Biz iktidar iyi bir şey de yapsa desteklemeyiz
Yazımın başlığını okuyan okuyucularımın, bana dediklerini duyar gibiyim. Sen de mi Hocam?
Evet, ben de.
Ama bu başlıkla bakın neler yazdık.
Türkiye’de birileri, her hayırlı işe maalesef “istemezük” der.
Kim bunlar diye sormaya gerek bile yok bunlardaki mantık “Biz, yararlı gördüğümüz şeylerin bize yön vermesiyle hareket ediyoruz”, “Şu anda en yararlı şey inkâr etme, biz de inkâr ediyoruz.”
“Her şeyi mi?”
“Evet her şeyi”
Demek ki bu başlık bana ait değil, Bu başlık ülkemizdeki muhalefete ait.
Türkiye’deki muhalefete göre, muhalefet olmanın gereği “Biz iktidar iyi bir şey de yapsa desteklemeyiz.” mantığı.
Bugünlerde gündemde Cumhurbaşkanının “Millî Uzay Programı”nı açıklamasından sonra tüm muhalefetin sergilediği tutum…
Sadece bu açıklamada sergiledikleri tutum mu?
Tabiikî değil. İktidarın tüm yaptıkları için, yararlı ya da zararlı olduğuna bakılmaksızın tek yol inkâr etmek.
Böyle yapınca da ülke kalkınmasına fayda sağladıklarını zannediyorlar sanki.
Geçen hafta Sayın Erdoğan’ın 2023’te Ay’a inmek lafına odaklandı. ama o açıklamalarda pek çok önemli gelişmenin ipucu vardı.
Ancak muhalefetin malum yazarları ve milletvekilleri, bu ipuçlarını ditme yerine, katıldıkları TV kanallarda ve sosyal medyada “Millî Uzay Programı” ile bol bol alay ettiler, gülüp eğlendiler.
Şaşırdım mı peki?
Kesinlikle şaşırmadım.
Onlar Türkiye’deki tüm teknolojik hamleleri engellemiş, yapanların burunlarından fitil fitil getirmiş bir ideolojik anlayışın temsilcileri.
Onlar Vecihi Hürkuşlar, Nuri Demirağlar, Nuri Killigiller, Kemalettin Vardallar gibi onlarca bilim insanı ve girişimciye hayatları zindan edenlerin zihniyetinde olanlar.
Onlar Türkiye 1947’de Amerika Birleşik Devletleri ile imzaladığı Marshall Yardımı anlaşmasından sonra Nuri Demirağ’ın ürettiği uçaklar yerine ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nda hurdaya çıkmış uçaklarını alanların zihniyetindeki zavallılar.
Bugünküler, o günün iktidarı tarafından iflas ettirilen, ihracat yapması yasaklanan Nuri Demirağ’ın fabrikası en sonunda yakılıp kül edilmesine sebep olanların partisinin adamları.
Nuri Killigil’in yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimi yapan fabrikası da 1946 yılında üç kez patlatıldı ve fabrika çalışamaz hâle getirildi.
Devrim Otomobili’ne yapılanları ve Rahmetli Erbakan’ın Gümüş Motor ve ağır sanayi çalışmalarını unuttuğumu zannetmeyin sakın..
Bu zihniyet seçimle iktidara gelemeseler bile yargıda, devlette, orduda, üniversitelerde kurdukları bürokratik yapıyla İktidar partilerine ve bu millete zulüm etmekten büyük zevk alırlar.
Ama o zulmü çeken özellikle bizim yaşıtlarımızın, çocuklarımızın ve torunlarımızın gözü açıldı.
Bu yüzden de ülkenin geleceğine yapılan her ciddi yatırımı, her projeyi destekliyor. Yanlış gördüklerini de eleştirebiliyorlar.
Gerçi eleştirince de iktidar partisinden “Siz hain misiniz?” suçlamasıyla karşı karşıya kalabiliyorlar.
Ama hiç önemli değil,
Çünkü bu gençlik iktidar partisinin doğrularına doğru, yanlışlarına yanlış diyebilme kabiliyetine sahip.
Bu gençlik Türkiye’nin bu tür söylemi olan muhalefete ihtiyacının olduğunu biliyor, bu düşüncede olan lideri de desteklemek istiyor.
Ülkenin kurtuluşu ve geleceği bu düşüncede olan, milli düşünen lider ve iktidarlarla olacağını biliyor.
Bu gençlik Amerika’nın değil bizi, kısa bir süre sonra kendisini bile kurtaramayacağının da bilincinde.
“Bu dünya gemisinin dümeninde Amerika var. Ona rağmen dünyada hiçbir şey yapamazsınız.” diyenlerin fikirleri iflas etmiştir bu gençlik onu da biliyor.
Biraz da bu haftanın tartışma konusu İskilipli Atıf Hoca’dan bahsedeceğim.
Bir taraf İskilipli Atıf Hoca’yı göklere çıkarıyor.
Bir taraf ise yerin dibine batırıyor.
Bu yapılanlar muhalefetin huyu, adamlar ne eleştirmeyi biliyorlar, ne de birini adam gibi sevmeyi.
Çünkü bunlar Atatürk’ü bile sevmeyi beceremediler bol bol düşman yarattılar.
Kimdir İskilipli Atıf Hoca; 26 Aralık 1925'te, Frenk Mukallitliği ve Şapka bildirisini yayımlayan sonrada Ankara'ya gönderilen 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılanıp, savcı, 3 yıl hapis cezası istemesine rağmen, Mahkeme Reis’i Ali Çetinkaya, tarafından idama mahkûm edilen 1 hafta sonra da Ankara Samanpazarı Meydanı'nda idam edilen 51 yaşında bir din alimi.
Biri çıksa, bugün bile kullanılmayan şapkayı başına takmadı, şapka inkılabı başarılı olmasın diye uğraşmıştır. Bu açıdan İskilipli’yi alabildiğine eleştiriyorum o cezayı hak etti desin.
Ya da Cumhuriyet döneminde resmi ideolojiyle örtüşmeyen fikirleri ve yasaklanan bir kitabı nedeniyle idam edilmiştir, onun için bu idam yanlıştı desin.
Sonra da bu millette kararını versin, sevsin ya da nefret etsin.
Bu eleştiriyi yapamayanlar konuyu ta Çorum Valisi’nin İskilipli’yi anmasına getirmenin ne anlamı var.
Çünkü bir tarafta İskilipli Atıf Hoca’nın suçsuz olduğuna inanan azımsanmayacak bir kitle var onun için valilerimizin de Milli Mücadele’ye omuz vermiş hocalarımızı anmalara katılmalarında ne mahsur olabilir ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.