KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3402 %0,31
48,6326 %0,52
4.886,57 % 0,04
Ara

İdrakin Tahribi

YAYINLAMA:

İdrak; çeşitli vukuat, malumat veya dünya görüşünün tefekkür süzgecinden geçip zihinde tecessüm etmesiyle tezahür olan bir algılama, hazmetme faaliyetidir. İdrak edebilmek için öncelikle tefekkür tarikiyle hakikate vasıl olmak gerekmektedir. Nitekim günümüzde insanlar tefekkür etmeyip idrak sürecinde arızi safhalar yaşamaktadır. Bunun sebebi ise insanların tefekkürün künhüne vakıf olamamasından kaynaklanmaktadır. Vaziyete istinaden “Hakikati görmeden paçayı sıvamak” tabiri gayet yerinde bir söylemdir.

Mağara teoremi…

Felsefe ile alakadar olan insanların ekseriyeti Platon’un -Eflatun- mağara alegorisine aşikârdır.

Mağara, gölge, hakikat (dış dünya, gölgenin kaynağı), ışık; bu dört unsur alegoriyi anlamamızda önemli rol oynamaktadır.

Mağara; karanlık, köhne ve dışarıyla bağlantısının sadece yansıyan ışıkla sağlandığı alandır. İçeride bulunan tutsak insanların dünyası olarak ifade edebiliriz.

Gölge; gerçek dünyanın bir işaretidir. Lakin tutsaklar hakikati gölge olarak idrak etmektedir.

Hakikat;  varlığın özüdür.

Işık ise tüm bu olanların sebebidir, gerçekleşme kaynağıdır.

Mağaradaki tutsaklar aslında idrak meziyetini kaybetmiş insanlardır. Mağara duvarına yansıyan gölgeleri- işaretleri- hakikat zannetmektedirler. Buna istinaden tutsakların mağaradan çıkma iradeleri olsa dahi çıkmaya tenezzül etmezler. Öğrenilmiş çaresizliğe mahkûmdurlar. “Bu yüzden idrak etmeden itaat ederler.”  

 Aslında bu, arabayla seyir halindeki bir sürücünün işaret levhasına bakıp gideceği yere vardığını düşünmesidir. Zira o işaret levhası sadece ona gideceği yolu tarif etmektedir. Buhran çağında yaşayanlar veyahut mağaradaki tutsaklar işaretlere bakarak hakikate vardığını düşünmektedir. Lakin işaretler sadece hakikati işaret eder, hakikatin kendisini teşkil etmez.  

Mağara metaforu örneği hakikat ve batıl arasındaki farkı çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. Zira kainat zıtlıkların uyumuyla -ki Heraklitos’ ta böyle ifade etmektedir- makro ve mikro kainatı deruni bir irdeleme hareketine sevk etmektedir. Bu nedenle siyahı beyaza, beyazı da siyaha denk tutamayız;  beyazı siyahsız, siyahı da beyazsız asla algılayamayız.  

Metafordaki ışık- sebep, kaynak- bu irdeleme hareketinde gözlerimize fer olmaktadır. Varlığın, kainatın, ferdin, düşüncenin… vb. kimliğini teşhir etmektedir. Tabi ki bu ne taraftan nazar ettiğimize bağlıdır.

Hülasa İdrak, bizlere temyiz gücü tahsis etmektedir. İdrak yetisine sahip insanlar bu sayede doğruyu ve yanlışı ayırt edebilmektedir. Ama bunu “Mağaradaki Tutsak” insanlar misali tefekkür meziyetine pranga vuranlar değil bilakis o mağaradan çıkma şecaatini gösterebilenler yapacaktır.

Günümüzdeki insanların yegâne sorunu da “İdrak yollarlının iltihaplanmasıdır”. Teşhisi malum olan hastalığın çaresi de hemen yanındadır; İdrak etmek!

“Unutmamalıyız ki; İdrak etmeyenler koşulsuz şartsız itaat ederler.” 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *