Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

Yorumsuz!

Yorumsuz!

İnsan bir hatayı bir kere yapar, sonra yanlışlığını görüp düzeltirse, bu insana bir şey kaybettirmez. Aksine insanı erdemli yapar. Ama insan bir hatayı defalarca yapar, hatta alışkanlık haline getirirse, bir de sevenleri tarafından uyarılmasına rağmen tekrar hatada devam ederse, bu durum cehaletin zirve yapmasıdır. Çünkü Müslüman bir delikten iki defa sokulmaz.

Yanlışta ısrar etmenin sebepleri araştırılıca; Sevenleri tarafından uyarıldı, doğrular söylendi ancak tüm bu uyarılara rağmen gözü görmedi, kulağı duymadıysa problem büyüktür demektir.

İnsanın danıştığı insanlar tarafından sürekli yanıltılıyor olması durumun daha vahim olduğunu gösterir çünkü danıştığı insanları kendisi seçmiştir.

Bir de danıştığınız insanlar doğruyu söylediğinde onlara itibar etmiyorsanız ya da onlar doğruyu söylemekten korkuyorlarsa işler tam bir karışıklığa girer. Artık o insan için yok oluşun ayak sesleri duyulmaya başlar.

Bir yönetici işi yapmak üzere görev verdiği insanları doğruyu yapmalarına rağmen onları görevden alıyorsa; her görevden alışın bir bedeli vardır o bedeli de tamamen masum olanlar öderler. Bir yönetici bu konuda sürekli bedeller ödetiyorsa görevden aldığı insanlarla ilgili hiçbir açıklama yapmıyorsa; yöneticinin her hatası sonucunda kendisine duyulan bu güven sarsılır.

Eğer yönetici hatalara gerekçe yaptığı görüş bir dini ilgilendiriyorsa hatanın bedelini o din ve ona inananlara ödetilir fatura o dine ve o dinin mensuplarına kesilir.

Eğer bu bahsettiğimiz kişi o ülkenin yönetici ise ve ülkeye ciddi maliyetler ödetiyorsa o yönetici destek verenlere bu durumu neden görmediği de sorgulanır onlar da yanlışın paydaşları olarak yerlerini alırlar.

Dost acı söyler” dost sizi yanlışa sürüklemez, uçuruma gidiyorsanız uyarır, birilerini uçuruma doğru götürüyorsanız mani olur.

 Sizi hatalarınıza rağmen destekleyenler. Acaba bu desteklerini neden yapıyorlar? “Şimdi yanlış yapıldı, ama yakında düzeltilir” diye mi bakıyorlar? Yoksa “yanlışı yapacaksa benim yakınım yapmalı, onun yanlışı bile güzeldir” diye mi bakıyorlar. Yoksa tamamen ekonomik, ceplerini mi düşünüyorlar? Bir de gördükleri yanlışları “uyarıp kötü olmaktansa yanında görünüp onun gücünden istifade edelim” diye mi düşünüyorlar?

Hataların, sadakat gereği veya daha derin manevi sorumlulukla, her şeye rağmen destekleyenlere bilmem artık ne diyelim. Bu soruların cevabını saygıdeğer okurlarıma bırakmak istiyorum.

Ta ki, bir çocuk “aaaa, kral çıplak” diyene kadar. Ülkemizde “kral çıplak” diyecek, ya da yanlışları söyleyecek çok insanın olduğunu biliyorum bunlara sesleniyorum. Lütfen bu ülkenin geleceği için gördüğünüz yanlışları söyleyin. Üzerinizdeki ölü toprağından kurtulun.

Dün İstanbul sözleşmesini eleştirenler, imzalayanları uyaranlar, bugün ne kadar rahatlar. Çünkü yanlışlara suskun kalanlar dilsiz şeytandır.

Mesela yasaklar, vatandaşı öfkelendiriyor. Lütfen bu konuda da susmayın. Yasaklar işyerlerini açamayan esnafı çileden çıkarıyor. Neden acaba? Son günlerdeki yasaklardaki tutarsızlıklar dikkat çekiyor. Haksız mıyız acaba? Kapanmaya yönelik öfkeyi çoğaltıyor.  Restoran ve kafe sahipleri ve buralara gidemeyenler sinirli, “Kuralı koyan uymuyor, ben niye uyayım” duygusu yayıyor. “Vatandaşa yasak, partiye serbest” izlenimi veriyor. Bunlardan haberiniz var mı acaba?…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Yücel KEMANDİ Arşivi