Gündemimizdeki Çelişki
Geçenlerde okuduğum bir makalede dünyada en hızlı gündem değişikliği ülkemizde oluyormuş.
Bugün gündem ekonomi iken yarın siyaset olabiliyor, bir gün sonra ise gündemimiz dış politika olmuş.
Hatta Ayasofya Camii imamının istifası bile bizim gündemimiz olabiliyor.
Hızlı değişen ve ekranlarda bol tartışmalı gündem, tabii ülkemiz için yıkıcı oluyor.
Hızlı değişen bu gündeme hiç benzemeyen, ancak beni, seni, onu, daha çok ilgilendiren vatandaşında bir gündemi var. Bu gündem, onca değişen gündeme rağmen, hiç değişmeden devam ediyor.
Tabiki insanın aklına gelmiyor değil, ülkemizde sık değişen gündemin asıl amacının vatandaşın gündemini gözden ırak tutmak diye.
Vatandaşın gündeminin değişmemesinin sebebi, bu gündemin giderek ağırlaşması insanımızın büyük bir bölümünü ilgilendirmesidir.
Geçtiğimiz günlerde Montrö anlaşması üzerine yayınlanan amirallerin bildirisi ciddi tartışmalara sebep oldu.
Bu bildiri suç ise, kanunlar gereğini yapacaktır, bu kadar gündemde kalması acaba kimin kazanç hanesine yazılmaktadır.
Bizim konumuz bu değil, onun için de bu konuya değinmeyeceğim.
Önceki günlerde kabine revizyonu, NATO’dan çıkma, Ay’a seyahat, Kıbrıs’ın ilhak edilmesi, Türk ülkelerinin birleşmesi, milletvekili transferleri gibi gündem maddeleri günlerce tartışıldı.
Bunlar ilk aklımıza gelenler,
Halkın ekonomiye dair gündem maddeleri var ki onları konuşan ve çözüm üreten yok. Ekonomi sıkıntılı, giderek zorlaşan hayat şartları, pahalılık ve işsizlik,
Sırası ile yazarsak, önce enflasyonu ele alalım. Resmi rakamlara göre en son açıklanan enflasyon yüzde 16 seviyelerinde.
Ancak bu yüzde 16 rakamı ne kadar gerçekçi?
Gittiğiniz markette yaptığınız alışverişin değişen tutarına, ödediğiniz elektrik-doğalgaz faturalarına, arabanıza aldığınız benzine kadar bakarsanız bu rakamın daha yüksek olduğu aşikardır.
Günlük hayatın enflasyonu çok ciddi bir şekilde artmış durumda. Geçtiğimiz günlerde bir anket yayınlandı. Bu ankette “Sizce markette-pazarda gördüğünüz gıda fiyatları enflasyonu ne kadar” sorusuna yüzde 46.8’lik bir kısım “yüzde 40 ve üzeri” şeklinde cevap vermiş..
Peki, yaşanan yıllık enflasyon yüzde kırk seviyelerinde ise hane halkının geliri ve birikimlerinin alım gücü bu oranda arttı mı?
Bir başka konu işsizlik.
Malumunuz küresel salgın sürecinde işten çıkarma yasağı vardı. 17 Mayıs tarihi itibarı ile bu yasak kaldırılıyor. Daha şimdiden birçok çalışana işten çıkarılacağı tebliğ edilmiş. 17 Mayıs’tan sonra ne olacak onu da zaman gösterecek tabi.
Her ne kadar hükümetin bunu 30 Haziran’a kadar uzatacağı iddiaları varsa da eninde sonunda bu yasak kalkacak. Mevcut ekonomik şartlarda gerçekleşirse bir işsizlik tufanı yaşanması kaçınılmaz görülüyor.
Özellikle, küresel salgından esnafın büyük bir kısmı büyük zararlar görmüş halde bulunuyor. Hafta sonu yasakları yeniden başladı. Hafta içi çalışan insanların sokağa çıkıp tüketim yapıp ekonomiye katkıda bulunabildikleri zaman genelde hafta sonu idi. Bu kapı kapanmış durumda.
Ancak bir yandan da hayat devam ediyor.
Bu anlamda tek umudumuz aşılamanın bir an önce tamamlanması ve eski normale dönmemiz.
Dış turizm bu sene de sorunlu geçecek gibi görünüyor. İç turizm açılabilirse bir canlılık sağlanabilecektir. Fakat ülkemizin ezeli sorunu olan yabancı kaynak ihtiyacı, yani döviz girdisi için dış turizmin açılabilmesi gerekir oda çok zor.
Kısacası, halkın gündemi, basının ve siyasilerin gündeminden çook farklı, bu farkta giderek açılıyor, emekli için, dar gelirli için, katlanılması daha da zor bir hal almaya başladı.
Türkiye’nin gerçek sorunu, halkın gündeminden çok, ülkenin sunni gündemlerle uğraşması dersem, ne dersiniz?
Buradan yöneticilerimize ve muhalefete çağrımız, lütfen, halkın gerçek gündemiyle ilgilenmeleri konusunda olacaktır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.