bize mirastır” dedik. Anlamadılar.

Biz Ayasofya ibadete açılsın derken, “Sultanahmet Camii de müze olmalı” dediler

Ezanı susturan, cami kapatan, camileri ahıra çeviren CHP, MaşaAllah kendisini çok geliştirmiş. Olacak ki, en azından, camileri kapatalım demiyor “Müze yapalım” diyor.

Tam bu tartışmalar devam ederken İBB bir sürpriz yaptı. Sahte mi, orijinal mi belli olmayan Fatih Sultan Mehmet’in yağlıboya tablosunu yaklaşık 7,5 milyon liraya satın aldı. Tabi ki bu yapılanın, gündem değiştirmek için yapıldığını bilmeyecek kadar safız.

Hepimiz kontrpiyede kalacaktık.

Ayasofya’nın ibadete açılması tartışması ve Ayasofya için burası bizim kendi şeyimiz değil diyen CHP’li vekilin ‘Sultan Ahmet Camii müze olsun’ teklifi unutulup gidecekti. CHP tabloyla mirasa sahip çıkmış olacaktı. “Cami düşmanı” imajını düzelteceklerdi.

Yemedik canım!

Ayasofya’nın ibadete açılması gündemdeyken Yunanistan’da yapılan uluslararası bir forumuma telekonferansla katılmışsın. Yunan gazeteci sana, “Ayasofya ibadete açılmalı mı?” diye sormuş.

Sen de İBB olarak; “Ayasofya’nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum” demişsin. “Yunanlılar” seni ayakta alkışlamış. Sonrada ben yağlıboya tablosunu satın aldım, Fatih Sultan Mehmet’in mirasına sahip çıktım diyeceksin.

Yemedik canım!

Sayın Belediye başkanı, Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya Camii’nin ve vakfının korunmasına ilişkin yayınladığı vakfiyesini okudun mu?

Ayasofya Camii’nin korunması Fatih’in vasiyetidir, Osmanlı’dan bize mirastır. Bunu koruyacak sahip çıkacak siz yöneticilersiniz. Beddua bana değil, Ayasofya’yı cami statüsünden çıkartan ve bugünlere gelmesine sebep olan tüm yöneticilere, yani sizlere yapılmıştır.

Fatih’in yağlıboya tablosunu satın alıp, güya mirasa sahip çıkıyorsun.

Yemedik canım! En azından bu kadar ucuzunu.

Ayasofya ile ilgili son söz Sayın Cumhurbaşkanı’nda,

Ayasofya’yı, GÜNÜN CUMHUBAŞKANI İSTEDİ KAPANDI. BUGÜN DE SİZ İSTEYECEKSİNİZ AÇILACAK.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *