Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

Osmanlı’da Yılbaşı

Osmanlı’da Yılbaşı

Bu hafta, Sultan İkinci Osman'ın katillerini yazmıştım, ancak yeni yıla farklı bir yazıyla başlamak istedim.

Sultan ikinci Osman'ın katilleri haftaya inşaAllah.

Yeni yıl öncesi en çok aldığım mesaj; Osmanlı’da yılbaşı kutlaması var mı? Varsa, nasıl kutlanırdı?

Osmanlı döneminde de yılbaşı kutlama âdeti vardı, ancak bugünkünden tamamen farklıydı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda hicrî takvim kullanıldığı için  bu takvime göre yılbaşı Muharrem ayının ilk günüydü.

Muharrem ayının ilk günü resmî törenler yapılırdı.

Bu törenlerde şairler yazdıkları şiirleri padişaha sunarlardı. Şiirlerde yeni yıl için iyi dileklerde bulunulurdu.

Padişah yeni yıl törenlerinde şiir yazanlara ve orda bulunanlara bahşiş dağıtırdı. Bu bahşişin adı "Muharremiye" idi.

Törenlerde padişaha yazılan yılbaşı beyitler dışında, yılbaşında bürokratlar, paşalar ve bazı itibar sahibi sivillerin padişahın gözüne girmek ve ödüllendirilmek için padişaha hediyeler verdiği bilinmektedir.

Ancak yeni yıl törenlerinde eğlence yoktu. Muharrem ayı yas ayıydı. (Hz. Muhammed'in torunu Hüseyin'in Kerbela'da Muharrem ayının 10. günü öldürülmüştü) Onun için yılbaşında hiç bir törende eğlence ve abartı olmazdı.

İstanbul dışında yılbaşı kutlamaları bölgesel farklılıklar gösterirdi.

Müslüman nüfusun yoğun olduğu şehirlerde, ya da küçük yerleşim yerlerinde, yeni yıl kutlaması yerleşim yerinin merkez camiinde günün anlamının anlatıldığı vaaz la başlardı,

Aile arasında bir bayram günü gibi hediyeler verilir, o gün çocuklar bayramlık elbiseler giyer büyüklerin elleri öpülür harçlık alınırdı. Evlerde özel yemekler yapılır ve yenirdi. Dikkat edilen en önemli konu bu kutlamalarda bölgelerinde bulunan diğer din mensuplarına benzememekti.

Osmanlı’da yılbaşı ilk ne zaman kutlandı kesin olarak bilmiyoruz. Bu konuda tarih yazıcısı Ahmet Lütfi efendinin kayıtlarına bakarsak Osmanlı’da ilk yılbaşı Lale devri padişahı 3. Ahmet döneminde kutlanmıştır. 1 Muharrem 1129 (17 Aralık 1716) tarihinde yeni yıl tebriki için yazılan beyitler şu an elimizdedir.

Yazıldı hame-ı kudretle çarha bu tarih Mübârek ola şâhinşâha Mâh-ı sâl-ı cedîd’

İstanbul'da Batı gelenekleri ile ilk kez II. Mahmud zamanında yılbaşı kutlandı.

1829 yılında İngiliz elçisi Haliç’te büyük bir gemide yılbaşı eğlencesi düzenler, Osmanlı devlet adamları da davet edilir.  Davete serasker (Osmanlı İmparatorluğu’nda, ordunun komutanlığını yapan vezirlere verilen isim) Hüsrev Paşa ve beraberindeki devlet adamları da katılır. Eğlence sabaha kadar devam eder.

Ertesi gün Kazasker (Osmanlı Devleti'nde şeri davalara bakan askeri hakim) Yahya Paşa, Hüsrev Paşa’ya gecenin nasıl olduğunu sorar. Hüsrev Paşa, “kafir işiydi ama katılmaya mecbur kaldık işte, çatal bıçak gibi mekruh şeyler de kullandık” diye anlatır.

Aynı kişi Sultan II. Mahmud’a baloyu öve öve bitiremez.

Hatta elmaslı çatal bıçak takımı yaptırarak Sultan’a hediye eder.

1856'da ise Sultan Abdülmecid Fransız elçisinin düzenlediği yılbaşı eğlencesine katıldı.

Hristiyan nüfusla beraber Müslüman nüfusun da yılbaşı kutlamaya başlaması, Beyaz Rusların İstanbul'da görünmesiyle beraber başlıyor.

1918-1923 işgal yılları arasında, Rusların yeni yıl kutlamaları Hristiyanlıktaki anlamından ayrı, sadece bir eğlence anlayışı olarak kabul görmeye başladı.

Bugünkü gibi bütün halkın yılbaşını kutlaması Cumhuriyet döneminde başlar. Piyango idaresinin düzenlediği özel yılbaşı çekilişleri ile beraber yılbaşı kutlama geleneği yerleşir.

Yazılarımın sıkı takipçisi öğrencim Gazeteci Yazar Televizyoncu Faruk Mangırcı'nın yeni yıl tebriği ile yazımı sonlandırmak istiyorum.

"Yeni yılın yeni olmasını, eskiyen yıl gibi insanlığı yoran, üzen, yıpratan bir yıl olmamasını diliyor, tüm sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu bir yıl yaşamanızı temenni ediyorum. Selam, sevgi ve saygılarımla…"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Yücel KEMANDİ Arşivi