Yusuf Sezer

Yusuf Sezer

Tefekkürün Tahribi

Tefekkürün Tahribi

İlk insanın yaratılışından bu yana insanlık behemehal suretle ilerleme ve gelişme kaydetmiş, yeni medeniyetler inşa etmiş, müspet ilimlerde yeni doruklara ulaşmıştır. Bu aslında gayet tabii bir ahvaldir ki insanlık tarihi bir bütünlük arz etmekte ve bir sonlanış asla sil baştan bir başlangıç ihdas etmemektedir.

Bunun sebebiyse insanın fıtrat gereği düşünebilen bir mahluk olmasıdır. Nitekim insanı diğer canlılarla mukayese ettiğimiz takdirde bizlere verilmiş en önemli meziyetin düşünce kabiliyeti olduğunu görürüz.

Peki, düşünen insan ne üretir?

İnsanın düşünce faaliyetini müteakiben fikir denen olgu zuhur eder. İnsan bu sayede belli bir dünya görüşüne ve yaşam felsefesine haiz olur. Özellikle Doğu medeniyetlerine baktığımızda kamil insan figürünün tefekkür tarikiyle erişilecek bir mesabe olduğu görülmektedir.   

Nitekim feylesoflar her daim sorunları tefekkür yoluyla ihata etmiş ve bu ceht ile çeşitli kavramlar türetmiştir.

Lakin modern dünyada artık tefekkürün ehemmiyeti kalmamış, etik hal derdest edilerek pragmatik (çıkarcı) yaklaşımlar iktidara gelmiştir. İnsanlar artık sahip çıkma kavramıyla dünyaya nizam vermiyor bilakis sahip olma gayesiyle dünyaya efendilik taslamaktadır. Buna istinaden insan, varlığa sathi bir bakış açıyla bakarak sadece madde olarak görmekle kalmamış, kapitalist ve eneiyetçi (benmerkezcilik) sistemiyle varlığın merkezine kendini konumlandırmıştır.

İnsanı hem maddevi hem de manevi yönden tüketen malum sistem, sadece haz kavramıyla insanlığı bu aşağılık mertebeye tutsak etmiştir.

19. asrın feylesofu olan Nietzsche’nin hiççilik ekolü sadece tüketen insanın tefekkürden mahrumiyetinin bir beyanıdır. Şahsi adlandırmam ile zannımca çağımız beşeri manada “Buhran Çağı”dır.

İnsanlar tefekkürü terk edip mükaşefe kapısını müşahede etmeyi bırakıp bir ama misali varlığı tek boyutlu yorumlamaya başladılar. Bu tek boyut ise; varlığa hükmetme.

Tefekkürün ehemmiyeti çağımızın düştüğü girift vaziyete bakılarak anlaşılabilir. Düşünmenin ulvi bir meziyet olması buhran çağı sakinleri tarafından anlaşılamamıştır ki etrafta onlarca düşüncesiz insan türemiştir. Eskiler, düşünmeyen insana gamsız derlerdi. Zaten düşünmeyenin – taakkül etmeyenin-  iradesi de hüküm sürme iddiasında bulunma hakkı da olamaz. Ama çağımız insanının gayri akıl ile her şeyi tahakküm altına alma isteği ise su götürmez bir gerçektir.

 Bu modern zihin köleliğine son verebilmek için tefekkür meziyetine haiz insanlar olmak gerekir, bunun içinse aklımızı ne idüği belirsiz fikirciklere kiralamayıp kırk kez düşünüp kırk kez tartmamız gerekmektedir.

“Unutmamalıyız ki insanlık Hakkı teemmül etmediği vakit Batıla temayül eder.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yusuf Sezer Arşivi