Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

CUMHURİYET DÖNEMİNDE VE OSMANLIDA ENFLASYON

CUMHURİYET DÖNEMİNDE VE OSMANLIDA ENFLASYON

Uzun zamandır bizlerin unuttuğu gençlerin hiç yaşamadığı enflasyon yeniden hayatımıza girdi.

Cumhuriyetimizin ilk yılları ve bizlerin gençlik yılları hep yüksek enflasyon ve kemer sıkmakla geçti.

Enflasyon; 1940-1950 yılları arası yüzde 13,5. 1950-1960 arası yüzde 9.30. 1960-1970 döneminde yüzde 5,2. 1979'da yüzde 81'e 1980'de yüzde 115’e kadar yükseldi.

1980 - 2000 arası enflasyon önce düştü sonra ortalama %73,7 oldu. 2004'e kadar yüzde 15'in çok üzerindeki enflasyon ve darbelerle ülkemizi sömürenler belimizi büktü bizlere gençliğimizi yaşatmadı hepimizi fakirleştirdi.

Bu tarihten itibaren enflasyon yüzde 10'un altına indi. 2008’li yıllarda çok şükür enflasyon bizi teğet geçti demiştik ki 2017'de tekrar hortladı.

Bugünkü enflasyon ise herkesçe malum.

Bu konuda bir şey yazmaya gerek yok. Çünkü hep beraber yaşıyoruz.

****

Osmanlı tarihinde enflasyonunun rekorları altüst ettiği dönem 1915’li yıllar oldu.

I. Dünya Savaşı yıllarında enflasyon yüzde 280'i geçti.

Osmanlı Devleti İstatistik İdaresi, o yıllarda halka yansıyan enflasyonu net bir şekilde ölçmüştü.

O dönemde, günümüzden farklı olarak ağırlıklı gıda maddelerine göre enflasyon rakamı ortaya çıkarılırdı.

Osmanlı devletinin TÜİK'i "Osmanlı İstatistik İdaresi" 2 Kasım 1920 tarihinde hazırladığı bir raporda gıda, giyim gibi temel ihtiyaçlarda enflasyonun yüzde 1700'ü geçtiğini ilan etmişti.

Osmanlı Devleti İstatistik İdaresi 1920’li yıllarda anne, baba ve iki çocuktan oluşan dört kişilik bir Osmanlı ailesini temel alarak geçim raporunu hazırlamıştı.

Bu raporda; Dört kişilik bir ailenin yedi yıllık bir sürede (1914-1920) gıda, ısınma ve aydınlanma, kira, giyim ve diğer muhtelif harcamalarında meydana gelen fiyat artışlarından ne kadar etkilendiğini de açıklayıp çözümler üretmeye çalışmıştır.

Bu çözümlerin başında harcamalarda millet ve devlet yöneticileri topyekun tasarruf yapma vardı.

I. Dünya Savaşı ve arkasından gelen barış dönemi, yine 1914-1920 yılları arası esas alındığında devletin ne kadar güç şartlar içerisinde olduğu açık bir şekilde görülmektedir.

Savaş ortamında çok yüksek bir enflasyon yaşanırken, barış döneminde ise fiyatlarda kısmi bir düşüş meydana gelmişti.

Enflasyon tespitinde, istatistikte gıda harcamaları diliminde ekmek, un, et, yağ, zeytinyağı, şeker, pirinç, beyaz peynir, kuru sebze, yaş sebze ve kahve gibi temel gıda maddeleri yer alırken; ısınma ve aydınlanma diliminde ise odun, kömür ve petrol fiyatları bulunurdu.

Ev kirası ve giyim masraflarındaki artışlar da istatistikte ele alınmıştı.

Giyim harcamalarında geniş bir açıklama yapılmıştır. Anne, baba ile kız ve erkek çocuğun bir yıllık kıyafet ihtiyaçlarının neler olduğu ve fiyatları bugün elimizde mevcuttur.

Diğer muhtelif masraflar diliminde ise ulaşım, sağlık, eğitim, temizlik ve sigara gibi harcamalar değerlendirilmiştir.

Rakamların gösterdiğine göre, 1914 yılı başında 225 kuruş olan dört kişilik bir ailenin toplam gıda harcaması 1920 yılının ilk aylarında 3 bin 48 kuruşa yükseldi ve bu dönemde gıda maddelerinde enflasyon oranı yüzde 1255 oldu.

Benzer şekilde, diğer dilimlerde de yüksek artışlar yaşandı.

Aynı dönem için ısınma ve aydınlanmada enflasyon yüzde 1073, ev kirasında yüzde 1767, giyimde yüzde 847, diğer muhtelif harcamalarda ise yüzde 475 olmuştu.

Bütün hepsinin toplamı bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda, 1914 yılı başında zaruri ihtiyaçları için ayda 500 kuruş harcamakta olan dört kişilik bir ailenin 1920'nin ilk aylarında 6 bin 138 kuruş harcamak zorunda kaldığı ve bunun da yüzde 1127'lik bir enflasyon oranına tekabül ettiği görülüyor.

1920 yılının ikinci döneminde, yılın ilk dönemine göre fiyatlarda az da olsa bir düşüş gözleniyor. Bunun en önemli sebebi, I. Dünya Savaşı'nın bitmesi dolayısıyla fiyatlara denge gelmiş olmasıdır.

İleriki aylarda da fiyatlardaki düşüş devam etti. Dolayısıyla 1920'den sonra enflasyon bir gerileme süreci içine girdi.

1914 fiyatlarını 1920'nin sonundaki fiyatlarla kıyasladığımızda, 1920 yılının ikinci yarısında enflasyonun, bütün dilimlerin toplamında, 1914 yılı fiyatlarına göre yüzde 1005 olduğu görülüyordu.

Özellikle savaşın devam ettiği yıllarda enflasyonun etkisi çok yıkıcıydı.

En önemli gıda maddesi olarak ekmeğin okkası 1.25 kuruştan 16 kuruşa kadar çıkmıştı ki, bu durum, daha önceki yıllarda ekmekteki çok az bir artıştan bile etkilenen halkın alım gücünü kat kat aşmıştı.

Diğer gıda maddelerinin fiyatlarında da benzer yükselişlerin meydana gelişi halkta sosyal felakete yol açtı.

Özellikle dar ve orta gelirli insanlar buna direnemedi. İnsanlar süpürge tohumundan yapılmış ekmeği arar duruma geldiler. Orta sınıf yok oldu, halk tamamen fakirleşti.

Osmanlı Devleti İstatistik İdaresi'nin o yıllardaki rapora göre, dört kişilik bir ailenin aylık alabilecekleri ürün ve miktarları açıklanmış bundan fazla ürün alanlar toplum tarafından dışlanmış vatan haini olarak değerlendirilmiştir. Dört kişilik bir ailenin aylık alabilecekleri ürün ve miktarları;

Ekmek 7 kilo, un 2.5 kilo, et 7.5 kilo, yağ 2.5 kilo, zeytinyağı 2.5 kilo, şeker 3.5 kilo, pirinç 5 kilo, beyaz peynir 1 kilo, kuru sebze 20 kilo, yaş sebze 20 kilo, kahve 650 gram.

Isınma ve aydınlanma için aylık olarak 106 kilo odun, 48 kilo kömür ve 5 kilo petrol tüketileceği hesaplanmıştı.

Giyim için senede bir çift ayakkabı, yine senede bir defa pençe, bir takım elbise, sadece baba için iki senede bir palto, yılda bir adet fes, anne ve baba için dört adet çorap, iç çamaşırı için patiska ve ikişer adet fanila kullanılması öngörülmüştü.

Diğer harcamalar ayda iki defa tıraş olma, ayda bir defa hamamda yıkanma.

Bunlar o günlerin gerçekleriydi.

Bu millet bu sıkıntılı durumdan verdiği topyekun mücadeleyle kurtulabilmişti.

Bunları gördükten sonra bugün ne yapıyoruz sorusu aklımıza geliyor.

Bizi yönetenler ve biz, tasarruf konusunda neler yapıyor ona bir bakmak lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Yücel KEMANDİ Arşivi