Yeryüzü salgını, Hijyen ve İSRAF
Tüketicilere yani bizlere, gıdanın önemini bir kez daha anlatan Corona virüs salgını.
Bu salgından sonra en fazla “İsraf, Hijyen, ambalajlı gıda” konuları gündeme gelmiştir.,
İnsanlar Hastalık riskine rağmen gıda alımı için sokağa çıkmışlardır. Çünkü Gıda Yaşamak İçin Olmazsa Olmaz bir ihtiyaçtır. Bende bu yazımda gıda israfından ve hijyen den bahsedeceğim.
Diğer taraftan dünyada nüfus hızla artmakta ve gıda paylaşımında sorunlar bulunmaktadır.
Dünyada bir tarafta aç insanlar varken, bir tarafta Obez insanlar varsa, işte bu konu üzerinde düşünülmesi gerekir.
Ambalajlı gıda üretim ve tüketilmesinin önemi sadece Yeryüzü salgını (pandemi) zamanında değil, gıda üretiminde her zaman uygulanan bir rutin işlem olması, İnsan ve halk sağlığımız ve geleceğimiz açısından çok önemlidir.
Gıda israfı dünyada en önemli konulardan birisidir. Ülkemizde ve dünyada üretim, hasat, taşıma, dağıtım ve tüketimde gıda kaybı ve israfı da çok yaygındır.
Bir araştırmaya göre üretilen bitkisel ve hayvansal gıdaların yaklaşık üçte biri israf ve kayıp ile değerlendirilememektedir.
Tarım alanlarının daraldığı ve insan nüfusunun sürekli arttığı bu günlerde gıda israfı ve kaybı her zamandan daha çok önem kazanmış durumdadır. Onun içinde gıda israfı günümüz dünyasını tehdit eden en önemli sorunlarından biridir.
Bu yazıyı yazarken ilgili kurumlardan aldığım konumuzla ilgili son bilgileri burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dünya nüfusunun tamamını rahatlıkla doyurabilecek kadar gıda mevcut olduğu halde, yaklaşık 821 milyon kişi açlık problemi yaşamaktadır.
Dünya genelinde yılda 4 milyar ton gıda üretilirken bu gıdaların 2,7 milyar tonluk kısmı tüketilmekte, geri kalan 1,3 milyar tonu ise israf edilmektedir.
2050 yılında 10 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunun beslenme ihtiyacı için küresel gıda üretiminin % 50 artması gerekmektedir.
Oysa BM-FAO raporu, mevcut kaynaklar hızla tükenirken mevcut çabalarla 2050 yılında bile açlığı bitirebilmemizin çok zor olduğunu belirtmektedir.
Küresel Açlık Endeksine göre 119 ülkeden 52’sinde “ciddi”, “alarm verici” ve “son derece ciddi” düzeyde açlık bulunmaktadır.
Gıda ihtiyacı her geçen gün ciddiyetini artırmaya devam ederken otellerde geçerli açık büfe her şey dahil servis sistemi sayısız gıda ve içecek seçeneği aynı anda tüketiciye sunmaktadırlar. Bu durum gıda israfının oluşumuna en önemli nedenlerinden birisidir. Yeryüzü salgını sonrasıda bu israfa ve hijyene çok dikkat edilmesi zorunludur.
Gıda güvenliği, gelişmekte olan dünyanın her bölgesinde önemli bir husustur. Daha varlıklı dünya nüfusunun gelecekteki taleplerini karşılamak için, güvenilir gıda üretiminin önemli ölçüde artırılması gerekir. Sınırlı doğal kaynakların (toprak, su, enerji, gübre) daha verimli kullanılmasıyla herkese yetecek düzeyde gıda üretimi mümkündür. O halde yeryüzü salgını sonrasıda buna da dikkat etmek gerekmektedir.
Gıda israfının engellenmesi ve tüketicilerin Yeryüzü salgınlarından etkilenmemesi için Açık büfe sistemi başta olmak üzere, Konya’mızdaki düğün yemekleri yeni bir sistemle yapılmalı, Bize özgü tokalaşma kucaklaşma yerine Osmanlıdaki selamlaşma âdeti toplumca benimsenmelidir
Çünkü Covid-19 çok kısa değil uzun süreli bir mücadele isteyecektir.
Sonuç olarak, günde beş vakit namazını kılanın, beslenmesini, davranışlarını İslam’a uygun alarak yapanın, başka özel bir çalışma içerisine girmesine hiç gerek yoktur. Buda kulağımıza küpe olmalıdır.
Yazımızı Antalya Manavgat’tan Mehmet Gayretli kardeşimin gönderdiği güzel bir yazının son bölümüyle bitirmek istiyorum.
Yeryüzü salgınıyla Allah bize yüzyılın fırsatını sunmuştur
Hala evlerde hapis olduğumuz halde Oruçlarımızı tutmayacak mıyız? Namazlarımızı kılmayacak mıyız? Camiler kapalı diye teravihleri evimizde kılmayacak mıyız? Hala tövbe etmeyecek miyiz?
Tutacağız, Kılacağız, Tabii ki Tövbe edeceğiz, Mehmet kardeşim.
Bugün yapmamız gereken,
Hep beraber aklımızı başımıza alalım. Kısır tartışmalara girmeden, Ramazan ayını dolu dolu geçirelim inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.